İlk duruşmada mütalaasını veren savcı, tutuklu sanık Emrah Ayabak ile tutuksuz sanık amcasının oğlu Abdülkadir Ayabak hakkında "Canavarca hisle adam öldürmek ve iştirak" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi. Mahkeme, Abdülkadir Ayabak'ın da tutuklanmasına karar verdi.
FECİ OLAY
31 Ağustos'ta meydana gelen olayda, Sevda Bulut (26) ve Aziz Baş (25), gelin arabasıyla Yenibosna'daki düğün salonuna doğru yola çıkarken, düğün bahşişi için önlerine çıkan başka bir araç tarafından durdurulmuştu. Verilen bahşişi beğenmeyen 2 kişi ile damat Aziz Baş arasında çıkan tartışma sırasında, Aziz Baş eğilerek arabanın açık camından Emrah Ayabak'ın yakasından tutmuştu. Ancak araçtaki her 2 kişi de damadı kollarından tutarak otomobilin içine çekmiş, bir kolu aracın penceresine sıkışan ve arabayla birlikte sürüklenen Aziz Baş, başını bir minibüse çarparak hayatını kaybetmişti.
Soruşturma sonunda hazırlanan iddianamede, Emrah Ayabak hakkında "Kasten adam öldürmek" suçundan müebbet hapis, Abdülkadir Ayabak hakkında ise cinayete yardım ettiği gerekçesiyle 15 yıla kadar hapis cezası istenmişti.
"ADETTENDİR DİYE GELİN ARABASININ YANINA GİDEREK BAHŞİŞ İSTEDİM"
Davanın ilk duruşması bugün Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Savunmasını yapan tutuklu sanık Emrah Ayabak, olay günü amcasının oğlu Abdülkadir Ayabak ile arabayla giderken yolda gelin konvoyuna rastladıklarını ve arabayı yolun ortasında durdurduklarını söyledi.
Emrah Ayabak, ifadesinde şöyle dedi:
“Adettendir diye gelin arabasının yanına giderek bahşiş istedim. Bahşişi başka çocuk aldı. Konvoydaki minibüsten biri inerek, 'Düğün salonuna gelin, orada vereceğiz' dedi. Korna çalarak konvoya eşlik ettik. Düğün salonunun önüne geldiğimizde, gelin arabasının şoförü indi ve ana avrat küfür etti. Ben de kaçmak istedim ama, arabam stop etti. Cam açık olduğu için bana yumruk atmaya başladı. Daha sonra damat da gelip bana vurmaya başladı. Arabayı çalıştırdım. Damat peşimden koşarak yakamdan tuttu ve vurmaya devam etti. Ben, bir elim direksiyonda, diğer elimle de kendimi korumaya çalıştım. Defalarca beni bırakmasını söyledim. O sırada karşıdan gelen bir arabaya çarpmamak için manevra yaptım, damadın ayağının yerden kesildiğini görünce frene bastım. Kalkınca vurmaya devam etti. Camdan beni çekiştirmeye başlayınca, direksiyon hakimiyetini kaybettim ve minibüse çarptım. Arabayı bıraktı zannetmiştim. Ama minibüsün altında gördüm. Yatıyordu. Damadı çıkarmaya çalışacaktım ama, kalabalığın geldiğini görünce amcamın oğluyla birlikte olay yerinden kaçtık. Biz onu tutup içeri çekmedik. Kazaya sebep olan damattır. Ayrıca benim camım bozuktur, elle yukarı kaldırılabilir."
"100 TL'DEN AŞAĞISI BİZİ KESMEZ"
Tutuksuz sanık Abdülkadir Ayabak ise ifadesinde, kesinlikle damadı tutup içeri çekmediklerini ve cama sıkıştırmadıklarını öne sürdü. Gelin Sevda Bulut da, sanıkların verdikleri zarfları kabul etmeyerek, “Biz Yenibosna çocuğuyuz. 100 TL'den aşağısı bizi kesmez" diyerek kendilerini takibe devam ettiklerini, düğün salonunun önünde üçüncü kez arabalarının önünü kestiklerini ve küfürler etmeye başladıklarını söyledi. Bulut, "Aziz küfrü duyunca yanlarına gitti. Kolu camın içindeydi. Araba hareket etmişti. Sonrasını hatırlamıyorum" diye konuştu.
Gelin arabasının şoförü olan tanık Hakan Çevik de, “İlk başta cam açıktı. Aziz de kolunu sokabildi. Daha sonra kolu sıkıştırıldı. Aziz çıkmaya çalıştı, ama çıkamadı. 'Ağabey kolum' diye bağırdı" dedi.
SAVCI: "CANAVARCA HİSLE VE EZİYET ÇEKTİREREK..."
Savcı Tarık Fırat da, verdiği mütalaada, sanıkların ısrarla para isteyip konvoyun önünü kestiğini, tartışma esnasında Aziz Baş'ın camdan kafasını içeri soktuğunu, bunun üzerine sanık Emrah Ayabak'ın maktulün kolunu cama sıkıştırmak suretiyle onu aracıyla park halindeki minibüse çarptırarak canavarca hisle ve eziyet çektirerek kasten öldürdüğünü belirterek, ağırlaştırılmış müebbet hapsini istedi.
Savcı, diğer sanık Abdülkadir Ayabak'ın da damadın kollarından tutup çekerek diğer sanığın eylemine iştirak ettiği gerekçesiyle yine ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılanmasını ve tutuklanmasını istedi. Mahkeme de, sanığın tutuklanmasına karar vererek, duruşmayı erteledi.
ANNE: “EVLADIM GİTMİŞ, NE SÖYLEYEBİLİRİM?"
Anne Döndüye Baş, mahkeme çıkışında gözyaşları dökerek, oğlunun ölümünün üzerine bir şey söyleyemeyeceğini belirtti. Anne, "Benim evladım gitmiş, ne söyleyebilirim. İnşallah geberirler onlar, inşallah çürürler orada. O kadar zenginlermiş, kiraları varmış. Kira toplayıp gidiyorlarmış. O kadar bahşişe mi kalmışlar bunlar? O avukatın çocuğu yok mu? Onları savunmaya nasıl vicdanları el veriyor? İnşallah çürürler, ben başka bir şey demiyorum. Benim ciğerim yandı, inşallah onların da yanar. Başka bir şey istemiyorum. Benim yavrum karıncayı incitmezdi" dedi.
AVUKAT: “AİLENİN VİCDANI RAHATLAMADI"
Avukat Erdoğan Önal da, ailenin vicdanının rahatlamadığını vurgulayarak, “Bugün yapılan duruşmada diğer sanık da tutuklandı. Bu yönüyle dosyadaki bu aşama sevindirici. Olay çok vahim, vahamet dosyaya da yansıdı. Bu tutuklama kararının çıkmasıyla, müvekkillerimiz biraz olsun rahatladı. İçeride kısa süreli gerginlik oldu. Ailenin vicdanı daha rahatlamadı, bu yüzden iki aile arasında sözlü gerginlik yaşandı. Önümüzdeki mahkemede karşı tarafın savunma delillerinin toplanması için duruşma ertelendi. Tanık ifadeleri alınırsa, kuvvetle muhtemel sonuç çıkacaktır. Karşı taraf genel olarak 'Biz yapmadık, biz kolunu tutup sıkıştırmadık, kendisi tamamen arabayı tuttu' şeklinde ifade verdi" dedi. (DHA)