50 yaşın altındakilerin hayal meyal hatırladığı köstekli saatler bir dönemin en hatırı sayılır özel bir koleksiyon ürünü olarak adlandırılırdı.
Köstekli saati olanlar halk arasında ağa olarak anılırdı. Herkeste olmayacak kadar değerli ve özel bir aksesuardan öte kişilik sembolü olarak da algılandığı olurdu. Ardanuçlu Rahim Günal dedesinin babasından kalan çok özel bir köstekli saati yeleğinin cebinde taşıyor.
Yaklaşık 200 yıllık olan bu saatin halen tıkır tıkır çalışması bunun yanında pırıl pırıl olması gerçekten hayret edilecek kadar özel bir durumdur. Günümüzde bile 5-10 yılda miadını doldurup çöpe atılan saatleri aklımıza getirdiğinizde bu muhteşem saatlerin ne kadar özel bir sanat eseri olduğunu açıkça görebiliyoruz.
Ardanuç Aşağı Irmaklar Köyü (Samusğal)sakinlerinden Rahim Günal, dedesinin babasından kaldığını hatırlayabildiği bu özle saati şimdi kendisinin taşıdığını, bu saatin sahibi olduğu için büyük onur duyduğunu belirterek şunları söyledi;
“Bizim dönemimizde köstekli saatin anlamı bambaşkaydı. Nerde köstekli saat taşıyacak durum. Bu saati taşıyanlara gıpta ile bakılırdı. Dedem Osman Günal eskiden köyler arasında gezen köy hekimiymiş. Halk arasında sılıkçı, çıkık, kırıkları iyileştiren doktor diyelim.
O zaman nerde ortopedi. Nerde tıp? Ama şunu da ekleyeyim ki, o zamanın sılıkçıları (Sırıkçıları da denirdi) pek hata yapmazlardı. Kırıkları çıkıkları inanılmaz bir doğruluk derecesiyle yerine yerleştirirlerdi. Tıpkı Piri Reis’in dünyanın daha yuvarlak olup olmadığı tartışıldığı yıllarda dünya haritasını küçük bir sapma ile çizebildiği gibi. Neyse konuyu dağıtmayayım.
Dedem aynı zamanda bu saatlerin tamircisiydi de. Yapamayacağı arıza yoktu. Bu saati uzun yıllar dedem taktı. Dedem 1972 yılında vefat ettiğinde saat bana verildi. O gün bugündür saati yanımdan 39 yıldır hiç ayırmadım. Bu bana verilen kutsal bir emanet olarak verildi. Ben öyle bakıyorum.
Bugün saatin çalışması kusursuzdur. İç aletlerini de görebiliyorsunuz. İki kapağı var. Ön kapak saatin göstergesini korurken, arka kapak ise saatin iç donanımlarını görmenizi sağlayabiliyor. 200 yıllık bu saati kurduğumda yeni saatler kadar iyi çalışır. Kurma anahtarı vardır. Bir gün kurarsınız ertesi güne kadar çalışır. Böyle bir saate sahip olduğum için çok mutluyum. Bunun değerini hiçbir şeyle ölçemem. Günümüzde en kaliteli bir saat bile kaç yıl dayanabilir ki? Bu saat yaklaşık 200 yıllık. Başka bir şey dememe gerek var mı? Bu arada dedem aynı zamanda sanatkârdı, ozandı, şairdi. Onu da eklemiş olayım.
KÖSTEKLİ SAAT:
Dedelerimizden hatırlayacağımız kapaklı ve zincirli saattir. Bunlar zincirle bele ya da ceket içine bağlanır. Köstekli denilmesinin sebebi zannımca kapağın, saate bakarken engel teşkil etmesidir. Bunlar her yerde bulunmaz, antikadır. Serkisoff marka demiryolu kabartmalı olanlar, tasarruf genelgesi çıkana kadar, her yıl TCDD´den emekli olan memurlara devlet tarafından hediye edilirdi. bu nişanın, onurun, yıllarca verilen emeğin küçük bir yansıması gibi düşünülebilir. Yani saatin üstlendiği misyon buydu. Eski büyüklerimizin kullandıkları da yine İsviçre, Türk ortak üretimi olan nacar köstekli saatleridir. Ben de bu kültürü sürdürüyorum kendi adıma. Orijinal köstekli saatler kurmalı olur, kasası çelik olur kararmaz. Pilli olanları yeni teknoloji sanıp kanmayın. Bunun havası o üzerine sinmiş, eskiliğin, yaşamışlığın kokusu ve ağırlığı zaten.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz