ABD'deki akademik kariyerini bırakarak, memleketi Burdur'da susuz tarım yapmaya başlayan Aynur Ece Onur, 10 yıl boyunca rüyasında gördüğü ve alnında 'hilal' sembolü olan atla, ata toprağında buluştu.
Türkiye'de, asker babayla ev kadını annenin 2 çocuğundan büyüğü Aynur Ece Onur, eğitimini ve akademik hayatını sürdürmek için ABD’ye gitti. Uzun süre ABD'de kalan Aynur Ece Onur, askeri ve medikal antropoloji alanlarında uzmanlaştığı Indiana Üniversitesi'nde doktora yapıp, ders vermeye başladı. Aynur Ece Onur, hayatı ve eğitiminde önemli yeri olan dedesini 2011'de kaybetti ancak cenazesi için o dönem Türkiye'ye gelemedi. Onur, dedesinin kendi ülkesi ve insanına hizmet etme gayesini yerine getirmek amacıyla Türkiye'ye dönme kararı aldı.
ABD'deki tüm akademik kariyerini bırakan Aynur Ece Onur, 2017'de İstanbul'a geldi. Bir süre burada kalan Onur, 2020'nin temmuz ayında ise dedesinin arazilerinin bulunduğu memleketi Burdur'un Karamanlı ilçesine yerleşti. Makine mühendisi kardeşiyle dedelerinden kalma 135 dönüm arazide susuz tarım yapmaya karar veren Onur, hedefine ulaşmak için çalışmaya başladı. Arazilerine lavanta ve ölmez çiçek diken Onur, kardeşiyle lavanta, ada çayı, kekik, biberiye, ölmez çiçek ve medikal papatya gibi susuz yetişebilen bitkiler üretip, bunlardan çeşitli yağlar, kozmetik malzemeler ve kişisel kullanım ürünleri geliştirmek amacıyla tesis kurmak için harekete geçti.
Aynur Ece Onur, 10 yıl boyunca rüyasında gördüğü alnında 'hilal' sembolü olan ata da Burdur'da kavuştuğunu söyledi. 'Hilal Bey' adını verdiği atla 2 yıldır çok güçlü gönül bağı kurduğunu ifade eden Onur, "10 yıl boyunca rüyalarımda alnında hilal sembolü olan bir at gördüm. ABD'den Türkiye'ye dönüp dedemin tarlalarında susuz tarım yapmaya başladıktan sonra Karamanlı'daki bir ağabeyimiz atları çok sevdiğimi bildiği için sürekli bana 'Kızım gel atın burada' diyordu. Birkaç defa bunu tekrarladı ve ben ağabeyimizi çiftliğinde ziyaret ettim. Gittiğimde gördüm ki rüyalarımda gördüğüm, alnında hilal sembolü olan at beni bekliyormuş. Hilal Bey'le öyle buluştuk" diye konuştu.
Hilal Bey'e daha önce hiç binilmediğini, kendisinin de daha önce hiç ata binmediğini anlatan Onur, "Şimdi aramızda çok güçlü gönül bağı var. Ben güldüğüm zaman o da kişner, sesimi duyunca hemen şaha kalkar. Meğer rüyalarımda gördüğüm at dedemin toprağında beni bekliyormuş. Bana çok büyük sürpriz oldu. Bir ata sahip olmayı düşünmüyordum açıkçası. Zaten atın bakımı da çok büyük yükümlülük. Kedi, köpek gibi değil, çok büyük sorumluluk. Sürekli bakım istiyor. Duygusal olarak çok bağlı olduğu için sürekli onunla zaman geçirmemi istiyor. Beni doğaya bağladığını ve özüme kavuşturduğunu söyleyebilirim. Şu an hayatımda o olduğu için çok başka bir insanım ve şükrediyorum bunun için" ifadelerini kullandı.
Susuz tarım ve fabrikayı çalıştırmanın kendisini hem fiziksel hem zihinsel anlamda çok yorduğunu aktaran Onur, "Bazen bir öğün yemek yiyemediğim zamanlar oluyor. Ama Hilal Bey ile orman turuna çıktığımızda günün bütün yorgunluğunu atıyorum. Bir atla gönül bağı kurmuş olmak muhteşem bir his. O'nun özgür olmasını, istediği gibi koşmasını ve dilediği gibi yaşamasını istiyorum" dedi. (DHA)