Kocaeli’nin Gebze ilçesinde yaşayan Sibel Balcı, Tip 1 diyabet hastalığı nedeniyle 15 senedir insülin iğnesi kullanıyordu. Uzun yıllar süren tedaviye rağmen şeker seviyelerini düşürmeyi bir türlü başaramayan Balcı, son olarak endokrinoloji ve diyetisyeden yardım aldı. Endokrinoloji hekimi ile beslenme ve diyet uzmanlarının yönlendirmeleriyle multidisipliner şekilde takip edilen hasta, uygulanan 6 aylık tedavi sonucunda sağlığına kavuştu.
Şeker hastalığı sebebiyle yıllardır büyük zorluklarla mücadele eden Sibel Balcı, doktorlarıyla tanışmadan önce sürekli hipoglisemi yaşadığını vurgulayarak tedaviyle birlikte hayatının tekrar düzene girdiğini söyledi. Hem insülün dozları yeniden ayarlanan hem de özel bir diyet programı uygulanan Balcı, hekimlerinin önerileri ve yaşam değişikliği sayesinde diyabetle savaşı kazandı.
Yaşadığı süreci anlatan Balcı, “15 yıllık Tip 1 Diyabet hastasıyım. Şekerim bir türlü düşmüyordu. Doktorum Dilek Hanım’ın yönlendirmesiyle insülin pompası kullanmaya başladım. 6 aydır insülin pompası kullanıyorum. Sensörle spor dahi yapabiliyorum ve şekerimdeki düşüşleri çıkışları görebiliyorum. 15 senedir düşüremediğim şekerimi 6.8’lere kadar düşürdüm, bu benim için çok güzel bir sonuç. 3 ay içinde şeker seviyelerim normale döndü. Eskiden dışarı çıktığımda sürekli aklımda yanımda iğne var mı ya da gideceğim yere iğne bırakmış mıydım düşüncesi oluyordu. Sürekli iğnemi yanıma alıp almadığımı kontrol etmek zorundaydım. Bazen kıyafetlerim ya da bulunduğum ortam iğne yapmama uygun olmuyordu. Ayrıca her yerde iğne yapmam da mümkün değildi” dedi.
Endokrinoloji tedavisiyle eş zamanlı olarak Beslenme ve Diyet Uzmanı Uzm. Dyt. Hatice Sultan Kirişçi tarafından karbonhidrat sayımı yapılan Sibel Balcı, sağlıklı beslenme hakkında da bilgiler alarak etiket sayımı yapmayı öğrendi.
Balcı, kendisini sağlığına kavuşturan yaşam değişikliklerini şöyle anlattı: “Karbonhidrat sayımı ile de daha sağlıklı yaşamayı öğrendim. Artık neden ve ne kadar yemem gerektiğini biliyorum. Bunu hayatıma uyarlayarak daha sağlıklı bir yaşam sürüyorum. Hem porsiyonlarım şekillendi hem de öğün çeşidim arttı. Eskiden şekerim tokken 300 küsürlerde, açken ise 160’larda seyrediyordu. Sürekli hipoglisemi atakları yaşıyordum. Sağlıklı yaşam biçimini hayatıma uyarladıktan sonra, artık tokluk şekerim 150’lerde çıkıyor. 3 aylık şekerim normal seviyelere düştü. Hayatımdan çok memnunum. Eskiden 70 ünite insülin kullanıyordum, şimdilerde bu doz 28 üniteye kadar düştü. Diyetisyenim Hatice Hanım sayesinde etiket okumayı da öğrendim. Çikolata dahi yiyebiliyorum. Hangi öğünde ne kadar yiyebileceğimi hesaplayabiliyorum. Diyabet benim için zor değil artık.”
Tip1 diyabetin (insülin bağımlı diyabet) insülin eksikliği bulunmasına bağlı gelişen, kan şekerinin yüksek olduğu bir hastalık olduğunu belirten Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Doç. Dr. Dilek Karakaya, hastalarında elde ettikleri sonuçların memnuniyet verici olduğunun altını çizerek uyguladıkları tedavi hakkında şu bilgileri paylaştı:
“Henüz 38 yaşında olan hastamız Sibel Hanım, 15 senedir tip 1 diyabet rahatsızlığından muzdaripti. Sürekli hipoglisemi atakları yaşıyordu. Bizim oynak (brittle) diyabet dediğimiz durumdaydı. Bu nedenle günde 4 kat insülin kullanmasına rağmen, atakları devam ediyordu. Hastanın karbonhidrat sayımı ölçüldükten sonra Kasım 2020’de kendisine insülin pompası takıldı. Kasım ayında HbA1c değeri 8.68 iken son kontrollerde 6.8 oranlarında seyrettiği görülmüş ve bu süreçte hipoglisemi atağı yaşamamıştır. Yönlendirmelerimize uyan hastamızın şeker oranını olması gereken sınıra getirdik, bu hastalığının kendisine zararı yok denecek kadar azaldı.”
Tip 1 diyabetli hastalara hangi besini ne kadar tüketmeleri gerektiğini göstererek karbonhidrat sayımını öğrettiklerini dile getiren Uzm. Dyt. Hatice Sultan Kirişçi ise, sağlıklı ve bilinçli bir yaşama teşvik ettiklerini belirtti. Karbonhidrat sayımının öğünlerde tüketilen karbonhidrat miktarının hesaplanması olduğunu belirten Uzm. Dyt. Kirişçi, “Karbonhidrat sayımı, kişinin kan şekerini kontrol altında tutarken, şeker seviyelerine göre öğün planlamayı öğreten bir sistemdir. Hastamız Sibel Hanım’da da karbonhidrat sayımı sayesinde yüksek çıkan HbA1c, açlık kan şekerlerini ve yüksek doz insülinlerini normal sınırlara çektik. Aynı zamanda ‘bir diyabetlinin asla yememeli’ diye sandığı besinleri de karbonhidrat sayımı sayesinde kan şekerine göre tüketebileceği porsiyon miktarlarını da öğrendi. ‘Yasaklı besin yok, önemli olan ölçü ve takip’ dediğimiz bu eğitim sayesinde, hastamızın yaşam kalitesi büyük ölçüde düzeldi, ani kan şekeri değişimleri yaşamadı” ifadelerini kullandı.