HABER

10 Mart İngiltere basın özeti

Türkiye ve AB'nin üzerinde prensipte uzlaşmaya vardıkları göçmen anlaşmasıyla ilgili haber ve analizler bugün de İngiliz gazetelerinde önemli yer tutuyor.

Türkiye ve AB'nin üzerinde prensipte uzlaşmaya vardıkları göçmen anlaşmasıyla ilgili haber ve analizler bugün de İngiliz gazetelerinde önemli yer tutuyor.

Financial Times, anlaşmanın Avrupa'daki sağcı siyasetçilerin öfkesine neden olduğunu ve AB diplomatları arasında tartışma yarattığını yazıyor.

Gazete, Fransa'da eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin Le Monde'a verdiği röportajda Türkiye için vize serbestliğine kesinkes olarak karşı çıktığını söylediğini aktarıyor.

FT, Almanya'da Başbakan Angela Merkel'in partisi CDU'nun kardeş partisi CSU'nun ve bazı sosyal demokrat politikacıların buna karşı olduğunu yazıyor.

Selim Yenel FT'ye konuştuFT'ye konuşan ve ismi açıklanmayan üst düzey bir AB yetkilisi, 'Türkiye'ye vize serbestisi getirme düşüncesinin bir şaka olduğunu' söylemiş.

Türkiye'nin AB Büyükelçisi Selim Yenel de konuyla ilgili FT'ye konuşmuş.

Yenel, 'Avrupa açısında korkacak bir şey olmadığını' söylemiş ve Avrupa'ya geçen milyonlarca göçmen arasında Türklerin bulunmadığına dikkat çekmiş.

Vize serbestisini öğrenciler ve iş insanlarıyla sınırlı tutma önerisinin gündeme gelebileceğini yazan gazete, Yenel'inse bunu kabul edilmez bulduğunu söylediğini bildiriyor.

Guardian'ın yorum sayfasında Avrupa Parlamentosu üyesi, eski Belçika Başbakanı Guy Verhofstadt'ın anlaşmayı eleştiren bir yazısıvar.

Yazının başlığı, 'Bu Türk anlaşması yasadışıdır ve Avrupa'nın değerlerine ihanet etmektedir'.

Verhofstadt yazısında özetle şu görüşü savunuyor: 'Mülteci krizi AB'nin, git gide daha otoriter hale gelen bir rejimle bir anlaşma imzalamasıyla çözülmeyecek'.

Verhofstadt anlaşmanın ayrıntılarını aktardıktan sonra hem bunun BM kararlarına aykırı olduğunu belirtiyor hem de çözüm getirmeyeceğini yazıyor.

Türkiye'de insan haklarının kötüye gittiğini belirten Verhofstadt Türkiye'nin serbest dolaşım talebine olumlu yanıt verilmesine de tepki gösteriyor:

"(…) Avrupa'nın ufalanan Schengen bölgesinde vizesiz seyahat hakkı sunduğumuzda, Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ülke içindeki siyasi zaferine yardım etmede suç ortağı olacağız".

Verhofstadt: Erdoğan'ın zehirli kadehinden içmek çözüm değilVerhofstadt daha sonra Avrupa'ya önerilerini sunuyor ve özetle şunları savunuyor:

"Türkiye'yle tehlikeli bir anlaşma imzalayıp sorunlarımız için dışarıdan destek almaya çalışmak yerine meseleleri kendimiz çözmek için birlikte çalışıyor olmalıyız. Bunun için üç acil eylemi ortaya koymalıyız.

"Yapmamız gereken birinci şey, Avrupa Birliği'nin dış sınırlarını idare etme ve iltica başvurularını işleme sokmaya haiz, mali olarak iyi desteklenmiş ve iyi kaynak sağlanmış bir Avrupa sınır ve sahil koruma servisini oluşturmaktır. Türkiye'nin bunu bizim için yapmasına bel bağlamak yerine bu (AB tarafından) yapılmalıdır.

"İkincisi, Türkiye'ye milyonlarca Euro vermek yerine bu para, (…) doğrudan Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne verilmelidir.

"Ve ayrıca, birlik olarak, Suriye savaşına siyasi bir çözüm sağlamak için daha fazla çalışmalı ve Moskova'ya yönelik AB yaptırımlarını artırmak suretiyle Rusya'nın askeri saldırılarını frenlemek için daha fazlasını yapmalıyız."

'AB'nin, iki dünya savaşı nedeniyle harap olmasına ve soğuk savaş döneminde bölünmesine rağmen barış, güvenlik ve refah için bir araya gelmeyi başarmış ulusların topluluğu olduğunu' belirten Verhofstadt, 'birliğin çeşitli başarısızlıklarına rağmen bu hedeflerinde büyük oranda başarıya ulaştığını' yazıyor.

'AB'nin bir serbest ticaret alanı olduğu kadar bir değerler topluluğu da olduğunu' belirten Verhofstadt yazısının sonunda Türkiye ile imzalanacak anlaşmanın bu değerlere zıt olacağını savunuyor:

"Türkiye'nin sorunlarımızı veya mülteci krizini ortadan kaldırabileceğini düşünürsek yanılırız. Hayır, kaldıramaz. Sadece, dayanışma ve insanlık üzerine kurulu samimi bir Avrupa yaklaşımı bunu yapabilir.

ürkiye'yle bu kinik anlaşmayı imzalamak, Avrupa'nın 2. Dünya Savaşı'nın enkazı üzerinden kurduğu yasal düzeni harap etmek anlamına gelecektir. Erdoğan'ın zehirli kadehinden içmek çözüm değildir."

'Binlerce IŞİD militanının bilgisi sızdı'Times'ın manşetinde IŞİD militanlarıyla ilgili bilgiler içeren binlerce belgenin sızdırıldığına dair bir haber var.

Buna göre bu belgelerde 22 bin IŞİD militanıyla ilgili bilgiler yer alıyor.

Gazete bu militanlar arasında İngiltere vatandaşlarının da olduğunu, bu bilgilerin IŞİD'in küresel çaptaki ağlarına yönelik çok büyük bir darbe olduğunu yazıyor.

Gazetenin ekonomi sayfasında ise dünyada geçen yıl konut fiyatlarının en fazla arttığı ülkenin Türkiye olduğuna dair bir haber var.

Haberde, küresel çapta konut sektörüyle ilgili raporlar hazırlayan Knight Frank'in 2015'le ilgili yeni raporunda, konut fiyat artışında Türkiye'nin zirvede yer aldığı belirtiliyor.

'Sıfır saatli sözleşmelerle çalışanlar 1 milyona yaklaştı'Independent'ın manşetinde ise İngiltere kamuoyunda son yıllarda önemli bir tartışma konusu olan sıfır saatli çalışma sözleşmeleri var.

Bu sistem, işverenin, herhangi bir saat garantisi vermeden çalışanını ihtiyacı olduğu zaman işe çağırması ve saat başına ücret ödemesi üzerine kurulu.

2011'den itibaren İngiltere'de hızla artan bu uygulama en başından itibaren tartışılıyor.

İşverenler açısından esneklik sağlayan uygulama, çalışanlar için iş güvencesini tamamen ortadan kaldıran bir yöntem olarak eleştiriliyor.

Independent bugünkü haberinde ülkede sıfır saatli sözleşmeyle çalışanlarının sayısının 1 milyona yaklaştığını belirtiyor.

Gazeteye konuşan İngiltere Sendikalar Konfederasyonu (TUC) Genel Sekreteri Frances O'Grady, bu sözleşmelerin çalışanların maliyetlerini düşürmek isteyen işverenler açısından rüya, işçiler açısındansa kâbus olduğunu belirtmiş.

O'Grady bu sözleşmeyle çalışan bir işçinin bir gün sonrası için bile iş garantisinin olmadığını belirtiyor.

En Çok Aranan Haberler