HABER

2. Uluslararası Manevi Danışmanlık ve Rehberlik Kongresi

İBB Kültür Daire Başkanlığı, Ensar Vakfı Değerler Eğitimi Merkezi, Diyanet İşleri Başkanlığı, Marmara ve İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen kongre başladı - Adalet Bakan Yardımcısı Yıldız Seferinoğlu: - "Türkiye çapında yaklaşık 300'den fazla cezaevimizde 250 bini aşkın tutuklu mahkumlarımız var. Maalesef her ay yaklaşık 2-3 bin de artıyor. Dolayısıyla cezaevi şartlarında belki bu tür manevi danışmanlık ve rehberlik gibi hizmetlere en fazla ihtiyaç duyulan sosyal kesim bunlar olsa gerek" - "Adalet Bakanlığı olarak çalışmalarımız devam ediyor ama yeterli olduğunu söylemek mümkün değil. Tekrar hayata kavuşmalarında ihtiyaç duyacakları psikolojik danışmanından tutun, manevi desteklerine kadar bu hizmetlerin verilmesi gerekiyor"

İSTANBUL (AA) - İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Daire Başkanlığı, Ensar Vakfı Değerler Eğitimi Merkezi, Diyanet İşleri Başkanlığı, Marmara ve İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen 2. Uluslararası Manevi Danışmanlık ve Rehberlik Kongresi başladı.

İstanbul Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi’nde 22-24 Kasım 2018 tarihleri arasında gerçekleştirilecek kongrenin açılışında konuşan Adalet Bakan Yardımcısı Yıldız Seferinoğlu, manevi danışmanlık ve rehberlik anlamında yeni bir kavramdan bahsettiklerini belirterek, "Bunların en fazla kullanılacağı alan cezaevleri. Türkiye çapında yaklaşık 300'den fazla cezaevimizde 250 bini aşkın tutuklu mahkumlarımız var. Maalesef her ay yaklaşık 2-3 bin de artıyor. Dolayısıyla cezaevi şartlarında belki bu tür manevi danışmanlık ve rehberlik gibi hizmetlere en fazla ihtiyaç duyulan sosyal kesim bunlar olsa gerek." dedi.

Seferinoğlu, "Adalet Bakanlığı olarak çalışmalarımız devam ediyor ama yeterli olduğunu söylemek mümkün değil. Tabii cezaevi ilgili mahkumların cezalarının infaz edildiği alanlar ama sadece bu alanlar fiziki şartlarının, ihtiyaçlarının giderilmesi ile ilgili değil. Mutlaka bu tür hizmetlerin de verilmesi lazım. Tekrar hayata kavuşmalarında ihtiyaç duyacakları psikolojik danışmanından tutun, manevi desteklerine kadar bu hizmetlerin verilmesi gerekiyor." diye konuştu.

Verilen desteklerin ardından güzel sonuçların ortaya çıktığını aktaran Seferinoğlu, şöyle devam etti:

"Cezaevinde hafızlık yapan mahkumlarımız, ilkokul mezunu olup üniversiteyi bitirenler var. Gün içerisinde kendi hayatlarımıza bakarsak, çok sayıda etkinliğimiz var ama cezaevindeki insanlarımızın yapacak çok fazla şeyleri yok. Elbette suçlu cezasını çekecektir. O işin bir yönü ama diğer yönü de bunların eğitilmesi, tekrar topluma kazandırılması. Suç işlememekle ilgili infazla yetinmeyerek, bu tür desteklerin verilmesinin önemi çok fazla."

Bakanlık olarak cezaevlerindeki ihtiyaçların giderilmesi anlamını da içeren bir çalışma içerisinde olduklarını vurgulayan Seferinoğlu, "Beş yılda bir hazırlanan yargı reform belgesini hazırlıyoruz. Yaklaşık 6 aya yakındır çalışıyoruz ve niyetimiz yıl sonuna kadar bunu tamamlamak. Bu vesileyle bu toplantıda değerli hocalarımızın katkıları, tartışmaları ve sunumları ve çıkacak netice bizi yakinen ilgilendiriyor. Bizim çalışmalarımıza ışık tutacağına inanıyorum. Biz buradan çıkacak neticelerin çok değerli olduğuna inanıyoruz. Biz de kendi ev ödevlerimizi alacağız buradan." ifadelerini kullandı.

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Huriye Martı da insanın anlam arayışının tarihle yaşıt olduğunu söyleyerek, "Anlamın madde ile sınırlanamayacak yapısı, manayı da daima dikkate almayı, insanı madde ve mana içinde düşünmeyi gerekli kılar. İnsanoğlu topraktan yaratılmış bedenini ve ilahi bir nefhadan ruhunu aynı anda bedeninde taşıyan mükerrem bir varlıktır. Modern dünyanın belki de en büyük handikapı ruhu ve bedeni birbirinden ayrı düşünmesi, maneviyatı bir kenara bırakarak insanı tanımaya, anlamaya ve yönlendirmeye çalışmasıdır. Oysa insanın kalıcı ve asli bir parçasından uzaklaşması ve buna zorlamanın imkansızlığı ortadadır." değerlendirmesinde bulundu.

Martı, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"İnsan fıtratında yer alan hayatı anlamlandırma ve aşkın bir varlığa bağlanma ihtiyacı yok sayılamaz. İnsanın maddi refahı, sağlığı ve varlığı ne kadar önemliyse manevi huzuru, sükunu ve mutluluğu da o kadar önemlidir. İnsanı ayakta tutacak, güçlendirecek, acılarını hafifletecek, kişiliğini şekillendirecek her adımda maneviyata yer verilmelidir. Din, maneviyatın kavramsal çerçevesi içinde kendine yer bulan en temel ögedir. Din hizmeti ise bir dinin mensuplarına hayatı anlamlandırmada ve dini vecibeleri yerine getirmede ihtiyaç duydukları bilgi ve değerleri aktarma işidir. Eğer din sadece bir ibadetler manzumesinden ibaret kabul edilir ve yalnızca mabedin içindeki hayat dini hayat olarak adlandırılırsa din hizmetlerinin sınırı da bu adlandırmaya uygun biçimde şekillenecektir. Oysa İslama göre din, hayatın en doğal, ana, temel parçasıdır. İnsanın umut ve kurtuluş rehberi, sabır ve enerji kaynağıdır. Dinin insan için hayat anlamına geldiği dikkate alındığında, din hizmetlerinin tanımı da bambaşka bir nitelik kazanacaktır."

Manevi danışmanlık ve rehberliğin vatandaşlık açısından kanuni bir hak, devlet açısından da anayasal bir yükümlülük olduğunu kaydeden Martı, "Ülkemizde manevi danışmanlık ve rehberlik görevini hizmetlerini üstlenme görevi 633 sayılı kanunla Diyanet İşleri Başkanlığı'na verilmiş durumda. Son 10 yılda yeni açılımlarla yürütülen bu hizmet alanımız ve akademinin iş birliğiyle umut verici bir hızla gelişiyor. Aile ve dini rehberlik çalışmalarımızın çocuk ve sevgi evleri, kadın konuk evleri, huzur evleri, cezaevleri, öğrenci yurtları, hastaneler ve rehabilitasyon merkezlerinde yürütülen manevi danışmanlık hizmetlerimizin son derece olumlu geri dönüşleri var. Alanda yapılan bilimsel araştırmalar ve hedef kitlenin memnuniyeti bizi cesaretlendiriyor." şeklinde konuştu.

Ensar Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı İsmail Cenk Dilberoğlu ise fayda getireceği düşüncesiyle Türkiye'de 5 yıl önce olmayan bir şeyin hayata geçirilmesi konusunda çalışmalar başlattıklarını belirterek, "2 yıl sonra bugün 2'ncisini tertip ediyoruz. Bundan sonra da inşallah her 2 yılda bir periyodik olarak uluslararası sempozyumlarla Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu bu alandaki eksikliğimizi kapatacak, akademik bilimsel görüşü ortaya çıkaracak çalışmalar içerisinde olmaya çalışacağız. Ensar Vakfı olarak Türkiye'de manevi danışmanlık ve rehberliğin önemini vurgulamak ve bu konuda bir farkındalık oluşturmakla ilgili bir gayret içerisindeyiz." dedi.

Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nuri Tınaz da "Küresel çağda din aşırılık, şiddet ve terörle ilişkilendirilmekte ve özdeşleştirilmektedir. Bunun bir neticesi olarak maalesef dinin insani pozitif yüzlerinin öne çıkarılması ihmal edilmektedir. Bu uluslararası kongre din ve maneviyatın cezaevlerinde tutukluları reforme etme, hastanelerde hastaları tedavi etme, hasta ve yakınlarına moral olmadaki fonksiyonunu incelemeyi, söz konusu bu alanlarda hizmetleri sunarken, karşılaşılan problemlere ve uygulanan politikalara dair analizlere yer vermeyi amaçlamaktadır. Bu kongre alanlarında uzman bilim insanlarının disiplinler arası katkılarıyla alana yönelik teorik ve pratik model üretme ve deneyimleri paylaşma, karşılıklı bilgi alış verişi sağlamaya katkı sağlayacaktır." ifadelerini kullandı.

İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Sinanoğlu ve Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erol Özvar da birer konuşma yaparak, manevi danışmalık ve rehberlik hizmetleri hakkında bilgi verdi.

Kongre, 24 Kasım'a kadar sürecek.

En Çok Aranan Haberler