Son zamanlarda sosyal medyada trend haline gelen ‘20 years challenge’ akımının arkasında büyük bir tehlike olduğunu ifade eden Berge, bu akımla beraber kişisel verilerin toplandığını söyledi.
Yapay zeka ve makine öğrenmenin hayatımıza girmesiyle beraber yüz tanıma gibi sistemlerin yeteneklerinin geliştirebilmesinin ancak toplanacak verilerle mümkün olabildiğine dikkat çeken Berge, “Özellikle yüz tanıma teknolojisinin yapabilecekleri test süreçleri için değişimlerin saptandığı verilere ihtiyaç vardır. Bunu da en iyi 20 years challenge akımıyla yapabilirlerdiler ki sosyal medya paylaşımlarına baktığımızda bu amaca ulaştıklarını söylemek mümkün. 20’li yaşlardan itibaren yüzümüzdeki değişimlerle yüz tanıma sistemini geliştirebilecekleri gibi bunu pazarlamada da kullanılabileceklerdir” dedi.
Normal şartlarda duyuru yapılarak yüz tanıma teknolojisi için herkesin 20’li yaşlardaki fotoğrafları istenseydi kimsenin bu duruma yanaşmayacağını belirten Berge, “Böyle sosyal medyada akım haline getirince, toplum ne yazık ki mantıklı düşünmeden paylaşımlarda bulunabiliyor. Geçtiğimiz yıllarda da FaceApp tarzı uygulamalar ile insanlar yaşlandıkları zamanki hallerini görmek için benzer paylaşımlarda bulundular. Şu anki akım geçmişteki birçok yönteme göre daha tehlikelidir. Bilindiği üzere sosyal medya ve arama motorlarındaki dinleme özelliği ile beraber günlük yaşamda konuştuğumuz konular üzerine karşımıza reklamlar çıkarabilmektedir. Benzer durumu yüz teknolojisinde de yapabileceklerdir. Özetle bu tarz akımların başlatılmasına vesile olanlar, yüzümüzdeki öğrenmeyi bizden rıza bile almaya gerek kalmadan rahat bir şekilde edinebilecekleri bir yapay zeka sistemi geliştireceklerdir. Çünkü onlara bu verileri biz kendi rızamızla sunmuş oluyoruz. Bu vatandaşların bu konuda daha dikkatli olmalarını, bu tarz akımlara riayet etmemelerini tavsiye ediyoruz” ifadelerini kullandı. (İHA)