Erenler ilçesi Değirmendere Mahallesinde ikamet eden Bilal ve Hatice Şair’in iki çocuğundan biri olan 14 yaşındaki Semir Şair, bir süredir Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yaklaşık 1 aydır koronavirüs tedavisi görüyordu. 14 yaşındaki Şair yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatın kaybetti. Semir Şair’in babası Bilal Şair ise yaşadığı o acı günleri anlattı. Baba Şair, oğlunun küçüklüğünden beri aşçı olmak istediğini bu sene aşçılık lisesine başlayacağını belirterek koronavirüs yüzünden oğlunun hayalleriyle birlikte öldüğünü dile getirdi. koronavirüsü freni patlamış bir kamyona benzeten baba Şair, amcasının oğlu olan 53 yaşındaki Cengiz Şair’i, iki gün sonra da kendi oğlunu kaybettiğini belirterek yaşamlarında birbirlerini çok sevdiğini ve bu yüzden mezarlarının da yan yana olduğunu kaydetti. koronavirüsten dolayı hayatını kaybeden 14 yaşındaki Semir Şair’den geriye ise babasıyla çekilmiş fotoğrafları ve sosyal medyada paylaştığı videolar kaldı.
37 yaşındaki baba Bilal Şair, “Yaklaşık 1 ay önce oğlumuz Semir hastalandı ve hastaneye yatırdık. Gerekli tahliller yapıldı, ciğer röntgeni çekildi. Görselden koronavirüs olduğu tespit edildi. Ciğerlerde astım ve bronşit hastalığı daha önceden vardı çocuğumuzun. Zaten ilk olarak astım ve bronşitten götürdük biz hastaneye. Yaklaşık 7-8 yıl önce tedavi olmuştu ama bronşit tamamen temizlenmediği için, ciğerlerde kalıntı bıraktı. Üşüttü ve üşüttüğü zaman hastalık tekrar tetikledi, hastaneye götürdük ilk olarak İstanbul’a götürdük. Doktorumuz muayene etti ve ilaçları verdi. İlaçları verdikten sonra biz Adapazarı’na döndük tekrar. Yaklaşık 2 gün ilaç tedavisini bekledik ve daha fenalaşınca burada hastaneye götürdük çocuğumuzu” dedi.
Oğlunun 23 gün boyunca entübe olarak hastanede yattığını ve 3 saniye bile olsa bağlı olduğu makinalardan ayrılamadığını aktaran baba Şair, “Semir bir gün hastanede yattı ve 2’nci günün akşamı entübeye almak zorunda kaldılar. 1 aya yakın bir süre boyunca ilaç ve tedavi gördü. 23 gün entübe olarak kaldı. Hastaneye yatırdığımızın ertesi günü pozitif çıktı ve yaklaşık 15-16 gün sonra doktorumuz koronadan kurtulduğunu ama virüsün ciğerlere verdiği zararlardan dolayı ciğer tedavisinin uyandırılarak devam ettirilmesi gerektiğini söyledi. Bunun için boğazına boru taktılar, küçük ama bir o kadar da riskli bir operasyondu, Semir makinalardan 3 saniye bile ayrılamıyordu. Doktorlar tarafından yapılan başarılı bir operasyon sonucu boğazına gerekli cihazı taktılar. Çocuğumu 23’üncü günde uyandırdılar. Ertesi gün tedavisini uyanık yapacaklardı, daha sonrasında hastaneye gidip bilgi almakta yasaklandı. Telefonla görüşmemiz söylenildi, telefonu götürdük Çarşamba günü ve Perşembe günü saat 14.30 gibi ölüm haberini aldık” diye konuştu.
Koronavirüsü, kalabalık halkın içerisine girmiş freni patlamış olan bir kamyona benzeten acılı baba Bilal Şair, “Ciğerlerinde oluşan hasarlardan dolayı üşüttü, koronavirüse çevirdi, çevirmedi bilmiyorum ama doktorlar koronavirüs dedi ve virüsün ciğerlere verdiği zarardan dolayı benim çocuğum öldü. Genel olarak sebebi üşütme, astım ama koronadedi doktor. koronadiyor ama bilmiyorum, ben şüpheli bakıyorum o işe. koronagerçekten, freni patlamış bir kamyon gibi. Yokuştan aşağıya geliyor kalabalık bir halkın içine giriyor ve altına aldığını ezip parçalıyor, kurtulan kurtuluyor. Öyle bir kamyona kimse müdahale edebilir mi, Allah’tan başka hiç kimse müdahale edemez, öyle bir hastalık şuanda” şeklinde konuştu.
Semir Şair’in ölümünden 2 gün önce Bilal Şair’in 53 yaşındaki amcasının oğlu Cengiz Şair de hayatını kaybetti. Amcasının oğlu ile kendi oğlunun birbirlerini çok sevdiğini ve aynı kaderi paylaştıklarını aktaran baba Şair, “Amcamın oğlu Cengiz Şair, kendisi 53 yaşında. Amcamın oğlu koronavirüsten vefat etti ve aradan 2 gün sonra benim oğlum vefat etti. Türkiye genelinde bu kadar ileri derecede ilk 10 olduğunu belirtti doktorlar. Çocuk olarak Semir tek, ileri derecede tek. Doktorlar bile şaşkındı Semir’e. Allah’ım bu musibeti alır başımızdan, temizler inşallah. Daha canlar yanmasın gerçekten çok büyük acı çektik. Ben ömrü hayatımda hiçbir yakınımı gömmemiştim, ilk gömdüğüm amcamın oğlu Cengiz ve sonrasında kendi oğlum, ikisi birbirini çok severdi. Bunun büyüğü, küçüğü, genci veya yaşlısı yok. Freni patlamış kamyon gibi büyüğü, küçüğü fark etmiyor eziyor geçiyor. Herkes çaresiz bu hastalığın karşısında” ifadelerini kullandı.