Öncelikle 11 yaşındaki bir kız çocuğunu çekemiyor gibi görünmek istemeyiz; küçük hanımın başarısı hiç şüphe yok ki, hayranlıktan başka bir şeyi haketmiyor!
Kashmea Wahi henüz 11 yaşında. Ailesi Hintli, kendisi doğma büyüme Londralı. Londra Ealing İlköğretim Okulu’nda öğrenimini sürdürüyor, tenis ve satrançta çok iyi; geçtiğimiz yıl Oxford Üniversitesi’nin düzenlediği Matematik yarışmasında henüz 10 yaşındayken İngiltere üçüncüsü olmak gibi harika bir başarısı var.
Bir özelliği daha var; sırf annesi ve babasının ‘’Ders çalışmıyorsun kızım!’’ serzenişlerini durdurmak için bir IQ testine katıldı. Dünyanın en büyük üstün zekalılar topluluğu olarak bilinen Mensa’nın hazırladığı IQ testinin bugüne kadarki en genç katılımcısı oldu.
Test sonucu olarak da, tam puan olan 162’yi elde ederek hem Stephen Hawking ve Albert Einstein’ı geride bıraktı.
Takdir etmeyelim de ne yapalım!
Kashmea Wahi’nin IQ puanı ve gelecekte önemli şeyler yapabilme emareleri arasında paralellik var. 10 yaşında aldığı Oxford üçüncülüğünden belli!
Peki bu paralellik her zaman, her insanda var mı? Çok yüksek IQ hakikaten çok yüksek zeka ve üstün başarının habercisi mi? Konumuz bu.
Dünyada bugün yüzlerce farklı IQ kurumu ve IQ testi mevcut. Bir kısmına internetten ücretsiz olarak erişebiliyor, yapıp "Eh, benim IQ da hiç fena değilmiş be birader!" cümlesiyle rahatlayabiliyoruz. Yukarıda bahsettiğimiz Mensa veya Triple Nine Society gibi daha ciddiye alınır testler içinse randevu almak ve ücret ödemek gerekiyor.
Bu testlerin bu kadar çeşidi, bu kadar farklı yöntemi varken; kesinmiş gibi davranılan bu IQ puanlarına ne kadar güvenilebilir?
Gelişimsel psikolog, Profesör Joan Freeman’a göre; pek de güvenilemez. Çünkü IQ, -alıntılıyoruz; ağır bir soğuk algınlığı yüzünden bile geçici olarak düşebilir. Alıntılamıyor, ekliyoruz; fazla içtiğiniz akşamlardaki zeka seviyenizi saymıyoruz bile!
Ohio State Üniversitesi’nde yapılan araştırmaları Psychology Today’e yazdığı makalede örnek gösteren Joan Freeman, IQ’nun üstün başarı ve zenginlikle de direkt bir bağlantısı olmadığını belirtiyor. IQ testlerinin yalnızca algısal kabiliyeti ölçtüğünden, başarının ise kişilik, yetenek, aileden alınan eğitim, büyünen ve yaşanan çevre ve ısrarcılık gibi bambaşka faktörleri olduğundan bahsediyor.
Bir göz atalım;
1.Charles Dickens, Albert Einstein’dan daha mı zeki?
_İnternette yaygın olan sonuçlara göre, yazdığı İki Şehrin Hikayesi ve Büyük Umutlar gibi romanlarla dünya edebiyatının en önemli karakterlerinden biri olan Charles Dickens’ın IQ’su 180.
_
Gel gelelim, tüm zamanların en iyi fizikçisi olarak gösterilen, ‘zeka’ dendiğinde tüm dünyada akla ilk gelen isim, Nobel ödüllü _Albert Einstein’ın IQ’su 160.
İnsanlık tarihinin bu iki en önemli karakterini karşılaştırmıyoruz elbette; ama bu sonuçlar tartışmaya açık değil mi? Tartışmaya açık olan bir kesinlik olabilir mi?_
2. Albert Einstein’ın ilkokuldaki dersleri sorunsalı:
Öncelikle Albert Einstein’ın ilkokulda çok başarısız bir öğrenci olduğu tamamen bir efsaneden ibaret, gerçek değil. Hattâ dersleri lise sonuna kadar gayet iyi: Lisedeki son yılında Matematik, Geometri, Fizik ve Tarih’ten 6 üzerinden 6 almış. Kimya, İtalyanca ve Almanca’sı 6 üzerinden 5. Coğrafyası ve resmi 4, Fransızca’sı ise 3.
Yalnız şöyle bir gerçek var; Albert Einstein, liseden sonra İsviçre Federal Politeknik Okulu’na kabul edilmek için sınavlara katılmış. Matematik ve bilimden tam puan almasına rağmen, Fransızca, İtalyanca, Tarih ve Coğrafya’dan kaldığı için bu üniversiteye kabul edilmemiş.
Dünyanın en başarılı bilim insanlarından birini kabul etmediği için bu okul halâ üzüntü duyuyordur, eminiz. Ancak, Einstein’ın bile bazı sınavlarda başarısız olabildiğini göz önünde bulundurursak; tek bir testle belirlenen IQ puanlarına nasıl güvenebiliriz?
3. Katiyen başarının habercisi değil...
William James Sidis’i tanıyor musunuz? Kendisi 1898 ila 1944 yılları arasında kısa bir hayat yaşamış bir matematikçi. James Sidis 11 yaşında Harvard Üniversitesi’ne kabul edilmiş, ne var ki üniversiteyi 6 yılda tamamlayabilmiş. 20 yaşında sosyalist bir eylemde tutuklanmış, hayatının son yıllarını The New Yorker’da yazarlık yaparak geçirmiş. Hayatını kaybettikten bir süre sonra da unutulmuş…
William James Sidis’in bir özelliği daha var; kendisi 250 puanla dünyanın gelmiş geçmiş en yüksek IQ’lu insanı. 20’li yaşlarında 40’ın üzerinde dil biliyormuş, üstelik Antik Yunanca, Latince ve 8 başka Avrupa dilinden esinlenerek yarattığı ve Vendergood adını verdiği, tamamen kendine özel bir dil icat etmiş.
Dil bilmek ve dil yaratmaktan bahsetmişken; Yüzüklerin Efendisi’nin yazarı J.R.R. Tolkien’e bir bakalım mı? J.R.R. Tolkien’in 30’un üzerinde dili konuşabildiğini biliyoruz, üstelik Elfçe başta olmak üzere romanları için yarattığı 14 tane de özgün dil mevcut. J.R.R. Tolkien’in IQ puanının 140 olduğu tahmin ediliyor.
William Sidis’in IQ’su Leonardo Da Vinci’den bile yüksekken, aynı belirgin özelliklere sahip J.R.R. Tolkien’in IQ’sunun 140 olması...
Bu puanlar pek de başarının habercisi gibi görünmüyor.
_Kaynaklar: bbc.com, huffingtonpost.com, listverse.com, mentalfloss.com, latestnewsindia.net, wikipedia.org, eoht.info_