1 Aralık Dünya Aıds Günü

Yozgat’ın Sorgun Toplum Sağlığı Merkezi Sorumlu Hekimi Dr. Fulya Efe, AIDS mikrobu olan HİV virüsünün vücudun savunma sistemi olan bağışıklık sistemini bozduğunu, normal koşullarda tedavi edilebilen hastalıklar, savunma gücü yetersiz kaldığından tedavi edilemediğini söyledi.

Sorgun Toplum Sağlığı Merkezi Sorumlu Hekimi Dr. Fulya Efe yaptığı açıklamada bütün çabalara rağmen hızla dünya üzerinde yayılmaya devam eden AIDS hastalığı (Acquired Immuno Deficiency Syndrome-Kazanılmış Bağışıklık Yetmezlik Sendromu) ile daha yaygın mücadele edebilmek amacıyla 1 Aralık tarihinin “Dünya Aıds günü” olarak kabul edildiğini belirterek, “HİV/AIDS hastalığı ilk defa 1981 yılında Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nde ve Haiti’den gelen göçmenlerde tanımlanarak bu hastalığa “AIDS” (Acquired Immuno Deficiency Syndrome” kazanılmış bağışıklık yetmezlik sendromu virüsü adı verildi. AIDS mikrobu olan HİV virüsü vücudumuzun savunma sistemi olan bağışıklık sistemini bozar. Vücudunda bu virüs bulunan herkeste AIDS'e ait hastalık belirtileri görülmeyebilir. Ancak bu kişiler kendisi hasta olmamasına rağmen başkalarına bu mikrobu bulaştırabilirler. Bununla beraber HİV virüsü korkulduğu gibi günlük yaşantımızdaki sosyal ilişkilerle (tokalaşma, öpüşme, kucaklaşma, tabak, kaşık ve giysilerin ortak kullanılması, tükürük, gözyaşı, ter, öksürük, aksırık, banyo, havuz, tuvalet gibi yerlerin ortak kullanılması) bulaşmaz. AIDS korunmasız cinsel ilişkiyle, kan yoluyla (kontrol edilmemiş kan ve kan ürünlerinin kullanılması, ayrıca sterilizasyonu yeterli yapılmayan diş hekimliği, berber, dövme ve akupunktur aletleriyle, ortak kullanılan kesici ve delici aletlerle) bulaşır. Bunların dışında bir diğer bulaşma şekli de taşıyıcı ya da hasta olan anneden bebeğine gebelikte, doğumda ya da doğumdan sonra emzirme yoluyla virüsün geçmesidir.” diye konuştu.

Kendisinde hastalık tespit edilen kişinin hastalık hakkında doğru bilgi edinip hastalığı her yönüyle öğrenmesi gerektiğini kaydeden Efe, tedavisini ve kontrollerini aksatmaması, toplumu hastalık hakkında yeterince bilgilendirdiğimiz takdirde hem hasta olan kişiler hem de çevresindeki kişiler tedirgin bir hayat yerine daha bilinçli ve daha rahat bir hayat sürebileceklerini sözlerine ekledi.