Dünyanın ikinci büyük fotoğraf festivali olan Uluslararası Bursa Fotoğraf Festivali (Bursa FotoFest) kapsamında düzenlenen ‘Başkasının acısına bakmak’ konulu panelde, fotoğrafın iki önemli ismi tarafından savaş muhabirliğinin insan üzerindeki etkileri ve 11 Eylül saldırıları konuşuldu.Atatürk Kongre Kültür Merkezi (Merinos AKKM) Hüdavendigar Salonu’ndaki ‘Başkasının acısına bakmak’ konulu panelin moderatörlüğünü Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Fotoğraf ve Video Bölüm Başkanı Prof. Dr. Zafer Arıcan yaptı. Fotoğrafçılığın keşfinden beri yükün fotoğrafçıların üzerine bindiğini söyleyen Arıcan, tarihteki savaşlara ait görseller sundu. Foto muhabirliğinin zor bir meslek olduğunu anlatan Arıcan, fotoğrafçıların birçok olaya tanıklık ettiğini, olayları aktarabilmek için toplumun gözü olduklarını belirtti.Panelin konuşmacısı dünyaca ünlü Magnum Fotoğrafçısı Thomas Hoepker, kendisini savaş fotoğrafçısı olarak görmediğini, çatışmaların olduğu, kıtlığın yaşandığı ülkelerde bulunmasına rağmen sıcak savaş ortamında bulunmadığını kaydetti. Savaş fotoğrafçılığının bağımlılık yaptığını, bazı arkadaşlarında bunu gördüğünü dile getiren Hoepker, fotoğrafçı açısından bakıldığında durumun uyuşturucu etkisi yaptığını belirtti. İşi yapan fotoğrafçılara saygı duyduğunu fakat hiçbir zaman bir savaşı bitirmediğini, hatta kısalmasına yardımcı olmadığını anlatan Hoepker, fotoğrafçılığın dünyayı değiştiremeyeceğini ancak bazen iyiliklere yardımcı olabileceğini söyledi. Çok tartışılan 11 Eylül’le ilgili fotoğrafına da değinen Hoepker, “Olayların bir gün öncesinde ABD’de Magnum fotoğrafçılarıyla toplantı yaptık. Olayın olduğu gün hepimiz farklı yerlerdeydik. Ben Newyork’un doğu kısmında yaşıyorum. Olaylara uzaktım. Konuyu televizyondan öğrendim. Dışarı çıktım ve metronun çalışmadığı gördüm. Arabaya binerek köprüyü geçtim. Ufukta dumanı gördüm. Çok tartışılan 11 Eylül fotoğrafımı çekerken arkada dumanı gördüm. Doğru zamanda yanlış yerde olduğumu gördüm. Korku yaşanması gerekirken umurunda olmayan insanlar vardı. Bir süre sonra sergi açıldı. İşlerimle ilgili bir gösteri yapılmak istendi. Evime gelen araştırmacılara arşivimi gösterdim. Fotoğrafı gördüler. İlginç buldular. Büyük kontrast vardı ortada. Bende haklı olduklarını düşündüm ve resmi yayınladım. Panellerde çok tartışıldı. Koleksiyoncular bu fotoğrafı almak istedi. Hatta fotoğraftaki insanlar beni internette bulup ulaştı. Şikayetçi oldular. Yıllar içerisinde fotoğraf sembol haline geldi”.Belçikalı fotoğraf sanatçısı Gael Turine ise, üniversitede siyasi bölümler üzerine eğitim gördüğünü, haber fotoğrafçılığı alanına yönelmek istediği için Brüksel’de fotoğrafçılık eğitimi aldığını anlattı. Stajını sivil toplum kuruluşlarıyla irtibata geçerek 21 yaşında Afganistan’da yaptığını söyleyen Turine, Kabil’de stajyer fotoğrafçı olarak 6 hafta geçirdiğini, tüm ünlü savaş fotoğrafçılarıyla tanışma imkanı bulduğunu belirtti. Deneyimli savaş fotoğrafçılarından kesinlikle savaş fotoğrafçılığı yapılmaması gerektiğini öğrendiğini söyleyen Turine, “Sosyal hayatımın olmasını istiyordum. İkinci senemde başka toplum kuruluşuyla Angola’ya gittim. Orada da savaşın içinde yer aldım ve korkunç sahnelerle karşılaştım. Diplomayı aldıktan sonra savaş fotoğrafçısı olmamaya karar verdim. Dergiler ve kuruluşlar için farklı ülkelere gittim. Kamera sanki duygularımı emiyordu. Çocuklarım ve aile yaşantım, savaş bölgesinden döndüğümde önceliklerime geri dönmeme yardımcı oluyordu. Bu mesleğe elbette saygı duyuyorum. Bir çok savaş fotoğrafçılığı yapan arkadaşım var. Hepsi bağımlı hale geldi. Sosyal hayatları yok. Ben bunu yapamazdım” dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz