HABER

2005, 2004'ten daha iyi olacak

İSTANBUL (İHA) - İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı C. Tanıl Küçük, ekonominin son iki yıldaki olumlu seyrinde dünya konjonktörünün Türkiye lehine gelişmesinin etkili olduğunu belirterek, "Ancak 2005 yılı 2004 yılından çok daha güç bir yıl olacaktır" dedi.

İstanbul Sanayi Odası'nın (İSO) "Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu" raporu İSO Yönetim Kurulu Başkanı C. Tanıl Küçük tarafından İSO Odakule Konferans Salonu'nda açıklandı. Tüpraş 2002 yılında olduğu gibi birincilik sırasını 2003 yılında da korudu. Tüpraş'ın 2003 yılındaki üretimden satışları 8 katrilyon 215 trilyon 208 milyar 423 milyon lira olarak gerçekleşti. Tüpraş'ı 2.4 katrilyon lira ile Ford Otomotiv Sanayi A.Ş. ve 2.2 katrilyon lira ile Elektrik Üretim A.Ş. takip etti.

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük konuşmasına 1968 yılından bu yana 36 yıldır her yıl düzenli olarak hazırlanıp kamuoyuna açıklanan İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Raporları'ndan bahsederek başladı. Tanıl Küçük, başlangıçta 100 Büyük Sanayi Kuruluşunu kapsayan çalışmanın daha sonra 300 Büyük Sanayi Kuruluşu olarak genişletildiğini ve 1980'li yıllarda çalışmada yer alan sanayi kuruluşu sayısı 500'e çıkarıldığını, geleneksel ve periyodik bir seri halini alan İSO 500'ün Türkiye ekonomisinin tarihsel gelişiminin izlenebildiği nadir çalışmalardan biri olduğunu hatırlattı.

"GELECEĞE UMUTLA BAKIYORUZ" Son çeyrek yüzyılda sanayinin, Türkiye ekonomisinin ana sektörü ve lokomotifi haline geldiğini, sanayi sektöründe yaşanan gelişmelerin ekonominin tümünü etkilediğine değinen Tanıl Küçük, "Bu çerçevede, sanayi sektöründe yüzde 50'nin ve imalat sanayiinde de yüzde 60'ın üzerinde ağırlığa sahip olan kuruluşları kapsayan İSO 500 çalışması, yalnızca sanayimizin değil ekonominin tümüne ilişkin önemli bir referans niteliğindedir. İlke olarak Türk sanayi sektöründeki olumlu olumsuz her türlü gelişmeyi yansıtmayı hedefleyen İSO 500 çalışması, bir anlamda ekonominin aynası olma işlevini de sürdürmektedir. Bu zengin ve özgün çalışmanın sonuçları, her yıl olduğu gibi bu yıl da Türk ekonomisinin ve sanayi sektörünün durumunu değerlendirmeye yönelik önemli bulgular içermektedir. Yakın geçmişte Türkiye ekonomisindeki gelişmelere paralel olarak 500 Büyük Sanayi Kuruluşu çalışmamızın sonuçlarında da olumsuz tablolarla karşılaşmıştık. Son iki yılda bu durum değişmiş görünüyor. Çalışmamızın 2002'de olduğu gibi 2003'te de geleceğe daha umutla bakma cesareti veren sonuçlar ortaya koyduğunu büyük memnuniyetle belirtmek isteriz" dedi.

"SANAYİ EN ETKİN SEKTÖR" Tanıl Küçük, göstergelerin 2004'ün ikinci çeyreğinde de ilk çeyrektekine benzer bir büyümenin gerçekleşmekte olduğunun sinyallerini verdiğini, bunun yanında, ödemeler dengesinde cari işlemler açığındaki hızlı yükseliş dikkat çekse de, yılın ilk yarısında bütçe performansına ilişkin olarak açıklanan rakamların pozitif seyri iyimserliği cesaretlendirdiğini belirtti.

2002 ve 2003 yıllarında ekonomide görülen olumlu performansta sanayi sektörünün en etkin sektör olarak görevini yerine getirdiğini, 2004'te de bu işlevini sürdürdüğüne işaret eden Tanıl Küçük, 2002 ve 2003'te ihracatta yaşanan olumlu gelişmeler, sanayi sektörünün bu süre içinde, ekonominin lokomotifi görevini devam ettirmesinde en önemli etken olduğunu kaydetti.
2004 yılında GSMH'nın büyümesinde ithalatta görülen yüzde 40'ın üzerindeki artışın da çok büyük katkısı olduğunu belirten Tanıl Küçük, "2004'ün ilk çeyreğinde ithalattaki büyük artış, ekonominin ikinci ana sektörü olan ticaret sektörünün sabit fiyatlarla yüzde 16.3 gibi yüksek bir oranda büyümesine neden olmuştur. Ulaştırma sektöründeki büyümede de ithalatın katkısı önemlidir. Tüm bunlara ilaveten, ilk çeyrekte, ithalat vergilerinin reel olarak yüzde 33.8 oranında artış göstermesi ile GSYİH, geçmiş yılın aynı dönemine göre yüzde 10.1 oranında büyümüştür" diye konuştu.

CARİ AÇIK ENDİŞESİ GSMH'daki büyük artışa karşılık, ilk çeyrekte dış ticaret açığı ve cari işlemler dengesi açığının önemli boyutlara ulaştığına dikkat çeken Küçük, bu açığın sıcak para ile fonlandığını, ancak, rekor düzeydeki cari işlemler açığının, bazı endişe ve riskleri de beraberinde getirdiğini vurguladı. 2004 yılının ikinci yarısında bütçe ve cari işlemler dengesinin dikkatle izlenmesinin gerektiğini, ithalatta ilk yarıda görülen büyük artışın frenlenmesi ve ihracatta da karlılığın artırılmasının şart olduğunu belirten Tanıl Küçar Son çeyrek yüzyılda sanaük, "Bu başarılamaz ise hedeflerden sapmalar olabilir. 2001 yılı gibi GSMH'da çok büyük bir düşüş yaşanan yıldan sonra da olsa 2002'de yüzde 7.9 oranında bir büyüme elde eden Türkiye, o yıl dünyanın en hızlı büyüyen ülkeleri arasına girmiştir. 2003 yılında ise GSMH tekrar yüzde 5.9 oranında büyümüş ve Türkiye bu kez de OECD ülkeleri arasında büyümede ilk sırayı almıştır. 2004 yılının ilk üç ayında da GSMH yüzde 12.4 oranında büyüyünce, Türkiye, 2004 ilk çeyreğinde de dünyanın en fazla büyüyen ülkeleri arasındaki yerini korumuştur. 2004 yılı da dahil edilince, Türkiye GSMH'sı son üç yılda en az yüzde 20 civarında büyüme gösterecektir. Bu oran oldukça önemli bir performansı ifade etmektedir. Ancak bu olumlu performansa rağmen, Türkiye, 1998 yılından bu yana son beş yılda sabit fiyatlarla GSMH'sında sadece yüzde 3,2 oranında artış gösterebilmiştir. 2003 yılı sonunda kişi başına düşen GSMH ise 1998 yılı sabit fiyatlarıyla yüzde 4.9 oranında daha küçüktür. Fakat Türkiye beş yıl öncesine göre daha fakirdir. Ayrıca, ekonomideki kırılganlığın hala hissedilmesi ve sürdürülebilir büyümedeki endişelerin devamı ekonominin geleceğine ilişkin soruları gündemde tutmaktadır" dedi.

500 KURULUŞUN BAŞARISI 2003 yılında, ekonomide yaşanan olumlu performans doğrultusunda, 500 Büyük Sanayi Kuruluşu'nun da başarılı bir yıl geçirdiğini, 2003 yılında 500 Büyük Sanayi Kuruluşu'nun mali yapıları bir önceki yıla göre daha sağlıklı hale geldiğini hatırlatan Tanıl Küçük, "Finansmanda yabancı kaynakların payı azalırken, öz kaynakların payı artmıştır. Özsermaye içinde asli faaliyetlerinden yarattıkları kaynakların payını artırmaları ile kuruluşların özsermaye yapılarında kaynak sağlama açısından daha sağlıklı bir duruma geldikleri görülmektedir.

Bilindiği gibi kriz sonrasında ekonomide yakalanan olumlu performansta ihracat çok önemli bir rol oynamıştır. 2003'te ihracat dolar bazında yüzde 31 oranında artış göstermiştir. 500 Büyük Sanayi Kuruluşu çalışmamızın 2003 sonuçları, 500 Büyük Kuruluşun ihracatının bir önceki yıla göre yüzde 35.7 arttığını göstermektedir. Bu oranın 500 Büyük Kuruluş içindeki özel büyüklerde %36,1 olması, özel büyüklerin 2003'te ihracat açısından çok başarılı bir yıl geçirdiklerini ortaya koymaktadır" diye konuştu.

2003'te İSO 500 kapsamındaki özel büyük kuruluşların üretimden satışları sabit fiyatlarla yüzde 8.3 oranında, kar ve zarar toplamları ise sabit fiyatlarla yüzde 34.3 oranında artış gösterdiğini belirten Küçük, buna karşılık, kamu kuruluşlarının kar ve zarar toplamı bir önceki yıla göre sabit fiyatlarla yüzde 28.1 oranında azaldığını, 2003 yılında özel büyük kuruluşların oluşturdukları net katma değer sabit fiyatlarla yüzde 13.1, brüt katma değer de yüzde 13.6 oranında artış gösterdiğini ve kamu kuruluşlarında ise net katma değer sabit fiyatlarla yüzde 3.6 ve brüt katma değer ise yüzde 2.5 oranında azaldığını söyledi.

BAŞARILI KURULUŞLARIN ÖZELLİKLERİ 2002 yılında ayakta kalma başarısını gösteren kuruluşların özellikle kısa vp Son çeyrek yüzyılda sanaadeli borçlarını azaltma yoluna gittiklerini belirten İSO Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, "2003 yılında ise 500 Büyük Sanayi Kuruluşu'nun mali yapısı daha sağlıklı hale gelmiştir. Tüm göstergeler, mali yapıda iyileşmeye yönelik bir gelişmeyi ortaya koymaktadır. 2002 yılında azalmaya başlayan dış kaynak payı, bu eğilimini 2003 yılında da devam ettirmiştir. 500 Büyük Kuruluş, 2001 yılında varlıklarının yüzde 69.57'sini yabancı kaynaklarla fonlarken, bu oran 2002'te yüzde 59.61'e, 2003 yılında da yüzde 52.55'e gerilemiştir. Özel büyük sanayi kuruluşlarında 2003 yılında varlıkların yüzde 54.49'u dış kaynaklarla fonlanmıştır" dedi.

Özel büyüklerin öz kaynaklarının varlık finansmanındaki payının 2002'de yüzde 38,83 iken, bu oranın 2003 yılında yüzde 45.51'e yükseldiğini hatırlatan Tanıl Küçük, "Bu yapının daha da iyileştirilerek korunması kuruluşların ve ekonominin geleceği açısından büyük önem taşımaktadır. 2003 yılında 2002'de olduğu gibi TL değer kazanmaya devam etmiş ve bu durum Türk sanayiinde hem olumlu hem de olumsuz etkilere yol açmıştır. Olumlu etkisi dışarıdan borçlanma yükünün azalmasıdır. Düşük faizle yurt dışından temin edilen borçlar, ucuzlayan dövizle ödendiğinde zaman zaman net kazanç dahi sağlanmıştır. Ancak, kuruluşların açık döviz pozisyonlarının artması devalüasyon ve kriz riski taşımaktadır. Olumsuz etki ise TL'nin aşırı değerlenmesinin kuruluşların rekabet avantajlarının azalmasına neden olmasıdır" diye konuştu.

KURULUŞLARIN SATIŞ KARLILIĞI 2003 yılında özellikle mali yapıdaki olumlu gelişmenin kuruluşların satış karlılığının bir miktar artmasını da sağladığını, 2003 yılında 500 Büyük Sanayi Kuruluşu'nun satış karlılığı yüzde 6.43 olduğunu ifade eden Tanıl Küçük, "Bu oran 2002'de yüzde 5.68 ve 2001'de ise eksi yüzde 0.48 idi. 2002 ve 2003 yıllarında ekonomide yaşanan olumlu performans ve finansman giderlerindeki önemli azalmalar sonucu karlılık artmıştır. Ancak bu artışa rağmen, 1980'li yıllar ile 1990'lı yılların ilk yıllarındaki 500 Büyük Sanayi Kuruluşu çalışmalarına bakıldığında, özel büyük sanayi kuruluşlarının o yıllardaki karlılık oranlarından hala çok uzak olduğu görülmektedir. 2003'te ekonomik karlılık (net katma değer/varlık toplamı) oranında da bir artış vardır. Özel büyük sanayi kuruluşlarında 2002'de yüzde 13.91 oranında olan ekonomik karlılık oranı, 2003'te yüzde 15.80'e yükselmiştir. 1992 yılında ise bu oran yüzde 31.58 idi. Bu da bize, son on bir yılda ekonomik karlılığın, yani konulan paraya karşılık yaratılan net katma değerin özel büyük kuruluşlarda yüzde 50'ye yakın oranda azaldığını göstermektedir" dedi.

ÖZEL SEKTÖRÜN BAŞARISI 2003 yılında özel büyük kuruluşlarda oluşturulan net katma değerin üretim faktörleri arasındaki dağılımında olumlu bir gelişme yaşandığını, 2003 yılında özel büyük kuruluşların oluşturduğu net katma değerin yüzde 62'si maaş ve ücretlere, yüzde 13.3'ü ödenen faizlere ve yüzde 22.9'u da milli gelir anlamındaki kara ayrıldığına değinen Tanıl Küçük, "2001 yılında maaş vep Son çeyrek yüzyılda sana ücretlerin payı yüzde 85.3, ödenen faizlerin payı yüzde 93.5 iken milli gelir anlamındaki kar payı da eksi yüzde 81.4 idi. İki yıl öncesine kadar milli gelir anlamında kar payı negatife dönmüştü. Hala yetersiz olsa da, son iki yılda ekonomi bir ölçüde kaynak yaratmaya başlamış bulunmaktadır" diye konuştu.

Brüt katma değerin dağılımına bakıldığında, 1992 yılında brüt katma değer içinde net katma değer payının yüzde 74.3 iken, bu oranın 2001'de yüzde 40.3'e gerilediğini, 2002'de yüzde 49.1 ve 2003'te de yüzde 48.9'a ulaşmasına karşılık, net katma değer verimliliğinin on yıl öncesine göre hala çok küçük olduğunu hatırlatan Tanıl Küçük, "Burada da en büyük etken, 1992'de yüzde 10.5 olan brüt katma değer içindeki net dolaylı vergi payının 2001'de yüzde 36.4'e çıkmış olmasıdır. 2002'de yüzde 28.4 olan bu oran, 2003'te de yüzde 30.8 gibi bir düzeye erişmiş bulunmaktadır. Bu oranın 10 yıl içinde 3 misli bir artış gösterip yüzde 30'ların üstüne çıkması, devletin yaratılan katma değerden giderek daha fazla pay almasına, sermaye ve işgücü gibi üretim faktörlerinin, üretimden aldıkları payın azalmasına ve dolayısıyla daha az yatırım ve tüketimde bulunmalarına neden olmuştur. Bu ise ekonomide sürdürülebilir kalkınma ve büyümenin gerçekleştirilmesinin önünde önemli bir engel teşkil etmektedir" dedi.

"10 YIL ÖNCEKİ PERFORMANSA ERİŞEMEDİK" Son iki yıldaki olumlu gelişmelerin etkisiyle, ekonomide olduğu gibi 500 Büyük Sanayi Kuruluşu'nda da kayıpların bir ölçüde telafi edildiğini, ancak hala 10 yıl önceki performansa henüz erişilemeyen daha olumsuz bir noktada bulunulduğuna dikkat çeken Tanıl Küçük, "Sürdürülebilir büyümeyi sağlamak için yapmamız gereken çok iş vardır. En ufak bir gevşeme büyük kayıpları beraberinde getirebilir. Ekonominin son iki yıldaki olumlu seyrinde dünya konjonktürünün Türkiye lehine gelişmesinin etkili olduğu genel olarak kabul edilmektedir. Ancak, 2005 yılı 2004'ten çok daha güç bir yıl olacaktır. ABD faiz oranlarını artırma eğilimini sürdürür, ham petrol fiyatları yüksek düzeyini muhafaza eder, dünya hammadde pazarında fiyatlardaki yükseliş devam eder ve gelişmiş ülkelerde maliyet kaynaklı enflasyon beklentisi artarsa, konjonktür Türkiye aleyhine seyretmeye başlayacak demektir. Bu nedenle takip ettiğimiz politikaların, ekonomimizin, dünya konjonktürünün nimetlerinden en uygun şekilde yararlanmaya, külfetlerinden ise kaçınmaya imkan tanıyacak biçimde oluşturulması ve yürütülmesi büyük önem taşımaktadır" ifadelerini kullandı.

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler