HABER

14 Ekim İngiltere basın özeti

İngiliz gazetelerinde Rusya'nın Suriye'deki askeri müdahalesinin sonuçlarını inceleyen haberler göze batıyor. Ankara'daki saldırının ardından Türkiye'de yaşananlar da gazetelerde yer tutan başlıklardan...

14 Ekim İngiltere basın özeti

Guardian, Suriye'de El Kaide bağlantılı Nusra Cephesi'nin Rusya'ya terör saldırısı tehdidinde bulunduğunu duyuruyor.

El Nusra lideri Ebu Muhammed el Culani'nin dün yaptığı açıklamada, Rusya'nın Suriye'deki cihatçı gruplara düzenlediği hava saldırılarını kınadığı ve Suriye'deki Alevi köylere saldırıları artırmak da dahil bir dizi yeni tehditte bulunduğu belirtiliyor.

Haberde Nusra Cephesi'nin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ve Hizbullah lideri Hasan Nasrallh'ın başına ödül koyduğu da kaydediliyor.

Gazete Nusra'dan gelen bu tehdidin, Özgür Suriye Ordusu'nun Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinden kendilerine yapılan silah yardımının son iki yılın en yüksek seviyesine çıktığını açıklamasının ardından yapıldığına dikkat çekiyor.

Guardian ılımlı muhalif grupların kendilerine yapılan silah yardımlarını ellerinde tutabildiklerini söylediğini belirtirken, ABD'li yetkililerin, 700 silah sevkiyatından sadece 2'si Nusra'nın eline geçtiğini açıkladığını hatırlatıyor.

Haber şöyle devam ediyor:

"ABD tarafından Suudi Arabiastan'a satılan silahların Suriye'ye sevkiyatı, Rusya'nın Suriye'deki saldırılarına cevap niteliği taşıyor. Bu da Soğuk Savaş dönemi düşmanlarının bir dolaylı savaşa tutuşabileceği endişesini hortlatıyor."

"Suriye'de güvenli bölge tehlikeli bir oyalanma"Daily Telegraph'ta eski İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague'in Suriye ile ilgili bir analizi yer alıyor.

Ülkedeki iç savaşın çözümünde tüm kolay ve akılcı çözüm yollarının yok olduğunu belirten Hague, Türkiye'nin öne sürdüğü "güvenli bölge" fikrinin de işe yarayacağını düşünmüyor:

"Türkiye'nin öne sürdüğü, Suriyelilerin ülkelerini terk etmek zorunda kalmadan güvenli olabilecekleri bu seçeneğin ilgi çekmesi anlaşılabilir.

Ancak acı gerçek şu ki; bu öneri pratik olmamaktan öte tehlikeli de. Güvenli bölge fikri sadece, dikkati bu korkunç insanlık dramını hafifletmek için alınabilecek diğer tedbirlerden uzaklaştırmaya yarar."

Hague'a göre Suriye içinde oluşturulacak bir güvenli bölgeyi sadece havadan korumak mümkün değil. Güvenlik için sahada da birçok askere gerek duyulacağı görüşünde:

"Yakın tarih gösterdi ki en büyük hata güvenli bölge belirleyip sonra bu bölgenin güvenliğini sağlayamamak. 1995'te Bosna'da 8 bin Müslümanın öldüğü Srebrenica, Birleşmiş Milletler tarafından güvenli ilan edilen bölgedeydi.

İdeal bir dünyada bu iyi bir çözüm olabilirdi, ancak dünya çoktan ideal olmaktan uzaklaştı ve güvenli bölge Suriye sorununa çözüm getirmez".

Hague göre Suriye'de atılması gereken 4 adım var:

- Öncelikle yerlerinden edilmiş Suriyeliler, Suriye içinde ve dışında BM tarafından maddi anlamda tam olarak desteklenmeli,

- BM'deki görüşmeler Suriye'nin geleceğinin nasıl şekilleneceğine odaklanmalı. Nasıl bir anayasası olacağı, azınlıkların nasıl korunacağı gibi konular tartışılmalı,

- Batı'nın Suriye içindeki daha sorumluluk sahibi muhaliflere desteği artmalı,

- Son olarak artık İngiltere için, Irak'ta IŞİD'e yönelik operasyonlara verilen destek artık Suriye'yi de kapsamalı.

'Esad'ın kumarı Rusya'nın Müslümanlarını kızdırıyor'Financial Times'ta da Rusya'nın Suriye'deki askeri müdahalesiyle ilgili bir makale yer alıyor.

Rusya'nın müdahalesinin ülkedeki Müslüman nüfus üzerindeki etkisinin sorgulandığı haber, Rusyalı bir Müslümanın "Esad inananların azılı düşmanı" sözleriyle başlıyor.

Gazeteye konuşan Rusyalı Müslümanların hepsi, ülkelerinin Esad'a yardım etmesinden büyük rahatsızlık duyduklarını dile getiriyor.

Haber şöyle devam ediyor:

"Öfkenin mezhepsel bir boyutu var. Rusya'daki Müslümanlar henüz tepkilerini sokağa taşımadı. Zaten hoşnutsuzluğu ifade etmek artık Rusya'da pek rastlanan bir eylem değil. Ancak uzmanlar askeri operasyonun uzaması durumunda bunun Rusya içinde doğuracağı olası sonuçlardan endişeli".

Moskova'dan bir Kafkaslar uzmanı "Misilleme olasığılı mevcut" diyor. Haberde geçen Pazar günü Rus terörle mücadele polisinin Moskova'da bir apartman dairesine yaptığı baskında, başkentte saldırı planladığı iddia edilen birkaç kişiyi tutukladığı bilgisi veriliyor.

Gazete Rusya'da yaklaşık 16.5 milyon Müslümanın yaşadığını belirtiyor.

'Kayıp İngiliz aile Türkiye üzerinden Suriye'ye gidiyor olabilir'Independent, İngiltere'nin Bradford bölgesinden 7 kişilik bir ailenin bir süredir kayıp olduğunu ve polisin ailenin Suriye'ye geçmek üzere Türkiye'ye gitmiş olabileceğini açıkladığını duyuruyor.

Imran Ameen ve Farzana Amee'nin, 5 çocuklarıyla birlikte 5 Ekim'den bu yana kayıp oldukları belirtiliyor.

Haberde İngiltere polisinin aileyle ilgili bilgiye ulaşabilmek için Türk yetkililerle iletişim halinde olduğuna dikkat çekiliyor.

Polisin verdiği bigiye göre yaklaşık 700 İngiliz, IŞİD ya da diğer cihatçı gruplara katılmak için Suriye'ye gitti, ancak bunlardan yarısı İngiltere'ye geri döndü.

Haziran ayında da 3 kız kardeş 9 çocuklarıyla birlikte Türkiye'ye gittiği ortaya çıkmıştı. Kardeşlerin Türkiye üzerinden Suriye'ye gittiği düşünülüyor.

"Avrupa'nın hasta adamı"Times gazetesinde Roger Boyes imzasıyla çıkan yorum yazısında Türkiye'den "Avrupa'nın hasta adamı" olarak bahsediliyor.

Türkiye'deki mevcut durumun Avrupa'yı da kötü etkileyeceğinin iddia edildiği yazıda, "Erdoğan ülkenin dağılmasına izin verirse, Batı da bunun bedelini ağır öder" deniyor.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Yakın Doğu'nun Kral Lear'ına benzetildiği yazı şöyle başlıyor:

"Erdoğan 100 odalı sarayında oturup düşmanlarına bağırırken, 'krallığı' Lear'ın karanlık ve huzursuz zamanlarındaki gibi kendini savaş, çatışma ve karşılıklı suçlamalarla parçalara bölüyor. Sınırında genişleyen savaşın bulaştığı Türkiye, kaosa doğru kapaklanıyor".

Erdoğan'ın bir zamanlar ülkeyi etkileyici bir netlikte yönettiğini ifade eden Boyes, şimdi o netliğin yerini kafa karışıklığı ve komplolara bıraktığını yazıyor:

"Her şeyin önüne koyduğu bir amacı var: Cumhurbaşkanlığını tüm gücü elinde toplayan bir başkanlığa çevirmek. Erdoğan'ın arası şu an Rusya lideri Putin ile iyi olmayabilir, ama Kremlin'in liderinin sahip olduğu manevra özgürlüğüne sahip olmaya can atıyor."

Boyes'e göre Erdoğan'ın gücü elinde toplama arzusu sadece iç politikayı kirletmiyor, dış politikada da olumsuz sonuçlara neden oluyor:

"Bu durum, Türkiye'nin bölgedeki nispeten istikrar sağlayıcı ülke imajını, muğlak ve bazen de yıkıcı bir müttefiğe dönüştü."

Türkiye'nin IŞİD karşıtı operasyona destek vereceğini açıklamasının ardından hemen Kürt hedeflerini vurmaya başladığını hatırlatan Boyes, Erdoğan'ın politikasının itici unsurunun "ihanete uğrama korkusu" olduğu yorumunu yapıyor.

Boyes, "Beyaz Saray'ın (Ak Saray'dan çok daha ufak) eğit donat programına devam etmeyeceğini açıklaması ve Kürtlere yardıma yönelmesi nedeniyle Erdoğan ihanete uğramış hissediyor" diyor.

Rusya'nın da Suriye'de hava saldırılarına başlamasıya bölgenin Doğu ve Batı'yı karşı karşıya getirebilecek çok tehlikeli bir hale büründüğünü belirten yazar, 'Türk ve Rus jetlerinin it dalaşına girmesi durumunda Nato'nun bir savaşı nasıl engelleyebileceğini' soruyor.

Yazı şöyle devam ediyor:

"Erdoğan, tüm zayıflıklarına rağmen, şamar oğlanına dönüşmemeli. (...) Acilen, Osmanlı komplolarının gizli kurallarına göre değil, akla uygun bir şekilde yönetilen bir Türkiye'ye ihtiyacımız var.

Türkiye'nin sınırlarında süre giden savaşı durdurması gerek. Devam ederse Kürtler eninde sonunda ülkeden kopacaklardır.

Dağılan bir Suriye ve Irak, sadece Lübnan gibi ülkelerin istikrarını tehdit etmez. Bu ufalanmanın aynı zamada Nato'nun güneyini de dağıtma potansiyeli var."

En Çok Aranan Haberler