ANKARA (ANKA) – Avrupa Merkez Bankası, aralık ayı Mali İstikrar Gözden Geçirme Raporu'nda, 2008'de Türkiye'nin dış borcunda iyileşme olacağı, cari açığın ise büyümekle birlikte 2006'daki düzeyine çıkmayacağı tahmininde bulundu.
Avrupa Merkez Bankası'nın yılda iki kez hazırladığı "Mali İstikrar Gözden Geçirme" raporlarından Aralık ayına ait olanında seçilmiş yükselen piyasa ekonomileri için "Mali kırılganlık göstergeleri" yer aldı. Latin Amerika, Asya ve Avrupa'dan örneklerin verildiği tabloda Avrupa'daki yükselen piyasalar olarak Türkiye ve Rusya ele alındı.
-İYİ, KÖTÜ VE KÖTÜNÜN İYİSİ …-
AMB'nin dış borç tahminlerine göre ise bu yıl dış borç GSYİH'nın yüzde 52'si olacak. Dış borç gelecek yıl GSYİH'nın yüzde 49'una düşecek. Rakam 2006'da ise yüzde 55 olarak gerçekleşmişti.
Avrupa Merkez Bankası Türkiye'nin kısa vadeli dış borçlarının rezervlerine oranını bu yıl yüzde 113, gelecek yıl ise yüzde 120 olarak tahmin etti. Kısa vadeli dış borçların rezervlere oranı 2006'da yüzde 114 olmuştu.
2006'da Türkiye GSYİH'sının yüzde 7.8'i düzeyinde olan cari açığın bu yıl yüzde 7.0 olarak gerçekleşeceği, 2008'de ise yüzde 7.5'a yükseleceği belirtildi. 2008'deki rakam bu yıla göre yüksek, 2006'ya göre ise düşük tahmin edilmiş oldu.
-AVRUPA'DA YÜKSELEN PİYASALARIN DURUMU-
Rapora göre, yükselen piyasa ekonomilerinde son mali çalkantıların etkisi, piyasadaki normal likidite koşullarına dönüşe ve riskin yeniden fiyatlandırılmasının kapsam ve ısrarına bağlı bulunuyor. Yükselen ekonomilerin mali piyasa gerginliğinin son dönemlerinde daha az etkilendikleri belirtilen raporda, bu azalan kırılganlığın, ekonomilerinin temelindeki büyük dış rezerv mevcutları gibi iyileşmeleri ortaya koyduğu bildirildi.
Mali piyasa çalkantılarının gelişmiş ekonomilere yönelik dış talebe etkisinin yükselen ekonomiler için temel belirsizliği oluşturduğu kaydedilen raporda, "Potansiyel olarak gelişmiş ekonomilerdeki daha zayıf aktivite de yükselen ekonomilerin ihracatına talepte karşı etkiye yol açacak ve sonunda emtia fiyatlarında meydana gelecek düşüş ihracatçıları etkileyecektir" denildi.
Raporda özellikle büyük yükselen ekonomilerde, büyümenin belirleyicisi olarak önemli rol oynayan iç talebin, bu gibi riskler karşısında bir tampon olacağı kaydedildi. 242 sayfalık raporun Türkiye'den söz edilen bölümünde şöyle denildi:
"Gelişmiş ekonomilerdeki olası yavaşlamadan başka, daha ötede bir risk, yükselen Avrupa, Bağımsız Devletler Topluluğu ve Türkiye'nin dahil olduğu, büyük cari işlem açığına sahip, dış portföy yatırımları ve banka kredilerine bağlı yükselen ekonomileri etkileyecek olan, mali disiplinin uzaması potansiyelinde bulunmaktadır. Bununla bağlantılı olarak, yükselen ekonomilerin mortgage piyasalarında da etkin olan ABD mortgage piyasasında etkin kimi küresel bankalar, riskten daha fazla kaçınırlarsa, yurt içindeki bankalarla birlikte, bu ekonomilerdeki kredi arzını azaltabilirler."
Avrupa Merkez Bankası'nın haziran ayındaki istikrar raporunda yükselen piyasalar için dile getirdiği ana risklerin varlığını sürdürdüğü, ancak büyüklüklerinin değiştiği belirtilen raporda, bazı ekonomilerin güçlü sermaye akışıyla başa çıkmak için etkin gereç bulmada yaşadıkları riskin de biraz azaldığı kaydedildi.
-YÜKSELENLERİN KIRILGANLIĞI YATIRIMCI DUYARLILIĞINI ARTIRIYOR–
Geçmişte yaşananlardan daha az da olsa, yükselen ekonomilerdeki kırılganlıkların, yatırımcı duyarlılığında yükselmelere yola açtığı olgusunun bir kez daha onaylandığı belirtilen raporda şu görüşlere yer verildi:
"-Küresel cari işlem dengesizliklerinde büyük ve ani düzeltme olasılıkları, yükselen ekonomilerin karşılaştıkları temel kırılganlık noktalarından biri olmayı sürdürmektedir.
-Euro bölgesi açısından, yükselen piyasa ekonomileri kökenli makroekonomik riskler, (örneğin küresel talebe katkılarındaki zarar düzeltmeleriyle gelenler) yükselmiş ancak kontrol altındadır."
-DÖVİZ PİYASALARI–
Sabit döviz kurlarında önemli gerilim görülmediği, kimi dalgalı yükselen piyasa ülkesi para birimleri için ise değişkenliğin arttığı belirtilen raporda, Türkiye'yle ilgili "Özellikle Brezilya reali ve Türk lirasında, yüksek kazançlı yükselen ekonomi para birimlerindeki carry trade uygulamaları, bir dereceye kadar gevşeme eğiliminde olmuştur" denildi. Bunun yansıması olarak da söz konusu para birimlerinin temmuz-ağustosta ucuzladığı aynı dönemde Japon yeninin değer kazandığı belirtildi. (ANKA)