‘Çuval giysen yakışır’ sözü kültürümüzde oldukça önemli bir iltifattır. Güzellik vurgusunun arşa çıktığı bu söylem tarihin bir döneminde gerçekten yaşandı ve insanlar çuvallardan özel olarak dikilen kıyafetleri giydi. Özellikle kadınlar kendilerine ve çocuklarına elbise yapmak için yem çuvallarını kullandılar. Şirketler bu yoksulluktan dolayı modaya uygun yem çuvalları üretti. Modaya uygun yem çuvalları her geçen gün kumaş elbiselerin yerini aldı. Şirketler ve dergiler, yem çuvallarından nasıl elbise yapılacağını öğreten açıklamalar yayınladı ve bu moda o döneme damga vurdu.
Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerini ekonomik açıdan zorlayan Büyük Buhran, etkilediği yerlere yoksulluğu da götürdü. Yoksulluğun son noktasında insanlar kendilerine kıyafet dahi alamayacak duruma geldi. Bu durum beraberinde yeni bir modayı yarattı. Elbise alamayanlar yem çuvalı modası adını verdikleri yeni bir moda akımına başladı. Tarihi kayıtlara geçen bu olayın ardından General Mills’in kurumsal arşivcisi Jessica Faucher “Bambaşka bir zamandı insanlar hiçbir şeyi insaf etmiyordu” sözleriyle durumu anlattı. Yem çuvalı modası sorulduğunda ise Faucher, “Washburn Crosby ve General Mills, kadınların ve evdekilerin un çuvallarını yeniden kullandıklarını gördü. Ekonomik sıkıntı ve savaş derken, birçok insan kıyafet almaya gidemedi ve herkes önceliklerini değiştirmek zorunda kaldı. General Mills, kadınların sadece unu değil, aynı zamanda çuvalı kullanmalarına da olanak sağladı.” dedi.
Yoksulluk aslında büyük bir kitlenin yüzleşmek zorunda olduğu bir sorundu ve büyük ölçüde büyük bir fark yarattı. Sokaklarda yem çuvalında yapılan kıyafetlerini giyen insanlar dolaşıyordu. Çuval modası sadece insanların giydiği çuvalları temsil etmiyordu. Başlı başına bir moda akımıydı. Elbise yapmak için sıradan yem çuvallarının yanı sıra renkli ve dikkat çekici tasarımlarda tercih ediliyordu.