17 Eylül 2006'da Kayseri'deki evinden ayrılan Filiz K.’dan 12 yıl haber alınamadı. Kayseri Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği'nin kurduğu özel ekip Filiz'in hunhar bir cinayete kurban gittiğini belirledi. Milliyet'ten Musa Kesler'in haberine göre; daha önce de birçok faili meçhul cinayeti çözen ekip failin de Filiz'in ablasının eşi U.Ç olduğunu belirledi. Sorguya alınan U.Ç, suçunu itiraf etti.
'KAÇMASIN DİYE BAĞLADIM'
U.Ç'nin ifadesine göre zaman zaman evden kaçan Filiz K. böyle zamanlarda kendisini arıyordu. Bu kez de öyle oldu. Filiz K. U.Ç'yi aradı ve Nevşehir'de olduğunu Antalya'ya gideceğini söyledi. Nerede olduğunu tarif etti ve U.Ç ile buluştular. İddiasına göre U.Ç, Filiz'i eve dönmesi için ikna etmeye çalıştı. Arabasına alıp Kayseri'ye getirirken, yolda kırsal bir alanda su kenarında durdular. Hem yürüyüş yaptılar hem de konuştular. U.Ç ifadesine sonrasını şöyle anlattı:
'Filiz 'Sen beni aileme götüreceksin' diyerek yanımdan kaçmaya çalıştı. Kolundan tutarak engelledim. Gezerken su kenarında bulduğum ve Filiz kaçarsa ellerini bağlarım diye gizlice cebime koyduğum ipi çıkarıp iki kat yaptıktan sonra Filiz'in kollarının üstünden, göğüs hizasından bağladım ve ipi kendi omzumdan ön tarafıma alıp sürükleyerek yoldaki araca doğru götürmeye başladım. Filiz gelmemek için direniyordu. 'Bırak beni' diye bağırıyordu. Ancak ben dönüp hiç bakmadım.'
'İP BOĞAZINA ÇÖKTÜ, DİLİ DIŞARIDAYDI'
'Bir müddet sonra sesi kesildi. Ağırlaşmaya başladı. Ben direndiğini düşünerek sürüklemeye devam ettim. Bu şekilde yaklaşık 30 metre ilerledik. Daha sonra ellerinin yana düştüğünü gördüm. Dönüp baktığımda ipin boğazına oturmuş olduğunu, yüzünün morardığını ve dilinin dışarıda olduğunu fark ettim. Hemen boğazından ipi çıkardım. Ne ses, ne nefes ne de hareket vardı. Yüzüne su serptim, göğsüne masaj yaptım ancak bir tepki duymadım. Boynu istemsiz olarak sağa sola hareket ediyordu.'
'BAŞI YOKTU, KARNI YARILMIŞTI'
'Panikleyerek ne yapacağımı bilemez hale geldim. Çünkü Filiz'in öldüğünü anlamıştım. Filiz'i bulunduğumuz yerden bir metre aşağı yuvarladım. Otları üzerine örttüm ve aracımla hızla oradan uzaklaştım. Kayseri’ye döndüm. Bu olaydan hiç kimseye söz etmedim. Biri bulur düşüncesiyle 10 gün sonra olay yerine gittim. Olay yerinde, Filiz'i koyduğum yere gittim. Cesedi buldum. Kafası boynundan itibaren yoktu. Ayak parmaklarının tamamı yenmişti. Bacak ve baldır kısımları parçalanmış ve yenmişti. Karnı sanki pençe ile açılmıştı. Filiz'i o halde bulduktan sonra onu kurt kuş yemesin diye bir yere koymayı düşündüm. Oradaki mağaralardan birini dolaşıp mağara ağzını kapatabileceğim bir yer belirledim. Kollarından tutup sürüklemek istedim ancak kolları kopacak halde olduğu için tekrar yere bıraktım. Eski bir mont buldum, üzerine koyup sürükleyerek cesedi belirlediğim mağaraya götürdüm.'