İşte Elvan'ın açıklamalarından satırbaşları:
30 Mart’ta Milli İrade için evet dediğiniz için vesayete hayır dediğiniz için şükranlarımızı sunuyoruz. Başbakanımızı itibarsızlaştırmaya çalıştılar, hükümetin yaptığı yatırımları yok saymaya çalıştılar ama başaramadılar, başaramayacaklar inşallah.
Dünya coğrafyanın birçok kesiminde kan var, gözyaşı ve katliam var. İnsanlığın ayaklar altına alındığı bir dünya var. Güçlünün haklı güçsüzün haksız gösterildiği bir dünya var. Gazze’de bebeklerimiz, çocuklarımız katlediliyor. Dünyanın hiçbir kesiminden ses çıkmıyor. Gür çıkan tek ses Türkiye’den çıkıyor.
Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, dünyanın gösterdiği sessizlik karşısında o katillerin gerçek anlamda insanlık suçu işlediğini söyledi. Gelişmiş ülkelerin sessiz sedasız olduklarını görüyoruz. Artık insanların kalplerinin hissetmediği dünyada yaşıyoruz.
Milli İrade ile vesayet Türkiye’de kavga içinde olmuştur. Vesayet odakları milli iradeyi baskı altına almaya çalışmışlardır. Ama Ak Parti iktidarı, Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan o vesayetçileri tarihin derinliklerini gömmüştür. Biz 12 yıldan beri iktidara geldiğimiz günden beri vesayetin her türlüsüne karşı çıktık.
Bu vesayetçiler bu milletin adamı olan herkese cephe aldılar. Geçmiş dönemde de milletin adamı olan birçok lidere cephe aldılar. Yeri geldi sürdüler, hapse attılar yeri geldi astılar. Siz de kim oluyorsunuz, millet kim olur dediler. “Eğer sürgün edilecekse bir kişi ona biz karar veririz, hapse atılacaksa biz karar veririz” dediler.
Vesayetçi anlayış böyle bir yapılı Türkiye’de kurmaya çalıştı. Ama biz ne dedik “Devlet insan için vardır…” Biz Karamanımızın insanı yörenin insanı insanımızı, dağını ovasını türkülerini seven, vatanını seven insanlarız. Yola çıkarken biz “Sizlerin hizmetkarı olacağız” dedik. Sizlerin teslim ettiği emaneti hiçbir vesayet odağına teslim etmedik.
Eski Türkiye’nin vesayet sevdalıları ne diyor: Sevmeyin, nefret tohumları ekin diyorlar. Ayrımcılık yapın, bu millete güvenmeyin milli irade de neymiş diyorlar. Bizler bu çağ dışı zihniyeti Allah’a emanet ediyor, halkımızın vicdanına sunuyoruz.
Biz bundan sonraki süreçte de ne adaletten ne de kalkınmadan taviz vermeyeceğiz. Demokrasinin ve insan haklarının geliştirilmesi için elimizden gelen çabayı sürdüreceğiz. Bizim derdimiz hizmettir, iştir aştır. Gerçek milletçilik de budur. Lafla milliyetçilik olmaz.
10 Ağustos’ta biliyorsunuz cumhurbaşkanını seçeceğiz. Siz 2010 yılında “Biz kendi cumhurbaşkanımızı seçeceğiz” dediniz. 3 tane adayımız var. Bunlardan bir tanesi biliyorsunuz etnik milliyetçilik yapıyor. Diğeri çatı aday dedikleri ithal bir aday. Siz 2010 referandumunda cumhurbaşkanını biz seçeceğiz derken aslında şunu söylediniz. “Biz bizim tanıdığımız bu ülke için gecesini gündüzüne katan bir insanı cumhurbaşkanı yapmak istiyoruz” dediniz.
Tek bir adayımız var. Adam gibi adam sizin hizmetkarınız Recep Tayyip Erdoğan var. Sizinle bütünleşen bir başbakanımız var. Sizler başbakanımızı çok seviyorsunuz. Çünkü samimi. Sizinle gülün sizinle ağlayan ve bütünleşen bir kişi. 10 Ağustos’ta her birimiz oy kullanma hakkı olan Karaman’daki her kardeşimiz sandığa gidecek.
Bugün Türkiye’de dış politikada yeni bir vizyon yeni bir anlayış getiren Dışişleri bakanımızı birazdan sizinle birlikte olacak. Sağolun varolun…
Elvan'dan sonra sözü Davutoğlu aldı. İşte Davutoğlu'nun açıklamalarından satırbaşları:
Eyyy Karaman yiğidimizi harman Türkçemizin ferman rehberimiz iman suyumuzun derman olduğu Karaman. Seni muhabbetle aşkla selamlıyoruz.
Dün gece yarısına kadar takip etmişsinizdir Irak’taki gelişmeler doğrultusunda Sayın Başbakanımızla toplantı halindeydik. Karaman’a geleceğimi söyleyince “Selamımı iletin” dedi. Onun da selamını getirdik. Başbakanımız yarın Konya’da olacak. Hepinizi Konya’ya bekliyoruz. 10 Ağustos’ta Sayın Başbakanımızı cumhurbaşkanı yapmanızı bekliyoruz.
Kahramanoğlu Mehmet Bey’in Türkçesini dünyayı gür sesle dünyaya kaydıran kimdir. Orhun hitabelerini ayağa kaldıran kimdir? Türkiye’yi dünyanın her yerinde kullanılan bir dil olmasını sağlamak için Yunus Emre merkezlerini kuran kimdir. Ya göründüğü gibi ol ya olduğun gibi görünen Mevlana’nın sözüyle bu üç aday içinde göründüğü gibi olan kim.
Öbür tarafta başka bir aday var. Solcularla olduğunda sol dergileri çıkarıyor, muhafazakârlarla bir araya geldiğinde Mehmet Akif’i hatırlıyor ama İstiklal Marşı’nın hatırlayamıyor.
Genelim Yunus Emre’ye… Gönül diliyle konuşa kim. Gönül dilini bilmeyenden fayda gelir mi. Şahitlik eder misiniz ki Yunus Emre’nin aşk dilini gönül dilini kullanan Sayın Başbakanımız mıdır?
Piri Reis’i gelelim. Karamanlı Piri Reis’e gelelim. 15 sene önce gemilerimiz Akdeniz’e açılırken tasarruf şartlarımı var mı diye bakılıyordu. Gemilerinim tatbikat yapamaz haldeydi. Bakın bunda kısa süre önce Türk Donanması tarihinde ilk defa Afrika’nın tamamını dolaştı 3 aylık seferden sonra Türkiye’ye döndü. Piri Reis’in mirasına sahip çıkacak olan kim? Bazıları tekne ile tatile çıkarlar bizler ise donanma ile Hint Okyanusu’na çıkarız.
Peki ya Kazım Karabekir… Ülke işgal altına düşmüş her yer düşman işgalinde. Ordu dağılmış, Nerede ümit var dendiğinde geride Kazım Karabekir’in birliği kalmış. Mustafa Kemal Samsun’dan Kazım Karabekir’e gider. İstiklalimizi garanti altına alan geriye kalan yegane ordu Kazım Karabekir’in ordusuydu.
Aynen Kazım Karabekir’in ordusunu muhafaza etmesi gibi Türk ekonomi felç olduğu anda, İstiklalimiz bu sefer ordularımızın tasfiyesi ile değil ekonominin tasfiye ile olduğu bir dönemde modern dünyanın Kazım Karabekir’i çıktı. İstikbalimiz teminatı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti kadrolarıdır.
Sayın Başbakan ve AK Parti kadroları son 12 yıl içinde bütün bu emanetlere sahip çıktığı için 201- 2014 yılında saldırılara maruz kaldı. Bu hesabı yapanlar 3 aşamalı yaptılar. Önce 30 Mart. Şimdi 2. Durak cumhurbaşkanlığı seçimi. 30 Mart’tan bu yana sütün dünyada Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı kampanyalar düzenlediler. Şimdi dikkatlice dinleyin. Tam cumhurbaşkanlığı seçimine giderken bütün millet yeni cumhurbaşkanını seçmeye giderken CHP ben deniz hakkında gensoru önergesi verdi.
Gensorunun meydanı Karaman meydanıdır, bu meydanlardır. Bu kaçıncı gensoru oldu ben unuttum. Neden rahatsızlar biliyor muzunu. Piri Reis’in torunlarının Somali’ye gidişinden rahatsızlar, Türkçe’nin bir çok yerde okutulmasından rahatsızlar. En fazla bayram demeyip gece demeyip gündüz demeyip Gazze’ye Filistin’e sahip çıkışımızdan rahatsızlar.
Bunlar İstiklal Savaşı’nda yaşasalardı tarafsız olurlardı.