HABER

15 Temmuz Şehitler Köprüsü davasında mütalaa

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ndeki olaylara ilişkin 143 sanığın yargılandığı davada açıklanan esas hakkındaki mütalaada, sanıkların eylemleriyle ilgili değerlendirmelere yer verildi - Mütalaadan: - "Değişik aşamalarda, teslim olma ya da darbeye direnen insanlara sığınma imkanı bulunan sanıkların, sabaha kadar akılla, mantıkla, insanlığa ait herhangi bir değerle, hata ya da askerlik kuralları veya emre itaat kavramı ile izahı mümkün olmayan, insanlık dışı vahşi bir katliamı gerçekleştiren grubun mensubu olarak olay yerinde bulunmaya, verilen emirleri yerine getirmeye devam ederek darbe kalkışmasına iradi ve eylemli olarak katıldıkları anlaşılmıştır" - "Er ve askeri öğrenci olan sanıkların genel olarak önceden habersiz oldukları darbe girişimini anlayamadıkları yönündeki savunmalarının aksine hemen gözlerinin önünde cereyan eden olayları algılama ve değerlendirme yeteneğinden mahrum olmadıklarını gösteren savunmaları esnasındaki tutum ve davranışları, sözlü ifadeleri esnasında kurdukları cümleler nazara alındığında 'kaçınılmaz bir hata' içinde olduklarının kabulüne imkan bulunmadığı sonucuna varılmıştır" - "Zaman zaman ateş hatlarında görev alan, mevzilenerek direnç gösteren sivil insanlara silah doğrultan veya ateş eden sanıkların, er Kurtuluş Kaya'nın vurulmasından sonra kendilerinin de vurulabileceğini ve ölebileceklerini anladıkları, o ana kadar herhangi bir kaygı duymadan ve çok da sorgulamadan sivil silahsız vatandaşlara ateş ederken ya da diğer sanıklarca ateş edilirken göstermedikleri duyarlılığı canları söz konusu olduğunda, kendi hayatlarının da risk altında olduğunu anladıklarında gösterip, savunmalarında ileri sürdükleri 'askerliğin temeli emre itaattir - verilen emirlere uyduk' kavramlarını da unutarak emirlere uymayıp Unimog'un arkasına ve altına yattıkları görülmüştür"

İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ndeki olaylara ilişkin 143 sanığın yargılandığı davada açıklanan esas hakkındaki mütalaada, teslim olma fırsatı bulanan sanıkların, insanlık dışı vahşi bir katliamı gerçekleştiren grubun mensubu olarak olay yerinde bulunmaya, verilen emirleri yerine getirmeye devam ederek darbe kalkışmasına iradi ve eylemli olarak katıldıkları belirtildi.

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında aralarında Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok'un da bulunduğu 34 kişinin şehit edildiği 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ndeki olaylara ilişkin 143 sanığın yargılandığı davada açıklanan esas hakkındaki mütalaada, dava konusu 15 Temmuz Şehitler Köprüsü üzerinde meydana gelen darbe girişimi faaliyetlerine kronolojik olarak yer verildi.

Mütalaada, tespit edilen olgulara ve somut kanıtlara dayalı olarak yargılanan tüm sanıkların, "Darbeden haberimiz yoktu", "Darbeyi bilmiyorduk", "Darbenin ne olduğunu dahi bilmiyorduk", "Darbeyi teslim olduğumuzda, hastanede, Bayrampaşa'da polis söyleyince öğrendik" şeklinde özetlenebilecek savunmalar yaptıkları ifade edilerek, bunun aksine sanıkların tamamının henüz kışlalarından çıkış yapmadan veya köprüye doğru seyir halinde iken ve 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne adım attıkları anda darbe teşebbüsü kapsamında faaliyet icra etmek üzere orada bulunduklarını anlayıp bildikleri anlatıldı.

Mütalaada, emre itaat etmeyip teslim olan tank araç komutanı Yunus Emre Köse ile personeller Mustafa Bulut, Cengiz Varol, Orhan Can Kayışbacak ile Halil Telli dışındaki sanıkların darbe suçu kapsamında orada bulunduklarını ve bunun suç teşkil eden bir emir olduğunu, bu nedenle emirlere itaat edilemeyeceğini bilip değerlendirmelerine karşın kanunsuz emre itaat edilmemesine ilişkin yasal düzenlemelere aykırı olarak yaptıkları eylemlerle sorumluluklarının bulunduğu belirtildi.

Sanıkların sorumluluğu ortadan kaldıran hata ve amirin emrine mutlak itaat gibi hukuksal sorumsuzluk hallerinden yararlanamayacakları aktarılan mütalaada, şunlar kaydedildi:

"Sanıkların duruşmalar esnasında sergiledikleri tutumları, er ve askeri öğrenci olan sanıkların genel olarak önceden habersiz oldukları darbe girişimini anlayamadıkları yönündeki savunmalarının aksine hemen gözlerinin önünde cereyan eden olayları algılama ve değerlendirme yeteneğinden mahrum olmadıklarını gösteren savunmaları esnasındaki tutum ve davranışları, sözlü ifadeleri esnasında kurdukları cümleler, seçtikleri sözcükler ve sorulara verdikleri cevaplar ile ortaya çıkan bilgi düzeyi ve tecrübeleri gibi olgular nazara alındığında 'kaçınılmaz bir hata' içinde olduklarının kabulüne imkan bulunmadığı, sonucuna varılmıştır."

- "İnsanlık dışı, vahşi katliamı gerçekleştiren grup"

Teslim olan sanıklar Köse, Bulut, Varol, Telli ve Kayışbacak haricindeki subay, astsubay, uzman, askeri öğrenci ya da er düzeyinde tüm sanıkların değişik aşamalarda, suçun işlendiği ve işlenmeye devam edildiği ortamdan ayrılıp emniyet güçlerine teslim olma ya da darbeye direnen insanlarla kucaklaşma, onlara sığınma imkanı bulunduğuna vurgu yapılan mütalaada, "Buna rağmen sabaha kadar akılla, mantıkla, insanlığa ait herhangi bir değerle, hata ya da askerlik kuralları veya emre itaat kavramı ile izahı mümkün olmayan, insanlık dışı vahşi bir katliamı gerçekleştiren grubun mensubu olarak olay yerinde bulunmaya, verilen emirleri yerine getirmeye ve verilecek emirlere uymaya hazır vaziyette silahlı olarak beklemeye devam etmeleri, zırhlı araçların ve kamyonların sabaha kadar hareket halinde olup değişik pozisyonlarda her birinin suçun işlenmesinde yaptığı katkının, diğerinin fiilini tamamladığı, suçun icrasına ilişkin etkin, fonksiyonel bir katkıda bulunduğu dolayısıyla tüm sanıkların müşterek fail sıfatıyla anaya sal düzene karşı silahlı teşebbüs suçundan sorumlu olacakları, böylece darbe kalkışmasına iradi ve eylemli olarak katıldıklarının sübuta erdiği anlaşılmıştır." değerlendirmesine yer verildi.

- "Canları söz konusu olunca emre itaatsizlik yapmışlar"

Mütalaada, bazı sanıkların, "pasif kalarak darbe kalkışmasına katılmadıkları, silah kullanmadıkları ve köprü üzerinde farklı
noktalarda yere yattıkları" yönünde savunma yaptıklarına vurgu yapılarak, köprüye ait kamera görüntülerinin izlenmesi ile er Kurtuluş Kaya'nın gece saat 02.35'de ateşli silah mermisi ile vurulması anına kadar hareketli durumda oldukları ve gayet rahat davrandıkları ifade edildi.

Bazı sanıkların, arkadaşlarının gözlerinin önünde ve hemen yanlarında vurulmasından sonra askeri araç Unimogun altına, önüne ve arkasına yatarak saklanmaya çalıştıklarının tespit edildiğine dikkat çekilen mütalaada, şöyle denildi:

"Köprüye geldikleri andan itibaren kendilerini ulaşılamaz, dokunulamaz hissettikleri süreçte ellerinde silahları olduğu halde darbe girişimi kapsamında rahat bir şekilde hareket eden, emirlere uymakta tereddüt göstermeyen, yerleştikleri alan içerisinde farklı yerlerde hareketli vaziyette bulunan, zaman zaman ateş hatlarında görev alan, mevzilenerek direnç gösteren sivil insanlara silah doğrultan veya ateş eden sanıkların, er Kurtuluş Kaya'nın vurulmasından sonra kendilerinin de vurulabileceğini ve ölebileceklerini anladıkları, o ana kadar herhangi bir kaygı duymadan ve çok da sorgulamadan sivil silahsız vatandaşlara ateş ederken ya da diğer sanıklarca ateş edilirken göstermedikleri duyarlılığı canları söz konusu olduğunda, kendi hayatlarının da risk altında olduğunu anladıklarında gösterip, savunmalarında ileri sürdükleri 'askerliğin temeli emre itaattir - verilen emirlere uyduk' kavramlarını da unutarak emirlere uymayıp Unimog'un arkasına ve altına yattıkları görülmüştür. "

- "İlk polis noktasına teslim oldular"

Mütalaada, diğer tüm sanıklardan ayrı tutulan, teslim olan 195756 plaka sayılı tankın araç komutanı olan sanık Yunus Emre Köse ile sanıklar Mustafa Bulut, Cengiz Varol, Orhan Can Kayışbacak ve Halil Telli ile ilgili de değerlendirme yapıldı.

Sanık Mustafa Bulut'un henüz birlik içerisindeyken ağabeyi ile telefonla görüştüğü ve bu görüşmede darbe girişimi olduğunu, Ankara'da tankların hareket ettiğini öğrenmesinden sonra bölük komutanı Vedat Yıldız'a bu durumu anlattığı belirtilen mütalaada, bunların asılsız olduğunu söyleyen bölük komutanın emriyle tanka binen bu sanıkların telefondan darbe girişimine dair haberleri takip ettikleri anlatıldı.

Söz konusu sanıkların tankla seyir halindeyken bölük komutanı ile yaptıkları telsiz iletişimi sonucunda köprüye gitmekte olduklarını anladıklarında tank personeli olarak aralarında konuşup kesin olarak darbe faaliyeti kapsamında hareket ettirildikleri kanaatine ulaşıp gördükleri ilk polis noktasında teslim olmaya karar verdikleri ve teslim oldukları kaydedildi.

- İstenen cezalar

Mütalaada, 143 sanığın yargılandığı davada, 138 sanığın "Anayasa'yı ihlal" suçundan müebbet hapisle cezalandırılmasını talep edildi.

Davanın en rütbeli sanıkları eski Yarbay Turgay Ödemiş ve eski Binbaşı Ahmet Taştan'ın ayrıca "kasten öldürme" suçundan 34'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasını talep eden savcı, "kasten öldürmeye teşebbüs", "kasten yaralama", "mala zarar verme", "kamu malına zarar verme", "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından Ödemiş'in 4 bin 131 yıldan 6 bin 526 yıla, Taştan'ın 4 bin 161 yıldan 6 bin 578 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasını istedi.

Bazı sanıkların "kasten öldürmeye teşebbüs", "kasten yaralama", "mala zarar verme", "kamu malına zarar verme", "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından değişen oranlarda hapisle cezalandırılması öngörüldü.

Mütalaada, sanıklar Yunus Emre Köse, Mustafa Bulut, Cengiz Varol, Orhan Can Kayışbacak ve Halil Telli'nin darbe kastıyla hareket etmediğine vurgu yapılarak, bu sanıkların beraatı yönünde karar verilmesi talep edildi.

En Çok Aranan Haberler