Dayanıklılığı ile bilinen, Anadolu'da da 2 bin yıllık geçmişe sahip olan ve halk arasında "Kandıra bezi" olarak tanınan keten bezi, kendi coğrafyasında unutulmaya yüz tuttu.
İlk olarak Romalılar döneminde dokunmaya başlandığı belirtilen keten bezi, eski yıllarda insanların giyimden süs eşyasına kadar birçok ihtiyacını karşılıyordu.
Kandıra'nın Gebeli Köyü'nde 66 yıldır keten bezi dokuyan Fahriye Yaşar (84), AA muhabirine yaptığı açıklamada, 18 yaşından beri Kandıra bezi dokuduğunu, son dönemlerde yörede keten ekimi yapılmadığı için ip ihtiyacını çeşitli yollarla giderdiğini söyledi.
Yörede kendisinden başka keten dokumacılığı yapan olmadığını, ağaçtan yapılmış ilkel tezgahında dokuma yaptığını anlatan Yaşar, yaşlı kesimin dokumacılıktan uzaklaştığını, gençlerin ise böyle bir işle uğraşmak istemediğini kaydetti.
Yaşar, dokuduğu bezlerin birçok şehirden ve ülkeden alıcısı olduğunu dile getirerek, "Eskiden iç çamaşırların hepsini ketenden dokuyorduk. Şimdi yapması zor ve zahmetli geldiği için kimse yapmıyor. Bu köyde bile dokuyan çok kişi vardı ama şu anda onların hiçbiri keten dokumuyor. Ben öğretmek istememe rağmen gençler pek öğrenmek istemiyorlar. Şu anda dokuma tezgahı olan ev çok az. Zaten olanlar da yapmıyor. Ben 60 senelik tezgahımda zanaatimi sürdürüyorum. Ben ölmeden kimseye bu tezgahı kestirmem. Bir ip uzatırız yavaş yavaş dokuruz" diye konuştu.
-Kandıra bezi yok olmak üzere-
Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL) Kocaeli Temsilcisi Numan Gülşah da Kandıra'da keten bitkisinin yetiştirilmediğini belirterek, ip bulamayan yöre halkının zamanla dokumacılığı terk ettiğini söyledi.
Binlerce yıldır keten bezinin bu coğrafyada işlendiğini ifade eden Gülşah, eski Roma'da, asillerin ve senatörlerin bu bezden yapılan kıyafetleri giydiğini kaydetti. Gülşah, ketenin tohumunun Omega 3, 6, ve 9 içerdiğini dile getirerek, bu tohumların gaz yağı kullanılmasına kadar geçen sürede keten yağının yağ kandillerinde yakıldığını bildirdi.
Eski dönemde gemilerin yelkenlerinin, askısının ve çözgüsünün ketenden kumaşlarla yapıldığını belirten Gülşah, "Keten, 30-40 yıl önce önemli bir kumaş ham maddesi olarak görülürken şu anda yok oldu. İnsanlar keten ekmek istemiyor. Bunun ipe dönüşümü sırasında büyük oranda suya ihtiyaç olduğu için bırakılmış. Şu anda Kandıra'da keten bezi dokuyan kişilerin ölürse bu kültürü yaşatacak kimse kalmayacak" diye konuştu.
Kendilerinin 3 yıl önce Kandıra Bezi'nin canlandırılması için çalışma başlattıklarını anlatan Gülşah, Kandıra'da bir merkez oluşturduklarını fakat bölgede keten üretimi olmadığı için merkezi kapatmak zorunda kaldıklarını söyledi.
Gülşah, merkezde bulunan tezgahları dernek binasına taşıdıklarını dile getirerek, gelecek ay dışarıdan aldıkları ipliklerden kumaşlar üretmeye başlayacaklarını kaydetti.
Amerika'dan organik giyim, tasarım ve kök boya üzerinde araştırma yapan 7 üniversiteden öğretim üyelerinin gelerek Kandıra bezi hakkında araştırma yaptığını ifade eden Gülşah, öğretim üyelerinin, keten bezinin organik giyimdeki önemini kendilerine anlattığını aktardı.
Eski yıllarda yöredeki damatlar bu bezden üretilen pantolon, kuşak, cepken, kese, gelinler ise pullu çevre, sim işlemeli kaftan, gömlek giyiyordu. Kandıra bezinden işlemeli havlu (peşkir), çanta, çay takımı, peçete, gecelik, masa örtüsü, köşe yastığı, ceket, döpiyes, yatak çarşafları ve çeyizler yapılıyor.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz