HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

1 Kasım: AKP seçmeni parti etrafında kenetleniyor

AKP'yi destekleyen toplum kesimleri çatışma sürecine, Suruç ve Ankara'daki bombalı saldırılara, seçimlere nasıl bakıyor? Ne tür beklenti ve kaygılar var? BBC Türkçe'den Mahmut Hamsici araştırdı.

1 Kasım: AKP seçmeni parti etrafında kenetleniyor

Mahmut Hamsici

İstanbul, BBC Türkçe

İstanbul'un Haliç'e kıyısı olan ilçelerinden Eyüp, muhafazakar toplum kesimleri açısından sembolik önemi olan bir mekan.

Bunun nedeni ilçenin Osmanlı dönemine uzanan tarihi, önemli cami, türbe, mezarlıkları da içeren dokusu kadar, sakinlerinin politik eğilimleri.

İlçede 1994 seçimlerinden itibaren Milli Görüş partileri ve AKP sandıktan birinci çıkıyor.

Bugünlerde dört yanında AKP bayrakları, afişleri, pankartları bulunan Eyüp'ün en hareketli yeri Eyüp Sultan Camii ve çevresi...

Her gün binlerce ziyaretçiyi ağırlayan caminin etrafında esnaf ve ziyaretçilerle yaptığımız sohbetlerde hem AKP'ye destek hem de gelişmelere dair kaygılar ortaya çıkıyor.

TIKLAYIN - 1 KASIM SEÇİMLERİYLE İLGİLİ TÜM HABER VE ANALİZLERİMİZ

TIKLAYIN - AKP GAZİANTEP'TE, KAYBETTİĞİ OYLARIN PEŞİNDE

'Hiçbir şey yapmadıysa yollar yaptı'Çarşı esnafından, çay ve simit satan Meryem Kılıç, "son dönemlerde ne yaşanırsa yaşansın, hizmet nedeniyle AKP'yi desteklediğini" söylüyor:

"Hiçbir şey yapmadıysa bile yollar yaptı. Eskiden hastaneye gece 5'te gidiyordum şimdi rahat gidiyorum. Eskiden bu Haliç'te kokudan durulmazdı. O zaman CHP vardı."

"Yiyorlarsa da...Sonuçta hepsi yiyor. Bunlar da yiyor ama hizmet de yapıyor."

Kılıç çatışma süreci nedeniyle de PKK'yı suçluyor.

TIKLAYIN - 1 KASIM: GENÇLER NASIL BİR ÜLKE HAYAL EDİYOR?

TIKLAYIN - AKP'DEN 1300 TL ASGARİ ÜCRET VAADİ

Ev kadını Ayşe Ersöz, çatışma sürecini ve Ankara saldırısını Türkiye'ye karşı bir komplo olarak görüyor.

Ev kadını Ayşe Ersöz de bugüne kadar desteklediği AKP'yi desteklemeye devam edeceğini söylerken bunun nedenini '"hem hizmeti iyi hem çok da Müslüman" diye açıklıyor.

"Çatışma sürecinin ve Ankara'daki saldırının Türkiye'ye karşı bir komplo olduğunu" söyleyen Ersöz, yolsuzluk soruşturmalarıyla ilgiliyse "bunları devlet yararı, ülke yararı için yapmışlar, bu kötü bir şey değil" diyor.

'Bombalı saldırılar kafamı karıştırdı'Simit satan esnaf Zerrin Kudar ise her zamanki gibi yine AKP'ye oy vereceğini ama son dönemde kafasının karıştığını belirtiyor.

25 yaşındaki Kudar, "AKP sayesinde Eyüp'ün eskiden çok daha geri kalmış bir yerken AKP döneminde güzelleştiğini, kendisi gibi tesettürlü kadınlarla başı açık kadınların artık eşit hale geldiğini, ülkede birçok üretim yapıldığını, yollar inşa edildiğini" söylüyor.

Suruç ve Ankara'daki bombalı saldırılardan sonra ise biraz kafasının karıştığını belirtiyor:

"Son zamanlarda insanlar aptallaştı. AK Parti ve HDP kafa kafaya kapışıyor. AK Parti, 'HDP oraya bomba koymuştur' diyor. Diyorum neden kendi mitingine bomba koysunlar. HDP'liler 'Bunu AK Parti yaptı' diyor. Ben hala inanmıyorum buna ama kafam karışmış halde."

TIKLAYIN - AKP BEYANNAMESİ MUHALEFETİ GÜÇLENDİRİR Mİ?

Konuştuğumuz ve adını vermek istemeyen cami ziyaretçilerinden bazı kadınlar ise Gezi Parkı eylemlerinden bu yana yaşanan önemli gelişmeler ardından aile içinde AKP'yi tartışmadıklarını, zira bunun, savunanlarla savunmayanlar arasında büyük gerginliğe neden olduğunu söylüyor.

Başakşehirliler tedirginErtesi gün İstanbul'un bu kez kuzeyinde, merkezden uzak bir noktasındayız: Başakşehir.

Eyüp, muhafazakar kamuoyu için 'gelenekle, kendi halindelikle ve bir ölçüde yoksullukla' özdeş bir mekan iken Başakşehir ise aynı kamuoyu açısından 'yeniyi, sınıfsal yükselişi, yaşam standartlarıyla ilgili iddiayı' temsil ediyor.

Birinde kahvehaneler diğerinde kafeler, birinde eski binalar diğerinde villa ve toplu konutlar var.

Başakşehir ilçesine bağlı Başak Mahallesi, Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde, muhafazakâr kesim için rahat bir yaşam alanı olması da amaçlanarak kurulmuş bir mekan.

Günümüzde ise muhafazakar orta ve üst sınıflar için önemli bir yer haline gelmiş olan Başakşehir'de AKP seçmenleriyle yaptığımız sohbetlerimizde iç ve dış güçlerin hükümete bir saldırısı olduğu anlayışı ve gidişata yönelik tedirginlik duygusu epey ortak.

Bir sivil toplum kuruluşu başkanı olan Başakşehir sakini avukat Yusuf Taş, 7 Haziran seçimleri öncesi parti tabanının bir bölümünün AKP'ye kerhen oy verdiğini söylüyor.

Ona göre bunun en büyük nedenlerinden biri "tabana danışılmadan birçok yerde yanlış adaylar gösterilmesi ve bu adayların tabana 'küstahça' yaklaşması" oldu.

'Tedirginlik var, saflar sıklaştırılıyor'Başakşehir'de AKP tabanının safları sıkılaştırdığı belirtiliyor.

Taş tabanın bugün de partiye çeşitli eleştirileri olduğunu ama yine (kendisini de dahil ediyor) insanların kerhen oy vereceğini belirtiyor.

Taş, parti tabanındaki en muhalif kesimlerin dahi tedirginlik içinde olduğunu ve safları sıklaştırmaya gidildiğini belirtiyor:

"6-7 Ekim olayları, bombalamalar, Suriye'deki karışıklıklar bizi mecburen tek parti hükümetini desteklemeye doğru itiyor. Yoksa parti tabanında çok ciddi bir kırılma var. Ama şu anda herkes tedirgin. AK Parti'ye muhalefet edenler dahi yine koalisyon süreci söz konusu olursa diye tedirgin. AK Parti tek başına iktidar olamazsa partinin dağılabileceği korkusu var. "

Taş tabanda, uluslararası güçler de dahil olmak üzere hükümete ve Türkiye'ye yönelik bir saldırı hissiyatının olduğunu, bunun da seçmende "AKP'nin, reisin yanında daha fazla durmalıyız" anlayışına neden olduğunu belirtiyor.

'Kızgınlığa rağmen, elimizdeki gider korkusu var'Bunun yanında insanların elde ettikleri kazanımları kaybetme kaygısı da taşıdıklarını söylüyor:

"AK Parti'nin kaymağı yiyen bir tabakası var. Daha düne kadar arabası olmayan milyarder işadamları var. Bir de kademe kademe en alttakiler...Ama en alttakiler dahi iyi kötü bir iş sahibi. Şöyle bir eleştiri var, hala da devam ediyor: Yukarısı, pastanın paylaşımında son derece açgözlü ve bencilce davranıyor. Ancak en alttakilerde, 'AK Parti giderse bizim elimizdekiler de gidecek' korkusu var. Bu korku onları üst kademelere kızgınlıklarına rağmen partiye oy vermeye itiyor. "

"15 yıl önce hepimiz boynu bükük insanlardık. Şam'da biri bana 'Paranızda kaç sıfır var' demişti. Şimdi bizde hem insani hem de devlet vatandaşı olarak müthiş bir özgüven var. O kişisel özgüven de uluslararası özgüven de partiyle ve Erdoğan'la özdeşleşmiş durumda."

'Taban daha fazla kenetlendi'Taş'ın ardından yine Başakşehir'de sivil toplum alanında yer alan Fatih Mehmet Yıldırım'la görüşüyoruz.

Yıldırım çatışma sürecinin başlaması, Suruç ve Ankara'daki bombalı saldırıların AK Parti seçmeninin "birbirine daha fazla kenetlenmesine neden olduğu" görüşünde.

Yıldırım tabanın sokakta bir gerginliği de istemediğini, Ahmet Hakan'a saldırı gibi olayları tabanın büyük bölümünün tasvip etmediğini söylüyor.

Parti tabanında MHP'ye çok büyük bir tepki olduğunu belirten Yıldırım, koalisyon kurulamamasının MHP'nin tavrından kaynakladığını belirtiyor.

Bir sonraki gün ise bu sefer Fatih'teyiz.

Bazı mahallelerinde İslami cemaatler, vakıflar, derneklerin merkezlerinin yer aldığı ilçe, çeşitli siyasal İslamcı gruplar açısından da önemli bir merkez.

Fatih'teki bazı kahvehaneler kendisini İslamcı olarak tanımlayan kişi ve gruplar açısından önemli siyasal tartışmalara ev sahipliği yapıyor.

Buradaki bazı kitapçılarda birçok İslami kitap ve süreli yayını bulmak mümkün.

O yayınlardan birinin, Özgün İrade'nin bürosunda, derginin sahibi ve yazarı Davut Güler ile yayın koordinatörü Mehmet Duman'la görüşüyoruz.

'Ak Parti'ye merhamet tokadı'İslamcı bir siyasi dergi olan Özgün İrade, özünde AKP hükümetini desteklemekle birlikte son dönemde 'içeriden' çeşitli eleştirilere de yer veriyor.

Dergi Temmuz ayı sayısı kapağında '7 Haziran seçimleri: Ak Parti'ye merhamet tokadı' başlığını kullanmıştı.

Ana yazısında "Ceketimi assam seçilirim hesabı Bağdat'tan dönüyor" denmiş ve farklı kişi ve grupların muhasebe yazılarına yer vermişti.

Farklı kalemlerden çıkan yazılardaki bazı değerlendirmeler şunlardı:

İslami cemaat, dernek, vakıflarla AK Parti arasında sağlıklı bir ilişki ve iletişim kurulmadı.Adil olmayan yöneticiler başa getirildi.Milletvekili aday belirlemede özen ve yerelin hassasiyetleri gözetilmedi.Hükümet ve Cumhurbaşkanlığı ikili oluştu.Bazı kişiler küstürüldü.Çözüm süreci sonlandırılamadı.Bakanların yolsuzluk davalarının üstü örtüldü.Parti kadrolarında kibir oluştu.Erdoğan'ın meydanlarda olması zarar verdi.'Ümmet için istikrara mahkumuz'Özgün İrade dergisinin sahibi ve yazarı Davut Güler (solda) ve Yayın Koordinatörü Mehmet Duman.

Derginin Eylül sayısının kapağı ise 'Seçimler Yenilenirken: Ümmet için istikrara mahkumuz' oldu.

Güler ve Duman, AKP'nin 7 Haziran seçimlerindeki gerilemesinde partinin hata ve eksikliklerinin etkili olduğu kanısında.

Bununla birlikte son süreçte hem bölgesel hem de uluslararası güçlerin "AK Parti artık gitmeli” kararını aldıklarını ve bunu uygulamaya çalıştıklarını düşünüyor ve buna tepki gösteriyorlar.

Güler ve Duman, içeriden bazı eleştirileri olmakla birlikte seçimlerde AKP'nin desteklenmesi gerektiğini, partinin çok farklı kesimleri kucaklayan bir Türkiye partisi olduğunu, hem ülke geleceği hem de dünyadaki Müslümanlar açısından bu seçim tavrının çok önemli olduğunu söylüyor.

'Eleştiriler tolere ediliyor'Onlara göre, "uluslararası güçlerin saldırıları, bölgedeki gelişmeler, ülke içindeki gerginlikler partiye 'mahalle' içinden gelen eleştirilerin belli oranda tolere edilmesine neden oluyor."

Güler, Türkiye'nin "Suriye'den kaçan yüzbinlerce mülteciye kucak açtığını” haturlatıyor. Bunun dışında tabanda 28 şubat dönemindeki gibi olayların (üniversitelerde başörtüsü yasağı, imam hatip liselerinin sayısının azaltılması vs.) yaşanabileceği endişesinin de var olduğunu belirtiyor.

Güler bunlardan dolayı "İçteki eleştirilerimizin bazılarını geri çekiyoruz. Yoksa biz hiçbir zaman bu yolsuzlukları vs. kabullenecek değiliz. Yolsuzluk ne kadar ispatlanmış bu ayrı bir olay, ama lafının edilmesi bile bizim açımızdan kabul edilir şeyler değil. Eleştiriler kol kırılır yen içinde kalır gibi bir anlayışla tolere ediliyor. Ama partinin kendi içinde yenilenmesi gerekiyor." diyor.

Partiye dair kendilerinin de dile getirdikleri içerinden eleştirilerin önemseneceğini umduklarını söylüyorlar.

Duman: Koalisyon rahatlama açısından şans olabilirOnlara göre istikrar için bir tek parti hükümeti kurulması gerekiyor ama ya seçim sonuçları yeniden koalisyonu işaret ederse?

Duman "Bu, ülkenin rahatlaması açısından da bir şans olabilir diye düşünüyorum. Doğru ilkeler etrafından bütünleşirlerse bu mümkün olabilir" diyor.

Derginin ardından, AKP tabanındaki eğilimlerle ilgili de çeşitli araştırmaları bulunan Varyans Araştırma Genel Müdürü Recep Sazkaya'yla buluşuyoruz.

Sazkaya bilgisayarda gösterdiği verilerle 7 Haziran seçimlerinden sonra AKP tabanındaki görüşleri aktarıyor.

'Çatışma ve saldırılar AKP'den kayan seçmeni geri getirebilir'Sazkaya, parti tabanının son dönemde yaşanan çatışmaları ülkeyi istikrarsızlığa sürükleme çabası olarak algıladığını belirtiyor:

"Taban, gerek Güneydoğu'da gerekse bölgede yaşanan olayları Türkiye'ye yönelik, siyasi sonuç üretmek üzere yapılan hareketler olarak algılıyor. Böyle olmasaydı belki ceza kesme yoluna da gidecekti fakat yapılan şeylerin Türkiye'yi siyasi istikrarsızlığa sürükleyip siyasi bir sonuç elde etmek üzere yapıldığını düşünüyor.

"Bunda uluslararası güçlerin etkisinin de olduğunu düşünüyor ve bundan rahatsızlık duyuyor ve oy tercihini de buna göre belirliyor. Ankara'daki patlama da normal şartlarda güvenlik zafiyeti nedeniyle daha büyük bir oy kaybına sebebiyet verebilecek bir şeydir, bunun sorumlusunun hükümet olması icap eder ama bu bombayı patlatanların amaçlarının böyle bir tutum almaya yöneltmek olduğunu düşünüyor, bu amaca hizmet etmemek gerektiğini düşünüyor."

"AK Parti için en önemli şey siyasi, sosyal ve ekonomik istikrardır " diyen Sazkaya, bu istikrar arayışının, 7 Haziran'da sandığa gitmeyen veya MHP'ye kayan AKP seçmeninin bir bölümünde AKP'ye geri dönüşe neden olabileceğini belirtiyor.

Sazkaya'ya göre parti tabanı Erdoğan'ın bazı sert söylemlerini onaylamasa da bunu anlayabiliyor: "Cumhurbaşkanı'nın bir nefret odağı haline getirilmesini onaylamıyor. Erdoğan'ın buna insani açıdan bir refleks geliştirdiğini düşünüyor."

'AKP tabanı üçüncü seçime karşı'Sazkaya, yine anketlere dayanarak AK Parti tabanının, çeşitli toplumsal kesimler arasında bir gerilim veya bir çatışmaya giden bir tehlike sezinlemediğini söylüyor.

Varyans'ın anketlerine göre "AK Parti tabanı kesinlikle bir koalisyon istemiyor. Bununla birlikte yine tek başına iktidar olamama durumunda ise tekrar seçimlere gidilmesini onaylamıyor. "

Görünen o ki, AKP tabanındaki baskın duygu, farklı nedenlerle birlikte Türkiye'deki tüm toplumsal ve siyasal kesimlerdeki gibi: Kaygı.

Kaygının kaybolması içinse yine birçok kişi o tarihi bekliyor: 1 Kasım.

En Çok Aranan Haberler