28 Şubat sürecinde Ulucanlar Cezaevi Müdürlüğü görevini yürüten Vehbi Camgöz, cezaevinde tanık oldukları olayları AA'ya anlattı.
Stajyer olarak 1975 yılında göreve başlayan ve 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında idam edilen Mustafa Pehlivanoğlu ve Necdet Adalı'nın infazlarında Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi) Müdürlüğü'nü yapan Camgöz, Van, Kırşehir, Bolu, Kayseri gibi illerde görev yaptıktan sonra tekrar Ulucanlar Cezaevi'ne müdür olarak döndü.
28 Şubat süreci öncesinde Ulucanlar Cezaevi'nde görevine devam eden Camgöz, burada da söz konusu dönemde tutuklanan çok sayıda kişinin cezaevinde yaşadıkları olaylara tanıklık etti.
Bu süreçte tanık olduğu olayları AA muhabirine anlatan Camgöz, 28 Şubat sürecinin Müslümanlığa ve Müslümanlara karşı yapılmış bir operasyon olduğunu söyledi.
Dönemin şartlarına göre çok sayıda Müslüman iş adamının, gazetecinin ve fikir adamının gözaltına alındığını ve sebepsiz yere aylarca cezaevinde bırakıldığını dile getiren Camgöz, "28 Şubat sürecinde Müslümanlık, terörle birlikte birinci tehdit olarak algılandı ve bununla mücadele adı altında bir 'cadı avı' başlatıldı. Bence 28 Şubat bütün darbelerin anasıdır. Hepsinden daha tehlikeli maalesef daha kalleşçedir. İnsanları hayattan bezdirecek şekilde ısrarcı, suç işlemediği halde onlara suç işlemiş muamelesi yapan bir anlayışla yapıldı" şeklinde konuştu.
-"Bütün darbelerden daha azap verici"-
Camgöz, "28 Şubat post-modern darbesi"nin bazı mağdurlarının, mağduriyetlerini söylemekten utandığını, bu kişilerin de "gerçek mağdurlar" olduğunu ifade eden Camgöz, şunları kaydetti:
"Şu an 28 Şubat yargılamaları devam ediyor ve çok sayıda mağdur ortaya atılıyor. Ben bu insanların mağduriyetlerine inanmıyorum. O dönemde Nurettin Şirin diye birini getirdiler. Filistin'e yardım yapmak için 'Kudüs Gecesi organize etti' diye tutuklamışlar ve Ulucanlar'a getirdiler. Eline silah almamıştı, silahlı bir harekete katılmamıştı. Sadece Gazze'deki Müslümanların yarasına dikkat çekti diye bir oyun sergilediler diye bu adama 16 yıl ceza verildi ve bu cezanın 4'te 3'ünü yattı."
28 Şubat sürecinde Nurettin Şirin gibi çok sayıda mağdurun olduğunu belirten Camgöz, cezaevindeki mahkum ve ailelerine yardım amacıyla kurulan "Vahdet Vakfı" üyelerinin, "İçerideki Müslümanlara yardım ettikleri" gerekçesiyle gözaltına alındığını anlattı.
Camgöz, bu kişilerin terör örgütüne yardım ettikleri gerekçesiyle tutuklandığına dikkati çekerek, 28 Şubat'ın, bütün darbelerin üzerinde ve bütün darbelerden daha "azap verici" bir darbe olduğunu bildirdi.
-"3 idama tanıklık ettim"-
12 Eylül döneminde yürüttüğü cezaevi müdürlüğü görevi gereği 3 idama tanıklık ettiğine vurgu yapan Camgöz, şöyle devam etti:
"O zamana kadar ben de herkes gibi "sallandıracaksın 3-5 tanesini bak bir daha oluyor mu-' derdim. İdam edilen çocuklar 22-23 yaşında çocuklardı. İlk idamdan sonra ben fanatik bir idam karşıtı oldum. 28 Şubat döneminde idamlar olmadı ama o dönemde çok sayıda haksız yere tutuklananlar oldu. Nurettin Şirin, Mustafa İslamoğlu, Hüsnü Aktaş, Emine Şenlikoğlu gibi isimler cezaevlerinde yattılar. Tutuklananların yanı sıra hakkında yüzlerce dava açılan insanlar vardı. Yılın 300 günü duruşmaya katılanlar, tutuklanmaktan beter oldular. Yani 12 Eylül öldürdü ama 28 Şubat süründürdü."
Vehbi Camgöz, 12 Eylül döneminde insanların cezaevlerinde işkencelere maruz kalıp öldürüldüklerini ifade ederek, "Ama 28 Şubat'ta ekmeğe muhtaç noktaya getirildiler. İşinden kovulan binlerce subay, astsubay, on binlerce kamuda görevli memurlar vardı. Bunlar haklarını arayacak bir merci bulamadılar" dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz