Türkiye'nin özellikle son beş yılına damgasını vuran ithalata dayalı ve yüksek cari açık pahasına büyüme modelinde, sürdürülemez noktaya gelindi. Haziran sonu itibariyle son bir yılda milli gelirde kaydedilen her 100 dolarlık büyüme için 71 dolarlık cari işlemler açığı verildi. 2003'ten bu yana devam eden yoğun sıcak para girişiyle dövizdeki ucuzlamanın sonucu olan bu modelde, büyüme ve cari açık birbirinin neden ve sonucu haline geldi.
ANKA'nın TÜİK verilerine dayanarak yaptığı hesaplamaya göre, haziran sonu itibariyle son dört çeyreğin toplamında gayri safi milli hasıla(GSMH) 428 milyar 504 milyon dolar olarak gerçekleşti. GSMH hacminde, Haziran 2006 sonu itibariyle son dört çeyrek olmak üzere önceki bir yıllık döneme göre 46 milyar 162 milyon dolar artış gerçekleşti.
Öte yandan Türkiye, Haziran 2007 sonu itibariyle son bir yıllık dönemde 32 milyar 788 milyon dolarlık cari işlemler açığı verdi. Cari açığın ulaştığı bu rekor düzeyde, son yıllarda düşük kura bağlı olarak ucuzlayan ara malı ithalatında yaşanan patlama etkili oldu. Türkiye'nin hızlı bir ihracat artışı kaydettiği bu dönemde, üretimde ithal girdiye bağımlılığın artması, adeta bumerang etkisiyle, ihracat artışlarının daha yüksek oranlı ithalat artışlarına yol açtığı bir süreç yaşattı.
Türkiye'nin son bir yıllık dönemde verdiği cari işlemler açığı, aynı dönemde kaydettiği milli gelir artışının yüzde 71'i düzeyinde gerçekleşti. Diğer bir deyişle her 100 dolarlık milli gelir artışı için 71 dolar cari açık verildi.
İTHALATA DAYALI BÜYÜME MODELİ
İthalata dayalı büyüme modelinin damgasını vurduğu son dört yılda, büyüme giderek daha fazla cari açık vermeye bağımlı hale geldi. ANKA'nın Merkez Bankası'nın ödemeler dengesi ve TÜİK'in GSMH verilerinden yaptığı belirlemelere göre Türkiye 2003 yılında 58 milyar dolarlık milli gelir artışı kaydederken 8 milyar dolarlık cari işlemler açığı vermişti. 2004 yılında 60 milyar dolarlık GSMH artışı için 15.6 milyar, 2005'te 61.4 milyar dolarlık GSMH artışı için 22.8 milyar dolar, 2006 yılında da 38.8 milyar dolarlık milli gelir artışı için 32.8 milyar dolarlık cari açık vermek zorunda kalındı. Diğer bir deyişle 100 dolarlık büyüme için 2003 yılında yaklaşık 14 dolar dolar, 2004 yılında 26 dolar, 2005 yılında 37, 2006 yılında ise 85 dolar dolar cari açık verildi.
KRİZ YILLARIYLA BENZERLİK
1994, 1998, 2001 gibi Türkiye'nin ekonomik kriz yaşadığı yıllara bakıldığında, bunların bir önceki yılında yüksek cari açık ve yüksek büyüme olduğu göze çarpıyor. Bu yıllarda cari açığın yıllık milli gelir artışına yaklaştığı dikkati çekiyor.
1994 krizi öncesinde 1993 yılında Türkiye ekonomisi 8.1 oranında büyüyüp, GSMH'ını 20.5 milyar dolar arttırarak 178.7 milyar dolara çıkarırken, 6.4 milyar dolar cari açık ortaya çıkmış; böylece 100 dolar büyüyebilmek için 31 dolar cari açık vermişti. Yine önemli bir kriz yılı olan 1998'den önce 1997 yılında milli gelirini 8.8 milyar dolar artırarak 192 milyar dolara çıkaran Türkiye, aynı yıl 2.6 milyar dolar cari açık verdi. Anılan yıl 100 dolarlık büyüme için 30 dolarlık cari açık verilmiş oldu. 2001 krizinde de benzer bir tablo yaşandı. Makro ekonomik göstergelerde yaklaşan bir krizin işaretlerinin alındığı 2000 yılında Türkiye 6.3 büyürken, GSMH'ı 14.7 milyar dolar artarak 200 milyar dolara ulaştı. Aynı yıl cari açık 9.8 milyar dolar oldu. Türkiye 2000 yılında 100 dolarlık büyüme için 67 dolar cari açık verdi.
SICAK PARA ETKİSİ
Türkiye'nin cari işlemler açığının son beş yılda hızla büyümesinin temelinde giderek büyüyen dış ticaret açığı, bunun da temelinde yoğun sıcak para girişinin kurları düşürerek ithalatı patlatması yatıyor. Anılan dönemde Türk parasının değerlenmesi ihracatı ve turizmi olumsuz etkileyerek döviz gelirlerini düşürürken, özellikle ara malı ithalatını artırarak döviz giderlerini büyüttü. 2003'ten itibaren kurlarla birlikte enflasyonu da düşürürken ithalata dayalı biçimde büyümeyi artıran bu trend, gelinen aşamada Türkiye'yi rekor dış açıklarla karşı karşıya bıraktı.
ANKA