Lise 2. sınıfta okurken ailesinin karşı çıkmasına rağmen 16 yaşında kaçarak Tatlı imalatçısı Mehmet Çiftçi (32) ile evlenen Burcu Çiftçi (20), evi terk edip annesinin evine gittiği gerekçesiyle eşi tarafından tabancayla 9 kurşun sıkılarak öldürüldü. Seyhan'ın Gülbahçesi Mahallesi'ndeki Küçükoba Mezarlığı yakınlarındaki tarlada 11 Eylül 2014 tarihinde işlediği cinayetin ardından yakalanıp tutuklanan Çiftçi, “tasarlayarak kasten yakın akrabayı öldürmekten” ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasıyla yargılandığı Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesinde “iyi hal” indirimi alarak 18 yıl 4 ay hapis cezasına mahkum edildi. Öldürülen Burcu Çiftçi'nin ailesinin müracaatı sonucu Yargıtay 1.Ceza Dairesi, itirazı yerinde bularak, ‘haksız tahrik indiriminin asgari hadden uygulanmasını' isteyerek kararı bozdu. Yargıtay'ın sanık Çiftçi'ye daha fazla ceza verilmesini istediği davanın karar duruşması yerel Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesinde yapıldı. Öldürülen genç kadının annesi Songül, kız kardeşleri Semanur ve Ayşegül Gözde Özbek, sanığa haksız tahrik indiriminin uygulanmamasını isteyerek, en ağır şekilde cezalandırılmasını talep etti. Mahkeme heyeti, sanık Çiftçi'yi önce ‘Gebe eşini öldürmek' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum etti. Daha sonra sanığın eşini haksız tahrik altında öldürdüğü gerekçesiyle cezası 24 yıla, ardından duruşmadaki “iyi hali” ve “haksız tahrik” indirimi de göz önünde bulundurularak 20 yıl hapis cezasına indirildi. Aile bu kararı da temyiz etmek için başvuruda bulundu.
Burcu Çiftçi’nin annesi Songül Özbek, kızının bundan 6 yıl önce ayrılma aşamasında olduğu eşi tarafından 5 aylık hamileyken öldürüldüğünü belirterek, “Kızımı barışacağım diyerek kandırıp boş bir tarlaya götürüp silahla öldürdü. Tam 6 yıl oldu. Olaydan sonra 2 ay kaçtı. Irak’a gitmiş geri döndüğünde polisler tarafından yakalanarak cezaevine gönderildi. 19 yıl ceza aldı temyiz ettik ve cezası 2 yıl daha yükseldi. Bu kadar az ceza almasını anlayamıyorum iyi hal uygulandı. Karnındaki bebeğiyle birlikte öldürüldü, iki kişinin katili olduğu halde bu kadar az ceza almasına içim yanıyor. Kabul edemiyorum bunun cezası bu olmamalıydı” dedi.
Özbek, son verilen karar da itiraz ettiklerinin altını çizerek şöyle devam etti:
“Ama daha dönüş olmadı soncu bekliyoruz. Sonuna kadar arkasındayım Anayasa Mahkemesine kadar gideceğim. Benim çocuğum 20 yaşındaydı 16 yaşında kaçırdı. En küçük kızımdı, okuyordu ve öğretmen olacaktı. Böyle bir şeyi hak etmedi. İstemiyorsa ayrılabilirdi öldürmesi şart değildi. Pazartesi günü karnındaki bebeğin cinsiyetini öğrenmek için geldi, çarşamba günü öldürüldü.”
Olay olduğunda kızının 4 yaşında Mısra isimli torunu olduğunu belirten Özbek, “Şu anda torunum 11 yaşında. Velayetini aldım, okutuyorum. Çocuğumun emaneti bana, annesinin hayalini o gerçekleştirecek. Ben onun yüzünden yaşıyorum yoksa şuan delirmiş olurdum ya da ölmüştüm. Kızımın emaneti sayesinde yaşıyorum o beni teselli ediyor ve aynı annesine benziyor. Bizim özel günlerimiz yok, bayramlarımızı hep burada mezar başında ağlayarak geçiriyoruz. İçimiz hep buruk eksiğimiz var kızım kara toprağın altında yatıyor buz gibi” diyerek gözyaşlarına boğuldu.
Karne aldığında ya da özel günlerde hep annesinin mezarına gelen Mısra Özbek, annesini öldüren Mehmet Çiftçi’yi “baba” olarak görmediği için ismiyle andığını ettiğini söyledi. Mısra Özbek, tek hatırladığının babasının annesine uyguladığı şiddet olduğunu ifade ederek “Bir gün ben yatak odasındaydım annemin kafasını duvarlara vuruyordu ben yatak odasına gitmiştim sonra annem gelip uyutmuştu. Bunları Mehmet yapıyordu, kendisi babam oluyor ama baba demek istemiyorum çünkü sevmiyorum. Annemi neden öldürdüğünü sormak isterdim çünkü annem sadece evdeydi bir suçu yoktu” dedi.
Mısra Çiftçi daha sonra annesinin mezar taşını sevip öperek onunla hasret giderdi. Anneanne Songül Özbek ise kızın mezar taşına başını koyarak ağıtlar yakıp gözyaşlarına boğuldu.
İHA