2 çocuğunu kaybetti, borçlu çıktı

SAMSUN (İHA) - Samsun'da 2006 yılında çıkan yangında dumandan zehirlenen iki çocuğunun tedavisi gecikince evlatlarını sokak ortasında kaybeden baba, "çocuklarımın ölümünde ihmal var" diye açtığı ve 5 yıl süren dava sonunda 27 bin 291 TL borçlu çıktı.

Edinilen bilgiye göre, Çiftlik Mahallesi'nde annelerinin hastaneye gitmesinin ardından evlerinde yalnız kalan Buğrahan (5) ve Alihan (6) kardeşler, 7 Nisan 2006 yılında elektrikli battaniyeden çıkan yangın sonucu dumandan zehirlendi. Samsun Devlet Hastanesi'ne kaldırılarak ilk müdahaleleri yapılan iki kardeş, daha ileri tedavi için Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevk edildi. Zamanla yarışan aile ve doktorlar çocukları kurtarmak için gerekli tıbbi müdahaleyi yapmaya çalıştı.

Yeşilkartlı olan ailenin çocuklarının kurtarılması için ileri duman zehirlenme vakalarında uygulanan ve üniversitede o dönemde bulunmayan sualtı basınç odası olarak tabir edilen 'hiperbarik' tedavi ünitesinde tedavisi ön görüldüğü için merkez arayışına başlandı. İstanbul ve Ankara'daki merkezlerde hastanenin yaptığı görüşmelerde olumsuz sonuç alındı. Ölümle pençeleşen çocukları için ne yapacağını bilemeyen aile akrabalarının da yardımıyla oksijen tedavisi için aynı günün gecesinde 'bir umutla' özel ambulans tutarak çocuklarını Ankara'da özel bir hiperbarik tedavi ünitesine götürdü. Ünitede tedavinin ardından aile, bu sefer çocuklarının tedavisinin devamı için yoğun bakım ünitesi aramaya başladı. Çok sayıda hastaneye başvuran aile 'ret' cevabını aldı. Saatler ilerlerken ağabey Alihan, hastane önünde kabul beklerken sedye üzerinde hayatını kaybetti. Çocuklarının hayatını kurtarmak için yola çıkan ailenin dramının medyada yer almasının ardından, küçük kardeş Buğrahan, Hacettepe Hastanesi'nde tedavi altına alındı.

2 gün yaşam mücadelesi veren çocuk, ağabeyi gibi yaşam mücadelesini kaybetti. Böbreklerinin bağışlanması üzerine ise iki kişiye umut oldu.

Yaşadığı süreci ve 5 yıl süren davanın sonucu hakkında bilgi veren baba Ali Karakılıç, çıkan yangın sonucu çocukları Buğrahan ve Alihan'ın dumandan zehirlendiklerini, önce devlet hastanesi, daha sonra OMÜ Tıp Fakültesi'ne sevk edildiğini söyledi. Karakılıç, "Hastane idaresi ölüm döşeğinde olan çocuklarım için birçok yeri aradı, hastane bulamadı. Biz de son çare olarak akrabalarımın da yardımıyla özel ambulansla Ankara'ya gittik. Saatler içerisinde gelişen olayda, özel bir klinikte oksijen tedavisi yapıldı

ama sonradan acılı saatlerimiz başladı. Çocukları kabul eden bir hastane bulamadık. Saatler süren arayışta büyük oğlumu yoğun bakım tedavisi alamadığı için sokak ortasında sedye üzeride kaybettim. Çok sayıda hastaneye başvurduk, 'hayır' cevabını alınca çaresiz kaldık. Sokakta hastanelerin kabulünü beklerken konunun medyada gündeme gelmesiyle, diğer çocuğum hastaneye kabul edildi. O da tedavi gecikmesi nedeniyle iki gün sonra öldü. Bakanlık konuyla ilgili soruşturma açtı. Soruşturma sonunda kimse kusurlu bulunmadı, suçlu biz ilan edildik. Her kurum kendi içinde kendini aklamış. Ben devleti karşıma almak isteyen bir insan değildim, sadece sorumluların cezalandırılmasını istemiştim. 'Paran yok, neden Ankara'ya geldin' dercesine bana bir rapor tutuşturuldu, nasihatle gönderildim" dedi.

Hukuk arayışını yargıda sürdürmeye karar verdiğini ve Samsun 1. İdare Mahkemesi'ne dava açtığı ifade eden Karakılıç, şunları söyledi:

"Sağlık Bakanlığı, Samsun İtfaiye Daire Başkanlığı ve OMÜ Tıp Fakültesi hakkında dava açtım. Hiperbarik ünitesi olsa idi, biz Ankara'ya gitmeyecektik. 'Çocuklar bu tedavi almasa ölecek' dendi, çocukları kurtarmak için Ankara'ya gittik, hastaneler kabul etmedi kapı kapı sokakta dolaştık 'niye götürdük' oldu. Yangın da çocukları vatandaşlar kurtardı, itfaiye geldiğinde gaz maskesi bile yoktu, müdahale edemedi. Davada 'itfaiyenin zamanın da müdahale ettiği çocukları kurtardığı' yer aldı. Dava açtık, 'hukukla hakkımızı arayalım' dedik. Bu dava 5 yıl sürdü. 5 yılın sonunda karşıma davanın reddine, toplamda bilirkişi, mahkeme masrafı, avukat ücretleri ile birlikte 27 bin 291 TL borçlu çıktım. Hem çocuklarımı kaybettim, 'hakkımı ararım' dedim inşaat işçisi babaya bu para masrafı verildi. Bu kararı verenlere soruyorum. Siz böyle bir acı yaşadınız mı? Ankara'nın ortasında cebinizde paranız yok, 2 tane çocuğunuz ölüm kalım savaşı verirken sahipsizsiniz, devlet yanınızda değil, bu kararı verirken yaşanan acıyı düşündünüz mü? Bu kararı verirken vicdanınız sızlamadı mı? Benim acımı paylaşacak olan hukuk devleti acımı paylaşması gerekirken, acılarımın üstüne tuz biber ekerek beni cezalandırıyor. Ben böyle adaleti kabul etmiyorum".

Karakılıç, olaydan sonra yaşanan acıyla eşinin akli dengesinin zarar gördüğünü, tek kalan çocuğu ile birlikte psikolojik tedavi gördüğünü, karara itiraz edeceklerini, parayı ödeyecek gücünün zaten bulunmadığını kaydetti. Bu arada baba, olay sonrası yaşayan çocukları için, İstanbul Adli Tıp Kurumu'nun mahkemeye gönderdiği, hiperbarik oksijen tedavisi uygulanacak ünitenin bulunması gereken yerde tıbbi yöntemlerin uygulanması halinde çocukların yaşama şansı ve oranına ilişkin değerlendirmesinde, "Çocuklara ilk müdahalenin yapıldığı Samsun Devlet Hastanesi'nde hiperbarik oksijen ünitesinin bulunması durumunda da çocukların kurtarılmasının kesin olmadığı mütalaa olunur" raporuna tepki gösterdi.

Baba Karakılıç, "Beyin ölümü gerçekleşen insanlar öldü diye morga konuluyor, sonra canlanıyor. Benim çocuklarım hala nefes alıyor, kalbi atıyordu. Yaşamayacakları nereden biliniyordu" ifadelerini kullandı.