Yazar ve yöneten Richard Linklater'in çekimleri 12 yıl süren Boyhood filminde, yemek ailenin önemli bir parçası. Film; Mason'ın (Ellar Coltrane) hayatındaki küçük ama önemli anları vurguluyor ve bu anların çoğu, Mason, Mason'ın kız kardeşi Samantha (Lorelei Linklater) ve boşanmış ebeveynlerinden biri yemek yerken gerçekleşiyor. Anne (Patricia Arquette) ile olan buluşmalarda ev yemekleri oluyor ve örneğin ailenin Houston'a taşınacağı gibi önemli duyurular yapılıyor. Baba (Ethan Hawke) yemek pişirmiyor. Bir bowling salonunda çocuklarla hamburger ve patatesleri mideye indirirken, bir beyzbol maçında sosisli sandviç yerlerken veya kamp ateşinde marshmallow kızartırlarken görüyoruz. Ama bu yemeklere; seks, Irak Savaşı veya Star Wars gibi çeşitli konulardaki önemli konuşmalar ve hayat dersleri eşlik ediyor.
Selma, 1965'te Selma'dan Montgomery'e gerçekleşen oy hakkı gösterilerinin hikayesini anlatıyor. Filmin başlarında Martin Luther King Jr. (David Oyelowo) ve Selma hareketinin diğer kilit isimleri Richie Jean Jackson'ın evinde buluşuyor ve Güney yemeklerini: yulaf tanelerini ve salçalı bisküvileri yiyorlar. Bu sahneye zıt olarak Martin Luther King'in Beyaz Saray'da Başkan Lyndon B. Johnson ile resmi ve ciddi kahve buluşması ve ayrıca kahve ve tosttan oluşan dokunulmamış kahvaltının önünde Johnson'ın Selma'daki artan şiddet olayları haberlerini endişeyle izlemesi sahneleri var. Boyhood filminde olduğu gibi bu filmde de yemek Martin Luther King'in aile hayatının gösterildiği sahnelerde yer alıyor. Örneğin gösterilerin ilk gününde eşi Coretta Scott King (Carmen Ejogo) ve çocuklarıyla akşam yemeği yemek için eve gidiyor.
Michael Keaton'ın karakteri Riggan Thomson, Birdman filminde yemekten ziyade içiyor. Filmde neredeyse unutulmakta olan ve kariyerini tekrar canlandırmak amacıyla ünlü ve alkolik yazar Raymond Carver'in hikayesini konu alan bir tiyatro oyununda rol alan bir oyuncuyu canlandırıyor. Tiyatro oyununun ilk gösterim günü yaklaştıkça Thomson giderek gergin (ve sarhoş) oluyor. Midesine giren tek yemek birkaç dilim hindi ve kavanozdan parmaklarıyla yediği hardal. Filmde Broadway sahnesinde de ara sıra yemekler gözüküyor.
İleride ABD ordusunun gelmiş geçmiş en keskin nişancısı olacak olan Teksaslı genç Chris Kyle, et ve sebzelerden oluşan bir aile yemeği sırasında babasından önemli bir ders alır: "Bu dünyada üç tip insan vardır: kurtlar, koyunlar ve çoban köpekleri". Büyümüş olan Chris Kyle (20 kilo daha kaslı haldeki Bradley Cooper), babasının tanımına göre koruyucu bir çoban köpeğidir ve yemekten daha ziyade içmektedir. Filmin başlarında iyi huylu deniz komandosunun gelecekteki eşiyle sahneler ve seneler sonraki bir sahnede uzun süren görevlerden dönmüş şekilde ve bir barda yıpranmış ve kırılgan olarak tek başına oturduğu bir sahne var. Kyle'in evine temelli olarak döndüğünü gösteren mangal sahnesinde, Chris'in aklının Irak'ta kaldığı ve sivil hayata adapte olamadığı gösteriliyor. Evin köpeğinin mangal başındaki çocuğa saldırdığını sanan Chris, köpeği uzağa götürüp tasmasını çıkarıp ve evden kovacakken karısı onu tokatlayarak kendine getiriyor.
Zero Moustafa (yaşlı hali F. Murray Abraham tarafından, genç hali Tony Revolori tarafından canlandırılıyor), bir yazara (Jude Law) hayat hikayesini bir zamanların muhteşem ve hareketli oteli Grand Budapest Hotel'deki bir restorandaki uzun bir yemek sırasında anlatıyor. Genç Zero'nun akıl hocası ve otelin konsiyerji Gustave (Ralph Fiennes), haksız yere cinayetle suçlanıyor ve hapse atılıyor. Gustave, Zero'nun nişanlısı Agatha'nın (Saoirse Ronan) Mendl's pastanesi için hazırladığı keklerin içine gizlenmiş aletleri kullanarak hapishaneden kaçıyor. Her tatlı courtesan au chocolat isimli kremalı pastanın üç hikayesini anlatıyor. Bu dalavereler içindeki rolü artan Agatha bu durumu hafifçe protesto ediyor: "Ben bir pastaneciyim. Çalıntı sanat ile takas yapmıyorum."
Yetenekli oyuncu Benedict Cumberbatch, The Imitation Game filminde sosyal açıdan garip bir kod çözücü olan Alan Turing'i canlandırıyor. 2. Dünya Savaşı döneminde geçen filmde Turing ve ekibi Nazi Enigma makinesini çözmeye çalışıyorlar ve yemekli birçok sahnede Turing'in ilginç kişiliğinin ayrıntılarına yer veriliyor. Yatılı okulda zorbalık görmüş olan Turing öğle yemeğinde havuçları, bezelyeleri ve patatesleri obsesif bir şekilde birbirinden ayırıyor. Büyüdüğünde sosyal becerileri hala eksik olan Turing, çalışma arkadaşlarının yemeğe çıkarken onu da davet ettiği dolaylı cümleleri anlamıyor. Clarke (Keira Knightley) ondan uzaklaşmış çalışma arkadaşlarının kendisini sevmesini sağlamalasını çünkü onlara ihtiyacı olduğu konusunda Turing'i ikna ediyor. Turing de ertesi gün çalışma yerine bu amaçla parlak kırmızı elmalar getiriyor. Bu kısım belki de Turing'in gerçek hayatta her gün yatmadan önce bir elma yemesi gerçeğine ve zehirli bir elma yiyerek intihar ettiği spekülasyonuna gönderme olarak yazılmış olabilir.
Fizikçi Stephen Hawking'i Eddie Redmayne'in ve eşi Jane Wilde Hawking'İ Felicity Jones'un canlandırdığı The Theory of Everything filmi eşinin biyografisine dayanıyor ve birlikte geçen yaşamlarını konu alıyor. Filmde yemek sahnelerinde Hawking'in motor nöronları hastalığının gelişimi ustaca gösteriliyor. Hastalığın ilk aşamalarında yanlışlıkla bir kahve fincanını deviriyor. Hastalığı ilerledikten sonra, misafirleri çatallarını ve bıçaklarını rahatlıkla kullanabilirken kendi ellerinin titrediğini görüyor. Birkaç yıl daha geçtikten sonra artık kendi kendine yemek yiyemediğini görüyoruz. Sesini kaybetmesinin ardından göz kırpma hareketiyle bir makine üzerinden iletişim kuruyor ve ilk isteği bir bardak çay oluyor (Ne de olsa İngiliz).
Whiplash isimli filmde Miles Teller, rekabetçi bir stüdyo grubuna kabul almış olan ve talepkar bir orkestra şefi (J.K. Simmons) tarafından yönetilen genç ve yetenekli davulcu Andrew'u canlandırıyor. Andrew'ın hocasının gözüne girmek için çalışma takviminin yoğunluğunu artırdıkça doğru düzgün yemek yemeye vakit bulamaz. Yedikleri sadece babasıyla film izlerken yediği patlamış mısırdan ve ayrıca çikolatalı draje ve jelibondan ibarettir. Ama önemli sahnelerden biri ev yemeklerinin yendiği Pazar günü akşam yemeği sırasında gerçekleşiyor. Babası (Paul Reiser) biraz kırmızı et ve balık (Andrew'ın amcasına göre biraz fazla pişmiş) hazırlar ve yemek sırasında Andrew sporcu kuzeninin başarılarını övüp durmaları hakkında aile fertleriyle kavga eder. Yaşlı ölüp unutulmaktansa genç ölüp hatırlanmayı tercih edeceğini de belirtir.