ANKARA (İHA) - Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Şuayip Özcan, Milli Eğitim Bakanlığı'nın zorunlu öğretimi 12 yıla çıkarmasına ilişkin projesi konusunda tereddütleri bulunduğunu belirterek, zorunlu öğretimin 8 yıla çıkarılması sonrasında hala sınıfların Avrupa standardı olan 30'ar kişiliğe düşürülemediğini, 12 yıla çıkartılmasıyla birlikte sorunların daha da artacağını bildirdi.
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Şuayip Özcan, Milli Eğitim Bakanlığı'nın, üzerinde çalışmaya başladığı zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasıyla ilgili görüşlerini içerin yazılı bir açıklama yaptı. Özcan, projenin 270 milyon doları bulacağını belirterek, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'e, "Peki zorunlu temel eğitimin 12 yıla çıkarılması eğitime ilişkin tüm sorunları gerçekten çözebilecek mi? Alt yapı hazırlanmadan üzerine bina inşa etmek, zaten ağır aksak işleyen eğitim sisteminde koca bir yara daha açmayacak mı? Halen sınıf mevcudunu 30'a düşüremeyen Türkiye'de, 12 yıllık eğitim sağlıklı işleyebilecek mi?" diye sordu.
Zorunlu eğitime ilişkin projeyi ilk etapta olumlu bulduklarını belirten Özcan, "Ne yazık ki bazı tereddütlerimiz var" diyerek, liselerin 4 yıla çıkarılmasını iyi ve yerinde bir planlama yapılmadan ortaya atılmış bir tartışma olarak gördüklerini belirtti. Konuya ilişkin tarafların görüşlerinin alınmadan Milli Eğitim Bakanlığı'nda kararların alındığını, eğitim sisteminin yaz boz tahtasına dönüştürüldüğünü savunan Özcan, "Oysaki masa başında, sahaya inmeden, araştırma yapmadan, konular tartışmaya açılmadan, tarafların görüşleri alınmadan eğitime yön vermek mümkün değildir" dedi. Özcan, Milli Eğitim Bakanlığı'nın 8 yıllık kesintisiz eğitimi sağlıklı bir şekilde veremediğini ileri sürerek, 12 yıllık zorunlu eğitimin altından bakanlığın nasıl kalkacağını sordu. 8 yıllık zorunlu eğitimde karşılaşan sorunlara değinen Özcan şunları kaydetti:
"Türkiye'deki okullardan 17 bin 636'sında birleştirilmiş sınıflarda eğitim verilirken ve buralarda 646 bin 410 öğrenci okurken, eğitim yatırımlarına ayrılan kaynağın yetersiz kalması sonucu sınıflarda 80-90 öğrenci ile eğitim-öğretim yapılırken, Doğu bölgelerinde öğrenciler hala ilkel ve zor şartlarda, hayatları pahasına okula gidip-gelirken, derslik açığı hala temel sorun olarak karşımızda dururken, temel eğitimin 12 yıla çıkarılması ne kadar doğrudur? Okullarda personel açığı olduğu da bir gerçektir. Öğrenci başına düşen hizmetli sayısı artık ihtiyacı karşılamamaktadır. 12 yıllık temel eğitim ile birlikte öğrenci sayısının artacağı düşünüldüğünde, okullar bakımsızlıktan işlevini yitirecek; öğrenciler veba, kolera gibi salgın hastalıklarla mücadele verecektir. Eğitim kademeleri arasındaki geçişte, istenilen ve olması gereken düzeyde değildir. 2001-2002 eğitim-öğretim yılında 2002-2003 öğretim yılına; ilköğretimden ortaöğretime geçiş oranı, yüzde 83.9, ortaöğretimden yükseköğretime geçiş oranı yüzde 30.4'tür. Türkiye'de ortaöğretimdeki çağ nüfusunun 1 milyon 919 bini erkek, 1 milyon 830 bini kızdır. 493 bin 306 erkek ve 782 bin 791 kız öğrenci ortaöğretimde eğitim hizmeti dışında kalmıştır. Okullaşma oranı ise, yüzde 66 olup, bu oran erkeklerde yüzde 74.3, kızlarda 52.7'dir. Durum böyle olunca da az gelişmiş bölgelerde çocuklar okula gönderilmezken, kız çocukları evlere hapsedilirken, 12 yıllık temel eğitim ne kadar amacına ve geniş kitlelere ulaşır bu da merak konusu".
"İLGİ İSTEK VE YENETENEKLERE GÖRE YÖNELTME SİSTEMİ YOK" Özcan, ilköğretimde öğrencilerin ilgi, istek ve yeteneklerine göre etkili bir yöneltme sisteminin uygulanamamış olmasının, eğitimde niteliğin yükselmesine ve kaynakların verimli bir şekilde kullanılmasına engel oluşturduğunu söyledi. Bu nedenle ilköğretimden itibaren yönlendirme yapılmadan, eğitim adına yapılacak her türlü çalışmanın fayda sağlamayacağını iddia eden Özcan, "Temel eğitim 12 yıla çıkarılsın ancak, bunu yaparken, öğrencilerin erken yaşlarda yeteneği, kavrayış gücü, ilgi ve isteği göz önünde bulundurulsun" şeklinde öneride bulundu.
"TÜRKİYE'NİN AB'NİN MAŞASI OLDUĞUNUN KESİN KANITIDIR" Özcan, açıklamasında ayrıca Türk Eğitim-Sen'in projeyi, Türkiye'nin AB'nin maşası olduğunun kesin kanıtı olarak görmekte olduğunu bildirdi. Sırf AB'ye üye olmak için hiçbir alt yapı gerçekleştirilmeden 12 yıllık zorunlu eğitimi hayata geçirmenin sancılı bir dönemin başlangıcı olacağını öne süren Özcan, "AB çığırtkanlığı yapanlar, merdivenlerden tırmanırken, aslında tepe takla düştüğümüzü göremeyenlerdir. AB kapısında üyelik için dilenirken, bizlere dikte ettirilenlerin farkında olamamak gerçekten çok acı. Bu nedenle hükümet ve Milli Eğitim Bakanlığı at gözlüklerini çıkarmalı, etrafa bir de öğrenciler, eğitimciler her şeyden önce Türk Milli Eğitim sistemi açısından bakmalıdır" değerlendirmesini yaptı.
"KORKUMUZ HÜKÜMETİN ELİNE YÜZÜNE BULAŞTIRMASIDIR" Özcan, 12 yıllık zorunlu eğitime geçişle birlikte artan öğrenci sayısına parelel olarak, okul, derslik, ders araç gereçleri, öğretmen ihtiyacı, memur ve hizmetli kadrosuna daha da fazla ihtiyaç duyulacağını belirterek, şuanda söz konusu ihtiyaçların hala karşılanamadığını hatırlattı. Özcan, "Korkumuz hükümetin bu projeyi eline yüzüne bulaştırmasıdır" diyerek, 12 yıllık eğitim sistemine geçişle birlikte ortaya çıkacak olan sorunlarla ilgili olarak şunları dile getirdi:
"Proje için ayrılan kaynak da kafalarda soru işaretidir. 2005-2006 eğitim-öğretim yılında hayata geçirilmesi planlanan projeyle birlikte eğitim-öğretim görecek öğrenci sayısı artacaktır. Bunun sağlanabilmesi için ise, bütün okulların derslik ve fizik kapasitelerinin buna uygun yapılması gerekmektedir. Proje için ayrılan miktar, 270 milyon dolardır. Böylesine önemli bir projeye ayrılan kaynak ile ne kadar başarılı olabiliriz? Okulun zorunlu ihtiyaçlarını bile karşılayamayan eğitim kurumları böylesine bir yeniden yapılandırmayı nasıl sağlayacaktır? 2003-2004 eğitim-öğretim yılında kayıt yaptıranların sayısı 966 bin 726'dır.
Dolayısıyla eğitim kurumlarımızın 1 milyona yakın öğrenciye ek binalar ve derslikler yapması gerekecektir. Ayrıca, liselerin 4 yıla çıkarılmasıyla birlikte öğretmen ihtiyacı da olacaktır. Bunun için 90 bin ek öğretmenin, Milli Eğitim Bakanlığı kadrosuna dahil edilmesi gerekecektir. 90 bin öğretmenin devlete bir yıllık ek maliyeti ise, 80 trilyon 550 milyar 995 milyon lirayı bulmaktadır. Korkumuz, hükümetin projeyi eline yüzüne bulaştırmasıdır".
"İMAM HATİPLERLE İLGİLİ BELİRSİZLİK EĞİTİMCİLERİ ÜZMEKTEDİR" Özcan, Türkiye'de 76 olan lise türü sayısı'nın 4'e inecek olmasının eğitimde, çok çeşitliliğin asgariye indirilmesi açısından sevindirici bir gelişme olduğunu belirterek, "Ancak, imam hatiplerin beşinci tür lise mi, yoksa meslek liseleri içinde bir program mı olacağına karar verilmedi. Bu nedenle imam hatiplerin belirsiz geleceği biz eğitimcileri derinden üzmektedir" dedi. Türkiye'de artık imam hatip lisesi sorununun kalmaması gerektiğini bildiren Özcan, sürekli değişen ve kararsız kalınan politikaların imam hatip liselerinde okuyan öğrencileri 'iki arada bir derede' bıraktığına işaret etti. İmam Hatip öğrencilerinin yanlış politikalara kurban verilmemesinin altını çizen Özcan, hükümetin kulağını tersten göstermeden, direkt olarak bu konuya ilişkin tüm barikatları kaldırması gerektiğini söyledi. Özcan, 12 yıllık zorunlu eğitim ve bakanlıkta sürdürülmekte olan diğer projelerin Türk milletinin ideallerine hizmet edecek yönde olması gerektiğini ve en kısa zamanda yapılan yanlıştan geri dönülmesini istedi. Özcan, projenin tekrar ele alınmasını da isteyerek, projenin sivil toplum örgütleri ile masaya yatırılıp ve yeniden süzgeçten geçirilmesi gerektiğini, aksi takdirde ortaya çıkacak 12 yıllık temel eğitim projesinin sağlıklı bir zeminde gerçekleşmeden, kalıcı hasarlara yol açacağını ileri sürdü.