Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "DAİŞ’in yaptıkları kesinlikle affedilemez. Bu örgüte asla müsamaha gösterilemez. Sadece bu değil, PYD de aynı, YPG de aynı. Ülkemizde PKK aynı, Boko Haram aynı, Şebap aynı. Bunlar şu anda dünyada maalesef yaptıkları eylemlerle hakikaten affedilemez adımlar atıyorlar" dedi.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 15. Muhtarlar Buluşması’nda yaptığı konuşmada, "Bizim muhtarlarla buluşmamız sadece hasret gidermekten ibaret değildir. Biz bu buluşmalar vesilesiyle muhtarlarımız nezdinde milletimizin tamamıyla ülkemizin ve dünyanın meselelerini istişare ediyoruz. Burada birlikte yaptığımız değerlendirmeler, 81 vilayetimizin, 78 78 milyon vatandaşımızın tamamıyla birlikte tüm dünya tarafından da dikkatle takip ediliyor" ifadelerini kullandı.Gündemde yeni boyutlar kazanarak derinleşen Suriye krizi olduğunu belirten Erdoğan, Suriye konusunun tıpkı Irak, Mısır, Libya, Balkanlar, Kırım ve Kafkaslar gibi Türkiye’nin asli meselesi olduğunu vurguladı. Türkiye’nin söz konusu coğrafyaya bakışının asla diğer ülkeler gibi olamayacağının altını çizen Erdoğan, "Diğer ülkelerin bu bölgelere ve orada yaşayan insanlara bakış açısı, günün şartlarına, kendi çıkarlarına, konjonktüre göre değişebilir. Biz tarihle, kültürle, inançla, kardeşlik hukukuyla velhasıl ortak bir kaderle bağlı olduğumuz bu büyük coğrafyadaki her meseleye kendi meselemiz olarak bakmak mecburiyetindeyiz. Bu bakımdan Suriye meselesine diğer ülkelerin yaklaşımıyla bizim yaklaşımımız arasında çok derin farklar vardır. Biz Suriye’ye bakınca sadece Türkmeni’yle, Arabı’yla, Kürdü’yle, Sünnisi’yle, Alevisi’yle diğer tüm toplum kesimleriyle binlerce yıldır birlikte yaşadığımız, 100 yıldır sınırlarımız ayrı olsa da gönüllerimiz bir olan insanları görüyoruz" ifadelerini kullandı."İŞTE BİZ BU YÜZDEN ’DÜNYA 5’TEN BÜYÜKTÜR’ DİYORUZ""Suriye atılan her bombanın yol açtığı tahribatı, yıkımı kendi yüreğimizde hissediyoruz. Orada ölen her masum çocuğun, kadının, erkeğin acısını kendi kalbimizde hissediyoruz" diyen Erdoğan, "İnsanlığın ve medeniyetimizin en kadim izlerinin yer aldığı bu coğrafyada yok edilen her eserle birlikte hafızamızdan bir kare siliniyor. Daha önce Bosna’da, Karabağ’da yaşananlar için ne hissediyorsak bugün de Suriye için aynısını hissediyoruz. Biz coğrafyamızdaki hiçbir konuya, hiçbir probleme ve hiçbir kesime karşı gözümüzü, gönlümüzü kapatamayız. Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesi başkaları için bataklık olabilir ama bizim için oralar bin yıllık hatıralarımızın bulunduğu ayrılmaz bir parçamızdır. Kafkasya, Balkanlar, Orta Asya, Fergana Vadisi gibi yerler başkaları için sorunlu bölgeler olabilir. Oralar bizim kadim tarihimizin ve medeniyetimizin en değerli unsurlarıdır. Buraları birileri için bataklık, kriz bölgesi yahut çatışma alanı haline getiren, bugün bütün insanlığın maruz kaldığı küresel adaletsizliktir. Bunu böyle görmemiz lazım. Güç mücadelesi için insan hayatının ayaklar altına alınmasıdır bu mesele. İşte biz bu yüzden ’Dünya 5’ten büyüktür’ diyoruz" şeklinde konuştu."BAKIYORSUN ÖNÜNDE PROFESÖR YAZIYOR AMA BU İNCELİĞİ ANLAMIYOR"Türk milletinin ve coğrafyasının köklü geçmişini bilmeyenlerin Türkiye’nin Suriye başta olmak üzere bölgedeki sorunlara yönelik samimiyetini anlamadığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:"Bakıyorsun önünde profesör yazıyor ama bu inceliği anlamıyor, buradaki hassasiyeti anlamıyor. Çıkıp oradan işte ’Ortadoğu’daki yürütülen politikalarda Türkiye’nin durumu’ diyor. Bunların işi bu değil, anlamıyorlar. Bunlar damdan düşen değil, bunlar sadece ideolojik bir kafa yapısıyla, mantığıyla olaylara bakanlar. ’Nerede bu ülkenin çıkarı var, nerede bu milletin çıkarı var.’ Bunun hesabını bunlar yapmazlar. Onlar sadece bizim siyasi partimizin menfaati nedir bunun hesabını yaparlar. Biz millet için bakıyoruz, biz ülkemiz için bakıyoruz. Kararlarımızı da buna göre veriyoruz. Ülkenin ve milletin mukadderatını ilgilendiren konularda başkaları gibi düşünenler, başkaları gibi tavır alanlar kökünden ve değerlerinden kopmuş mankurtlardır. Bunu böyle biliniz. Maalesef bölücü terör örgütünün eylemleri konusunda bu güruhun ihanete varan bir tutum içinde olduğunu görüyoruz. DEAŞ’ın bombalı saldırılarında yine aynı güruhun benzer bir tavırla sahneye çıktığına şahit oluyoruz. Suriye sınırımızda yaşanan son olayda da bu güruh karakterini bir kez daha ortaya koymuştur. Esasen bunların 78 milyon içinde bir avuç azınlık olduğunu biliyoruz. Bunu azınlık hukuku açısından değerlendirmiyorum ama kendilerinin çoğunluğun üzerinde tahakküm edebilme garabeti içinde olduklarını ifade etmek istiyorum. Bütün bunlara rağmen üzüntü duyuyoruz. Hamdolsun milletimiz irfanıyla, izanıyla, fehmiyle bunlara daima dersini vermiştir.""BİZ SİPARİŞ ÜZRE MÜCADELE VERMİYORUZ"Milletin verdiği yetki çerçevesinde tarihe karşı sorumlulukların yerine getirilmeye devam edileceğini anlatan Erdoğan, "Suriye’deki kardeşlerimizin kurtuluş mücadelelerinde yanlarında olmayı sürdüreceğiz. Biz onlarla soydaşız, bizim onlarla akrabalık bağlarımız var. Biz sipariş üzre bir mücadele vermiyoruz. Daha önce Afganistan’da oynanan bir senaryonun şimdi farklı bir isimle Irak ve Suriye’de tedavüle sokulduğunu biliyoruz. DEAŞ adı altında hayata geçirilen projenin tüm dünyada Müslümanlara yönelik ayrımcı, ırkçı ve İslamofobik bir kampanyanın aracı haline dönüştürülmeye çalışıldığının farkındayız. Suriye’ye güya DEAŞ’la mücadele adı altında askeri güç taşıyan ama bugüne kadar neredeyse DEAŞ’a hiçbir zarar vermeyen, sadece rejime karşı mücadele eden ılımlı grupları hedef alanların gayesi ortadadır" ifadelerini kullandı."ESED DEVLET TERÖRÜ ESTİREN BİR İNSAN"Esed’i "devlet terörü estiren bir insan" olarak nitelendiren Erdoğan, şu ana kadar 380 bin insanı öldüren Esed’e karşı durmayanların tarihin önünde bunun hesabını veremeyeceklerini vurgulayarak, "Nasıl oluyor da bunun yanında yer alıyorsunuz? Bunun yanında yer alanlar kalkıp da İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nden bahsedebilirler mi? Bunun yanında yer alanlar insan haklarından bahsedebilirler mi? İşte biz bunların karşısına dikildiğimiz için menfaat şebekelerinin bu hoşuna gitmiyor. Ama biz her zaman zalimlerin karşısında mazlumların yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz" dedi."TÜM BUNLARIN SORUMLUSU ESED REJİMİDİR"Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin kriz bölgelerinden olan Suriye ile 911 kilometre, Irak ile 384 kilometre uzunluğunda bir sınır boyunu paylaştığına dikkat çekerek, şunları söyledi:"Sınırın her iki tarafında yaşayan insanlar birbirlerine binlerce yıllık akrabalık, dostluk ve kardeşlik bağıyla bağlıdır. Antep ile Halep, Hatay ile İblip, Urfa ile Rakka, Mardin ile Haseke iki farklı ülkenin ama bir bütünün parçaları mahiyetindeki şehirlerdir. Bu bölgelerdeki insanlar için sınırlara çekilen tel örgülerin, ceplerde taşınan pasaportların manası başkadır. Gönül dünyalarındaki kardeşliğin anlamı daha başkadır. Türkiye’nin uyguladığı açık kapı politikası ve sınır ötesindeki insani yardım çalışmaları kardeşlerimize olan sorumluluklarımızın bir gereğidir. Aynı şekilde Türkiye yılda 37 milyon turiste ev sahipliği yapan bir ülkedir. Buna rağmen özellikle yabancı terörist savaşçıların geçişinin engellenmesi hususunda çok yoğun çaba sarf ediyoruz. Ülkeye giriş yasağı ve sınır dışı uygulamasına ek olarak çeşitli havalimanı ve otobüs terminallerinde risk analizleri birimleri kurduk. Bu kapsamda 5 binin üzerinde yabancıyı mülakata tabi tuttuk. Bunlardan durumu şüpheli görülenlerin ülkemize girişine izin vermedik fakat bu mesele sadece Türkiye’nin sınırlarında aldığı tedbirlerle çözülebilecek bir mesele değildir. Asıl önemli olan kaynak ülkelerin Türkiye ile yakın işbirliği, bilgi ve istihbarat paylaşımı yapmasıdır. Şimdi ben burada bize söz söyleyen, itham yönelten ülkelere söylüyorum, bizim DAİŞ’le mücadele için yaptıklarımız ve sonuçları ortada, peki siz ne yaptınız? DAİŞ bahanesiyle muhalifleri hedef alanlara ve onlara ses çıkarmayanlara soruyorum, Guta’da kimyasal silahlarla bin 500 masumu katleden muhalifler midir? Yermük kampında on binlerce Filistinli’yi açlığa mahkum eden muhalifler midir? 380 bin insanı kadın, çocuk, yaşlı, erkek, sivil ayrımı yapmadan konvansiyonel silahlarla varil bombalarıyla füzelerle ağır silahlarla öldüren muhalifler midir? 12 milyon insanı yerinden yurdundan göçe zorlayan muhalifler midir? 55 bin fotoğrafla belgelenen, işkenceyle ve aç bırakılarak öldürülmüş 11 bin kurban kimin eseridir? Tüm bunların sorumlusu Esed rejimidir.""DAİŞ’İN YAPTIKLARI AFFEDİLEMEZ"Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:"Televizyon ekranlarına çıkıp sadece ideolojik bakış açılarıyla Türkiye’nin yönetimine fatura kesmeye çalışanlar, benim Esed’le o olumlu dönemlerdeki görüşmelerimi kalkıp da diyor, ’Bir zamanlar gayet iyiydi araları. Bir araya geliyorlardı ailece. O zaman diktatör değil miydi?’ O zaman on binlerce insanı öldüren bir Esed yoktu benim karşımda. O zaman da kendisine tavsiyelerim şuydu; demokrasiye bir an önce gelin geçin. Biz size bu konuda her türlü desteği verelim. Ve elemanlarını bize gönderdiği halde oraya dönemiyordu. Niye dönemiyordu, çünkü çok partili bir siyasi hayata dönmek işine gelmiyordu. Baktı ki daha sonra Tunus’ta başlayan Yasemin hareketi, Mısır’daki devamı, ondan sonra buraya gelişi bunda herhalde bazı ürkeklikler meydana getirdi. DAİŞ’in yaptıkları kesinlikle affedilemez. Bu örgüte asla müsamaha gösterilemez. Sadece bu değil, PYD’de aynı, YPG aynı. Ülkemizde PKK aynı, Boko Haram aynı, Şebap aynı. Bunlar şu anda dünyada maalesef yaptıkları eylemlerle hakikaten affedilemez adımlar atıyorlar. DAİŞ’in en büyük zararı İslam’a ve Müslümanlara verdiğini çok iyi biliyoruz. Ama Esed rejiminin DAİŞ’ten aşağı kalmadığının, bir örgüt terörüyle devlet terörü arasında hiçbir fark olmadığının da görülmesi gerekiyor."
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz