150 yıllık gelenek bozulmadı

Amasya'da belediyeye ait bando ekibi, 1,5 asırdır kente hakim bir tepeden Ramazan aylarında gece-gündüz konser veriyor.

Amasya'da il mutasarrıfı Ziya Paşa'nın 1860'lı yıllarda bir Ramazan günü Amasya Kalesi'nde davul-zurna çaldırmasıyla başlayan gelenek, bugün Amasya Belediye Bandosu'nun konserleriyle sürdürülüyor.

Amasya Kalesi'nde iftardan yaklaşık bir saat önce başlayan konserlerde, şef Cemal Aylak'ın yönettiği 9 kişilik bando ekibi seslendirdikleri marş ve şarkılarla kent sakinlerine keyifli anlar yaşatıyorlar.
Kaleye otobüsle çıktıklarını ve yaklaşık 500 metrelik bir mesafeye de tırmanarak aştıklarını belirten bando şefi Cemal Aylak, "Amasya'mızda Ramazan deyince akla belediye bandosu geliyor. Yıllardır halkımıza hizmet veriyoruz. Kaleye tırmanırken patika yoldan geçiyoruz. Başka yol yok. Özellikle gece geçerken zorlanıyoruz. Her an düşme tehlikesi atlatıyoruz" dedi.

Amasya Belediyesi olarak geleneklere sahip çıkmak için çeşitli etkinlikler düzenlediklerini belirten Amasya Belediye Başkan Yardımcısı Osman Akbaş basın mensuplarına yaptığı açıklamada, "Bu etkinliklerden en önemlisi Harşena Kalesi'nden gerek iftarlarda, gerek sahurda 3 defa olmak üzere top atışıdır. Sadece top atışıyla bırakmıyoruz. İftar ve sahur vakitlerinde bandomuz Harşena Kalesi'ne çıkacak ve klasik eserlerimizin yanı sıra güncel olan şarkıları halkımızın dinletisine sunacaklar. Hatta halkımız telefon aracılığıyla istekte de bulunuyor" diye konuştu.

Ramazan'da topu atılmasının Türk toplumunda önemli bir kavram olduğunu vurgulayan Akbaş, " 'Top atıldı' ifadesi bizim toplumumuzda yerleşmiş. Biz bunu fiilen uygulayan illerden bir tanesiyiz. Top atılmayan şehirlerimizde bile iftar vakti 'Top atıldı mı?' diye isimlendiriliyor. Amasya'mızda bu top fiilen ve canlı olarak gerçekleştiriliyor. Tabii biraz terk edilmeye başlanmış olan bir gelenek. İlimize dışarıdan gelen yerli ve yabancı turistler tarafından ilgiyle karşılanıyor. Turistlerle birlikte top kalesine çıkarak topu ateşlemiştik" şeklinde konuştu.

Ramazan'ın sadece orucun kişisel olarak tutulduğu bir ay olarak değerlendirilmemesinin altını çizen Osman Akbaş, şöyle devam etti: "Mutlaka ibadet boyut var. Kişinin nefsinin arındırılması boyutu var ama bu gelenekler insanların, toplumların kültürlerine sahip çıkması için önemli vesilelerdir diye düşünüyorum. Bunları birer fırsat olarak değerlendirmeliyiz."