12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'nin Yıldönümü Nedeniyle Bir Açıklama Yapan Ak Parti İzmir İl Başkanı Ömer Cihat Akay, Askeri Vesayet Döneminin Ak Parti İle Birlikte Geride Kaldığını Belirtti

AK Parti İzmir İl Başkanı Ömer Cihat Akay, 12 Eylül 1980’de gerçekleşen darbe ile kirlenen 12 Eylül tarihinin darbeden tam 30 yıl sonra 2 Eylül 2010 tarihindeki referandumda, vesayet rejiminden sivil rejime ve kapalı toplumdan açık topluma geçişin temelinin atıldığını; demokratik, sivil ve açık toplum esasına dayalı bir sistemin inşası için AK Parti’ye önemli bir görev verildiğini belirtti.

12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'nin yıldönümü nedeniyle yazılı bir açıklama yapan Akay, 12 Eylül 2010’daki referandumda verilen ‘evet’ oylarının önemine dikkat çekerek, bu durumun darbecilerin yaptığı Anayasa'ların da değiştirilebileceği anlamına geldiğini söyledi.

Akay, "12 Eylül 2010’daki referandum ile bu millet darbeyi ve darbecileri tasvip etmediğini, darbecilerin yaptığı Anayasaların da değiştirilebilir olduğunu, bu ülkede yalnızca darbeciler, cuntacıların değil milletin kendisi ve seçtiği parlamentonun da Anayasa yapabileceğini haykırmıştır. 12 Eylül 2010’daki referandumda verilen ‘evet’ oyları, kadınlara, çocuklara, engellilere, şehit dul ve yetimleri ile gazilere yeni haklar, çalışanlara, emeklilere yeni haklar ve sendikal özgürlükler getirmiştir. Referandumda verilen ‘evet’ oylarıyla fişlemelerin son bulduğu, meslekten ihraç edilen hâkim, savcı ve subayların hak arama hürriyetlerinin olduğu, bağımsız ve tarafsız bir yargı, insan haklarının, özgürlüklerin güvence altında olduğu, hukukun üstünlüğüne dayalı bir Türkiye özlemi gerçeğe dönüştürülmüştür" dedi.

AK Parti iktidarıyla birlikte millet iradesine ipotek koyanların döneminin sona erdiğini savunan Akay, sanal korku-tehdit-çete-mafya-sinsi örgütlenmelerle ülkeye ve millete yön vermeye çalışanların döneminin ve hesapların tersine döndüğünü kaydetti.

Akay, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Bu millet dayatmalardan, baskılardan, tehditlerden çok çekti. Bu millet iradesine ipotek konulmasından çok çekti. 27 Mayıs 1960’ta yaptıkları darbeyle seçimle iş başına gelmiş başbakanı, merhum Adnan Menderes’i, seçimle gelmiş bakanları Fatin Rüştü Zorlu’yu, Hasan Polatkan’ı idam ettiler. Siyasetin üzerine çöktüler, milli iradeyi boğmak istediler, demokrasiyi ortadan kaldırmak istediler. Yaptıkları darbe ile Türkiye’nin gelişimine darbe vurdular. Ama hedeflerine ulaşamadılar. Milletin demokrasi yürüyüşünü engelleyemediler. 12 Mart’ta tekrar demokrasiye müdahale ettiler. 12 Eylül’de bir daha demokrasiyi kesintiye uğrattılar. 28 Şubat’ta bir kez daha milli iradeyi küçümsediler. Siyasetin üzerine karabasan gibi çöktüler. Siyasetin üzerine vesayeti yerleştirdiler. İnsanı değil, devleti merkez aldılar. İnsan için devlet değil, devlet için insan dediler. Vatandaşına hizmetkâr olan değil, vatandaşına buyurgan olan bir anlayışı egemen kıldılar. Sanal korkular yaydılar, sanal tehditlerle milleti sindirdiler. Çetelerle, mafyayla, sinsi örgütlenmelerle ülkeye, millete istikamet çizmek istediler. Ancak AK Parti ile birlikte hesaplar tersine döndü. Milletin kendi partisi olan AK Parti ile darbeler ve askeri vesayet dönemleri geride kaldı. Bugün artık Türkiye darbelerle yüzleşmekte ve darbecilerden hesap sormaktadır. 27 Mayıs ile başlayan darbeler dönemi bir daha açılmamak üzere kapanmıştır. Geçmişte sorgulanmasına dahi müsaade edilemeyen askeri darbeler, AK Parti’nin yarattığı demokratik ortamla TBMM nezdinde araştırılıyor, darbeciler hâkim karşısına çıkartılarak millete ihanetlerinin hesabı soruluyor. Merhum Başbakan Adnan Menderes ve arkadaşlarının verdiği demokrasi mücadelesi Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde devam etmektedir."