17 Aralık sonrası KKTC, Türkiye ve AB

İSTANBUL (İHA) - Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, "Kıbrıs'ı Türkiye'nin önüne koymalarının tek sebebi, Türkiye'yi AB'ye almak istememeleridir" dedi.

KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Yıldız Teknik Üniversitesi'nde düzenlenen "17 Aralık Sonrası KKTC, Türkiye ve AB" konulu toplantıya katıldı. Toplantıda, Denktaş'ın yanı sıra, Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şube Başkanı Zehra Bilgi Eray, Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Durul Ören, KKTC Basın Konseyi Başkanı İsmet Kotak ile çok sayıda davetli hazır bulundu.

Toplantıda bir konuşma yapan Rauf Denktaş, "Türkiye AB'ye girme pazarlığında iken kendisinden peşinen istenen, Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetinin, yani terörist idarenin tanınmasıdır. 41 yıldır koruduğu KKTC ve onun halkından vazgeçmesidir. AB'yi Türkiye'nin önüne koyanlar, 'meseleyi hallet öyle gel' diyorlar. Meseleyi Türkiye'nin başlatmadığını Rum'un başlattığını bilmiyorlar mı? Kıbrıs'ı Türkiye'nin önüne koymalarının tek sebebi, Türkiye'yi AB'ye almak istememeleridir" dedi.

Denktaş, AB'nin Kıbrıs'ı bir bütün olarak istediğini belirterek, "Jeopolitik açıdan 'Kıbrıs bize lazım' diyorlar. Bu durumda Kıbrıs Türkleri'ne eşit muamele yapacaksın, Kıbrıs Rumları'na asla Kıbrıs'ın tamamına hükmedemeyeceğini göstereceksin. Kıbrıs meselesi Türk askerinin adadan çıkmasıdır. Bunu dedirten AB, 1964'teki siyasetinden vazgeçmiş değildir. Görüşmelere devam ediyor, AB'den sesler geliyor. 'Anlaşsanız da anlaşmasanız da Kıbrıs üye olacaktır' deniliyor. Siz bunu söylerseniz, Rumlar'ın bizimle anlaşma yapmasını bekleyemezsiniz. Kıbrıs Girit olmasın, çünkü yol o yoldur. Kıbrıs'ta biz savaş kaybetmedik. Bağımsızlığımıza sahip çıktık ve yeniden doğduk. Şükürler olsun Anadolu'ya dedik. Ama Rum'un Girit modeli macerası devam etti ve ettirildi. Her defasında biz taviz verdik, Rum kabul etmedi. Buna rağmen uzlaşmayan biz olduk. Çünkü bizim isteğimiz AB'ye, ABD'ye uymuyor" diye konuştu.

"KIBRIS, TÜRKİYE'NİN GÜVENLİĞİ İÇİN ŞARTTIR" Konuşmasında Rumlar'a mesajlar veren Denktaş, "Rumlar'a 'Kıbrıs'ta ikiz halk var' dedirtemedik. Onlara göre, Kıbrıs'ta iki toplumdan oluşan bir halk varmış. Kaderini de onlar belirlermiş. Madem bir halk vardı da, neden iki ayrı referandum yapıldı. İki halkı da kabul ettikten sona hala 'Kıbrıs'ta tek halk var' demek, AB ilkeleriyle bağdaşmaz. Rum demokrasisini, Türk demokrasisinin üstüne bina etmek haksızlıktır. Bağımsızlığımıza dayanmayan yeni bir kağıt anlaşması, Rumlar tarafından 'üç beş yıl sonra yıkılacak bu sistem işlemiyor' denilecek. Kıbrıs, yeniden kana boyanırken, 'Anadolu nerdesin gel' diyen sesimizi duymayacaksınız, duymamazlıktan geleceksiniz. Çünkü gelemeyeceksiniz. Rum durumu bu vaziyete getirmiştir. Kıbrıs Rumları'na, 'meşru Kıbrıs hükümetisiniz' dediğiniz sürece, Kıbrıs Rumları bizimle anlaşma niyetinde olmayacaktır. Türkiye'ye ve bizim halkımıza vermiş olduğunuz sözü, şeref senedi olarak kabul ediyoruz. Kıbrıs, Türkiye için milli bir davadır. Çünkü Türkiye'nin güvenliği için şarttır. Türkiye'nin Kıbrıs'tan elini çekmesi, Kıbrıs Türkleri'ni feda etmesi demektir. Bu gerçeklerin Türk halkına duyurulması gerekiyor" ifadelerini kullandı.

Denktaş, sözlerine şöyle devam etti:
"Kıbrıs'ta 50 yılı aşkındır, Türkiye'nin bağrına saplanacak Yunan hançeri olmasın diye mücadele ettik. Kıbrıs'tan siz çıkınca biz de çıkacağız. Yunanlılar, bizi de Kıbrıs'tan sürecek. Türkiye, AB yoluna giriyor, bu yol bir tünel gibidir. Bu tünelin neresinde ne olacak hiç belli değildir. Türkiye Cumhuriyeti'nin basiretine bağlı bir pazarlık dönemi başlıyor. Eğer halkımız, 'biz AB'ye giriyoruz, gökten Euro'lar yağacak' bilinciyle hareket ederse, gün gelecek kötü şeyler olacak. Güzel ama tehlikeli bir yol. Türk hükümeti bizi satmaz, çünkü 'Türk hükümeti buna razı olmaz' diyoruz. Türkiye Cumhuriyeti, için Kıbrıs bir güvenlik meselesidir. Biz buna inanıyoruz, inanmaya da devam edeceğiz. Kıbrıs davası, Denktaş, Talat, Ahmet, Mehmet davası değildir. Kıbrıs davası eşittir Türk milletidir. Kıbrıs'ta iki millet vardır. Bu milletler ya birlikte AB'ye girecek, ya da ayrı ayrı iki millet olarak AB'ye girecek. Siz olmasaydınız, biz de olmayacaktık. Gücümüz sizsiniz."