15 bin Mehmetçiğe yapılan bu vahşet unutulur mu? Ama maalesef unuttuk.
1918 yılında Mondros Ateşkes Antlaşması'yla biten Birinci Dünya Savaşı sonrasında Mısır'da 15 bin Mehmetçiğe yapılan o vahşet, sosyal paylaşım sitelerinin gündeminde geniş yer aldı.
Söz kosunu sitelerde paylaşım rekorları kıran bu detay, tarihin tozlu raflarındaki o gizli gerçeğe ışık tuttu.
Bilenlerin büyük acıyla hatırladığı, bilmeyenlerin ise büyük bir şokla bir türlü inanamadığı bu detay sosyal sitelerde, "Bu unutulur mu? Ama malesef unuttuk" başlığı ile dikkat çekti. Yazete.com'un haberine göre; 1. Dünya Savaşı sonrasında Mısır'da Seydibesir Kuveysna Osmanlı Useray-ı Harbiye Kampı'nda Mehmetçiğe yapılan bu vahşetin sır perdesi halen aydınlatabilmiş değil.
1918 yılından 1920 yılına kadar İngilizler tarafından yapılan büyük işkenceler sonrasında kampta 15 bin Mehmetçik 'krizollu maddenin döküldüğü havuzlarda' vahşice kör edildi.
Konu 1921 yılında Tbmm'de görüşüldü ancak o yıllardan bu yana hiç gündeme gelmedi.
Konuyla ilgili bazı çalışmalar yürüten CHP Ankara Milletvekili Sinan Aygün, yaşanan bu acı dramla ilgili çeşitli araştırmalara imza attı ancak bu girişimler hedefine ulaşamadı.
Araştırmacı Yazar Aytunç Altındal, bir havuz dolusu asit koyabilmenin mümkün olmadığını belirterek, olayla ilgili bilgi ve belgeye sahip olmadığını söyledi.
Tarihçi Yazar Yavuz Bahadıroğlu da, yaşanan hadisenin çok iğrenç olduğunu, konunun belgesine ulaşılmadığını ve belgelerin Genelkurmay arşivlerinde bulunduğunu hatırlatarak, "Genelkurmay arşivlerin şu ana kadar açılmamasının nedeni farklı şeylerin ortaya çıkmaması içindir" yorumunu yaptı.
"Bu konudaki belgeler ortada yok. Böyle bir olayın nasıl olduğu ve nasıl yaşandığını belgeleri göremediğim için bir yorumda bulunamıyorum. Bilmediğim konu hakkında yorum yapmam doğru olmaz. Böyle bir bilgiye ve belgeye sahip değilim. Bunu ben bilmediysem kimse bilmiyordur. Bu olayda beni düşündüren bir havuz dolusu asit koyabilmek mümkün değil. Bunlar teknik olarak mümkün olmayan şeyler..."
"Bu olayın belgesini bulamadım. Çok araştırdım ama yine de bulamadım. Bu çok iğrenç bir Hadise çünkü. Bunu yapmadıkları anlamına gelmez ama yaptılar anlamına da gelmez. Genelkurmay arşivleri halen açık değil. Bu arşivler açıldığında bazı gerçekler ortaya çıkacak. Arşivlerin şu ana kadar açılmamasının nedeni de farklı şeylerin ortaya çıkmaması içindir."
Birinci Dünya Savaşı'nda İngilizlere, 150 bin askerimiz esir düştü. Bu askerlerden bir kısmı da Mısır'ın iskenderiye şehri yakınlarında bulunan Seydibeşir Usare Kampı'na hapsedildi.
Kampın tam adı, "Seydibesir Kuveysna Osmanli Useray-i Harbiye Kampı" idi. Bu kampta, 1918'de Filistin cephesinde esir düşen 16. Tümen'in 48. Alayı'na baglı Osmanlı askerleri tutuluyordu.
12 Haziran 1920'ye kadar iki yıl boyunca her türlü işkence, eziyet, ağır hakaret ve aşağılamaya maruz kaldılar. Bu insanlık dışı muamelenin nedeni ise Ermeniler idi...
Kamptaki, Türkçe bilen Ermeni tercümanların yalan, yanlış çevirileri ve kışkırtmaları nedeniyle, kampların İngiliz komutanları, azılı Türk düşmanı kesilmişlerdi.
Savaş bitmişti. Ancak, kamptaki ağır koşullar nedeniyle ölenler dışındaki askerleri teslim etmek, ingilizler'in işine gelmiyordu. Çünkü, olasi yeni bir savaşta, bu askerlerin yeniden karşılarına çıkabilecekleri, Ermeniler tarafından, İngilizlerin beyinlerine işlenmişti. Çözüm toplu katliamdı!
Askerlerimiz, mikrop kırma bahanesiyle, süngü zoruyla dezenfekte havuzlarına sokuldu. Ancak suya normalin çok üzerinde krizol maddesi katılmıştı.
Mehmetçik, daha ayağını soktuğunda, aşırı krizol maddesi nedeniyle haşlanıyorlardı. Ancak ingiliz askerleri dipçik darbeleri ile askerlerimizin havuzdan çıkmalarına izin vermiyorlardı.
Mehmetçikler, bele kadar gelen suya başlarını sokmak istemedi. Ancak bu kez İngilizler havaya ateş etmeye başladı. Askerlerimiz, ölmemek için çömelerek başlarını suya soktular.
Ancak başını sudan kaldıran artık göremiyordu. Çünkü gözler yanmıştı. Dışarı çıkanların halini gören sıradaki askerlerimizin direnişleri de fayda etmedi ve 15 bin askerimiz kör oldu.
Bu vahşet, 25 Mayıs 1921 tarihinde Tbmm'de görüşüldü. Milletvekilleri Faik ve Şeref Beyler bir önerge vererek, Mısır'da esirlerin krizol banyosuna sokularak 15 bin vatan evladının gözlerinin kör edildiğini, bunun faili olan İngiliz tabip, garnizon komutanı ve askerlerinin cezalandırılması icin Tbmm'nin teşebbüse geçmesini istediler.
Tabii ki yeni kurulan devletin bin türlü sorunu vardı. Bu hesap sorma işi de unutuldu gitti.
Krizol metilfenol sınıfından organik bileşiklerdir. Çoğunlukla, doğal halde ya da aromatik bileşiklerin üretimiyle elde edilirler. Bazen fenol ya da fenolikler olarak adlandırılırlar. Sıcaklığa bağlı olarak krizol katı ya da sıvı halde bulunabilir.
Krizol (Cresol) ençok Lysol isimli markayla bugün tuvaletlerde dezenfekte edici olarak kullanılan keskin kokulu temizlik maddesinin kimyasal ismidir.