MHP GENEL BAŞKANI DEVLET BAHÇELİ'NİN KONUŞMASI
TBMM Genel Kurulu'nda 2015 yılı bütçe görüşmelerinde MHP grubu adına kürsüde hitap eden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, çözüm sürecine değindi, konu ile ilgili çeşitli sorular yöneltti. Bahçeli konuşmasında, "Aldıkça iştahı kabaran ve adım adım emellerine yaklaşan bölücülüğün duracağı yer neresi olacak? Hükümetin direnci nerede ortaya çıkacaktır? 'Çözüm süreci kamu düzeninin alternatifi değildir', diyen başbakan nereye kadar hareketsiz kalacak, hangi eşiğe kadar bölücü güruhun tehditlerine boyun eğecektir? Biz çözülmeden de Kandil ve İmralı'yı kapsamına alan rezil müzakerelerden de oldukça rahatsız ve şikayetçiyiz. Sayın Başbakan, dilinizden düşürmediğiniz kamu düzeni yerlerde sürünüyor, hala uyumaya saray savunuculuğuna devam mı edeceksiniz? Süreç ihanetinin PKK'yı serbest bıraktığı güvenceye aldığı aşikardır" dedi.
"KÖMÜR DAĞITMAYI MARİFET SANAN İKTİDAR ZİHNİYETİ KENDİ YANDAŞ ÇEVRESİNE PEŞKEŞ ÇEKMİŞTİR"
Ekonomik yapıyı kemiren ana sorunun artan eşitsizlik olduğunu savunan Devlet Bahçeli, "Türkiye 12 yılı aşan bir süredir büyük bir Meclis çoğunluğuna sahip tek başına iktidar tarafından yönetilmektedir. Şu an görüşmekte olduğumuz Bütçe Kanun Tasarısı AKP'nin bu kapsamdaki 13'üncü hazırlığıdır. 12 yıllık zaman zarfında 13 bütçe yapılsa sonuç değişmemiş, sosyal ve ekonomik hedefler umut vaad etmemiştir. Bütçelerin inandırıcılığı ve samimiyeti rakamlarla oranlarla dibi görülmeyen sözlerle sağlanamayacaktır. Asıl öncelikli olan bütçenin arka planındaki siyasi iradenin tutum ve kapasitesidir. Bütçe vizyona sahip olmadıktan sonra sıradanlığa mahkumdur. Bütçe insanımızın ihtiyaç ve beklentilerini cevaplandırmalıdır. Dar ev orta gelirli vatandaşlara kömür ve makarna dağıtmayı marifet sanan iktidar zihniyeti, sıra kendi yandaş çevresine gelince aslan payını hiç gocunmadan peşkeş çekmiştir. Burada hazır bulunan her arkadaşımın bu haksızlığı kendi vicdanında sorguladığından hiç kuşkum yoktur. Adaletsizliğin hüküm sürdüğü ekonomik ve sosyal bir yapının iddia ve idealleri çürümüştür. Servet ve fırsat eşitsizliğinin nelere mal olduğunu 2008 küresel krizine bakarak söylememiz mümkündür. Ekonomi politikaları ahlak ve adalete vurgu yapmıyorsa eşitlik ve özgürlüğe temas etmiyorsa sorun büyüktür. Sosyal dokumuzu ve ekonomik yapıyı kemiren ana sorun artan eşitsizliktir. Çok yiyen çok tüketen çok kazanan ile hiç yemeyen hiç tüketmeyen aynı toplumun fertleridir ve ateşle barut gibi yan yanadır. Bu vicdansız dağılım ve dengesizlik ne inançlarımızla ne de insanlığımızla bağdaşmaktadır" diye konuştu.
"ERMENEKLİ RECEP LASTİK AYAKKABI GİYERKEN SARAYLARA KAYNAK AKTARILIYORSA BÜTÇENİN HAYRI HİÇBİR VATAN EVLADINA DOKUNMAYACAKTIR"
Konuşmasında Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün 2014 yolsuzluk algı endeksinin sonuçlarına değinen Bahçeli, "Zenginliğin iki yolu vardır. Ya servet yaratmak ya da başkalarının servetine el koymaktır. Bugün Türkiye'de üretim zaaf geçirdiğinden meşru ve doğal yollardan zenginliğin yeşermesi imkan dışıdır. Zenginleşen köşeyi dönen cebini ve küpünü dolduranların ise nasıl bu duruma geldiklerini görmek için 17-25 Aralık'ta deşifre olan rezaletlere bakmak yeterlidir. Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün 2014 yolsuzluk algı endeksinde en fazla puan kaybeden ülke olan Türkiye, 11 basamak düşerek 175 ülke arasında 64'üncü sıraya inmiştir. Demek ki darbe sözleri tutmamış, paralel tezlerine aldırış edilmemiştir. Demokrasisi tıkanmış sosyal denge ve uyumu zedelenmiş bir ülkenin övünecek ekonomik büyüme ve kalkınma düzeyine ulaşması henüz görülmüş bir şey değildir. Bir yanda Ermenekli Recep lastik ayakkabı giyerken diğer yanda kutulara, saraylara, uçaklara lükse ve israfa oluk oluk kaynak aktarılıyorsa bütçenin hayrı küçük bir azınlık dışında hiçbir vatan evladına dokunmayacaktır" ifadelerini kullandı.
"BÜTÇENİN YENİ YETME DESPOTLARIN KULLANIMINA SUNULMASI ZULÜMDÜR"
Devlet Bahçeli, konuşmasında tartışılan bütçe tasarısına eleştiriler getirerek, "Aziz milletimiz işsizliğin ümitsizliğin muhtaçlığın pençesinde ömür tüketirken iktidar koltuğunda oturan zevatın yolsuzluğa rüşvete bütçe yapması korkunç ve kahredici bir travmadır. Tencerede pişirip kapağında yiyen milyonların hakkına hepimizin riayet etmesi gerekmiyor mu? Sayıları 5,5 milyonu aşan işsizler ordusuna işsiz kalan her 4 gencimizden birisinin hüznüne hangi mazeretleri uyduracağız. Kusura bakmayın bin 150 küsür odalı kaçak ve karanlık sarayla uğraşıyorduk. Altın varaklı bardakları paha biçilmez halıları seçiyorduk size gelesiye akşam mı oldu diyeceğiz? İstismar faciasıyla vakit geçirenler zahmet edip çiftçimizin memurumuzun esnafımızın işçimizin emeklimizin derdiyle dertlensin. Bütçenin millet menfaatinden ziyade imtiyazlı çevrelerin sultanlık hasreti çeken yeni yetme despotların emir ve kullanımına sunulması açık açık söylüyorum haksızlıktır zulümdür" dedi.
"BÜTÇE SOYGUNA İKRAM, GEÇİM TEMİNİNE YABANCIDIR"
Bütçe Kanunu Tasarısı hakkında değerlendirmede bulunan Bahçeli, "Helal kazancın örselendiği haram yemenin öne geçtiği şu günkü ülke tablosunda yalan ve aldatma mekanizması ile gerçek gündem ötelenmektedir. Başbakanın ezber dolu sözlerine kanarsak dünya alem durgunluk ve ekonomik yavaşlama içindeyken ülkemiz istikrar abidesi istikrar adası olarak sivrilmektedir. İleri sürüldüğü gibi bir Türkiye manzarası olmuş olsaydı herkesten fazla sevinir herkesten fazla umutlanırdık fakat mızrak çuvala sığmamakta hayal tacirliği karın doyurmamaktadır. Tepeden tırnağa yalana batmış bir iktidarın en büyük kabusu doğruların ifşası ve haykırılmasıdır. Bu bütçe hükümetin öngörüden uzak ekonomi politikalarının sadece bir yönü sadece bir bölümü olarak vasat bulmuştur. Bütçe aynı zaman TBMM'nin hükümet üzerindeki siyasal denetim araçlarından birisi olarak ekonomik siyasi ve sosyal sorumluluğun aynı anda gerçekleştiği hukuki ve siyasi bir belgedir. Ancak bu belgenin çocuk oyuncağına çevrilmesi şöyle dursun müsrifliğin finansmanı için planlandığı gün gibi meydandadır. Bütçe havuzculara açık, vatandaşa kapalıdır. Bütçe denizlere durmadan gemi indirenlere davetkar, mağdur ve mazlumlara uzaktır. Bütçe ranta faize sömürüye çaresizliğe soyguna ikram, geçim teminine yabancıdır. Bütçede öngörülen ekonomik hedefler milletimizin beklenti ve talepleriyle ekonominin reel durumu ile örtüşmemektedir. Bu kapsamda Meclis grubumuzun değerli üyeleri bütçeyle ilgili teferruatlı değerlendirmeleri sırası gelince yapacaklar. Öneri eleştiri ve düşüncelerimizi sizlerle ve milletimizle paylaşacaklardır" açıklamasında bulundu.
"BEKASINI KUTUPLAŞMAYA BAĞLAYAN HER İKTİDAR KAYBETMEYE MAHKUMDUR"
Kutuplaşmaya teslim olmuş bir siyasetin millet yararına değer üretmesinin hayal ürünü olduğunu savunan Bahçeli, "Siyaset tarihimizin en büyük sorunu birbirini anlamak, dinlemek, uzlaşma ve diyalogla sorun çözmek sorumluluğunda olan siyasetçilerin bütün güçlerini birbirini yıkmaya harcamaları olmuştur. Siyasetin bir amacı vardır ve toplumsal bölünmüşlüğü, fikri çatışmayı en aza indirmek, minimum seviyelere çekmek olmalıdır. Siyasette nezaket yerine hakaret, vizyon yerine hamaset, birlik yerine bölücü dil egemen olduğu müddetçe işbirliği dinamikleri belini doğrultamayacak etkinlik kuramayacaktır. Kutuplaşmaya teslim olmuş bir siyaset anlayışının nefret ve nifak salgınına yakalanmış bir siyaset söyleminin millet yararına değer üretmesi bize göre hayal mahsulüdür. Kalbi ve zihniyeti tel örgülerle çevrili siyaset üslubunun siyaseti yalnızca sandığa yalnızca kendi aldığı oy oranına sıkıştırması ilkel bir yavanlıktır. Körleşen söylemlerle düşmanlık üretmenin insanları birbirine düşürmenin sonu ve saygınlığı olmadığı gibi bunun da dehşet verici gelişmelere hız vereceğini görmek zorundayız. Bekasını kutuplaşmaya bağlayan her iktidar kaybetmeye mahkumdur. Yoldan çıkan ahlakla arasına duvar ören her iktidar hesap vermeye mecburdur. Tarihin ibret sayfalarında sınırlanmayan her gücün ahlak ve hukukla tanışmamış her faninin bir vesile ile ele geçirdiği konjonktürel imkanı kötüye kullandığı yazılıdır. Meşhur fıtrat kavramı asıl burada kendisini acı da olsa göstermektedir" dedi.
"KAN DÖKMEK İÇİN SİLAH BAŞINDA BEKLEYEN MİHRAKLARLA ÇÖZÜM SOFRASINA OTURMAK ZİLLETTİR"
Konuşmasında çözüm sürecine değinen MHP Lideri Bahçeli, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Çözüm diyenlerle çözülme diyenler doğal olarak iki ayrı uçta birikmiş, karşılıklı olarak mevzilenmiştir. Çözüm ezberine takılan iktidar ve bölücü çevreler ya bilerek ya da kördüğüm olmuş zihniyetleri gereğince dibe sürüklendiğimizi görmekten acizdirler. İlahi emir gibi gösterilen çözüm kavramını konuşmak için önce sorundan sorunun ne olduğundan bahsetmek lazımdır. Çözümle kastedilen çözümle ulaşılmak istenen nelerdir? Sorun terör ise çözümü tam saha pres, teröristlere soluk aldırmamak, hainlerin kökünü kurutacak mücadele azmini sergilemektir. Kan dökmek için silah başında bekleyen mihraklarla önce sorun seansları düzenleyip sonra da sözde çözüm sofrasına oturmak zillettir. Marjinal gruplarla masaya kurulup pazarlıklarla devlet ve millete kumpas kurmak milli birlik ve beraberliğimizi dinamitlemek en hafif tabirle ihanet değil de nedir? Bölünmeyi birleşme dağılmayı toparlanma zannetmek kaskatı kesilmiş vicdan özrüdür. Biz terörden jest bekleyerek medet umarak hiçbir meselenin çözülemeyeceğini teröristlerle müzakere edilerek hiçbir neticenin alınamayacağını defalarca söyledik. Geçmişte ne zaman sorun izahları yapılsa ne zaman çözüm sloganları atılsa ya insanımızdan ya da toprağımızdan olduk. Tıpkı bugünkü gibi imparatorluğumuzun sinir uçlarıyla oynandığında devletle beraber fes de göçmüş sancakla beraber millet de son yurduna sancılı bir geri dönüş yaşamıştır. Osmanlı kimliği çözülmeye fren olamamış, çöküşün önüne geçememiştir. Bir tek milleti hakime sorumluluğu taşıyan büyük Türk milleti imparatorluk fikrine sımsıkı sarılmış, kaderi kabul etmiştir. Şimdi bu tarihi hakikatleri unutalım da sorun ve çözüm akıntısına biz de mi kapılalım?"
"BİRLİKTE YAŞAMANIN ZORBALIK İLE SAĞLANAMAYACAĞI NET VE AÇIKTIR"
Devlet Bahçeli, konuşmasa şöyle devam etti:
"Sorun ve çözüm makasına alınmış Türk milletine böylesi karanlık bir yola sürekli uyardığımız bir felakete, içeriğini bile bilmediğimiz sözde çözüm kulvarına yuvarlanırsanız bunu tarihe nasıl anlatacaksınız? Tarihin tekerrür etmesine göz göre göre onay veremeyiz. PKK denen insan ve insaf kasaplarıyla Türkiye'yi masaya yatırmak çözüm müdür? Ömür boyu ağırlaştırılmış hapse mahkum bir katilin benim bu kadar ağırlığım yoktu, İmralı'da daha güçlü bir lider oldum, sözlerini duymak çözüm müdür? PKK'lı militanların kalaşnikoflarla yol kesip kimlik kontrolleri yapmaları, maske takıp sözde asayiş TİM'leri oluşturmaları çözüm müdür? Kimse boşu boşuna hayale kapılmasın. Türk milleti bu tezgaha düşmeyecektir. Mezhebi kökeni ne olursa olsun hiçbir kardeşim çözülmeyi benimsemeyecektir. Niyet sahiplerini bir kez daha ikaz ediyorum. MHP ve milyonlarca Türkiye sevdalısı şanlı bayrağımıza asil Türk milletine yan gözle, çatık kaşla bakanların tam karşısındadır. Hükümete diyorum. Kamu düzenini idrak edememiş, vesayet altındaki başbakana sesleniyorum. Aldığınız oya bakıp Türkiye'nin tamamıyız deyip duruyorsunuz dikkat edin. Bir milletin tarihinde medeniyet meselesinin oy toplayarak halledildiği görülmemiştir. Düzmece bir demokrasi anlayışını sığınak yaparak millete çelme takılmasına dün sessiz kalmadık bugün de sessiz kalmayacağız. Birlikte yaşamanın zorbalık zulüm eritme veya yok etme ile sağlanamayacağı net ve açıktır."
"SÜREÇ İHANETİNİN PKK'YI GÜVENCEYE ALDIĞI AŞİKARDIR"
Konuşmasında Kobani olaylarını hatırlatan Bahçeli, "Şu sorumuzun cevabı mutlaka verilmelidir. Aldıkça iştahı kabaran ve adım adım emellerine yaklaşan bölücülüğün duracağı yer neresi olacak? Hükümetin direnci nerede ortaya çıkacaktır? Çözüm süreci kamu düzeninin alternatifi değildir, diyen başbakan nereye kadar hareketsiz kalacak, hangi eşiğe kadar bölücü güruhun tehditlerine boyun eğecektir? Davutoğlu, çözülme sürecinden çok rahatsız olan var diyerek siyasi iz sürücülüğü yapıyor, öznesi gizli uyarılarda bulunuyor. Başka yerde sorumlu aramasına gerek yoktur. Biz çözülmeden de Kandil ve İmralı'yı kapsamına alan rezil müzakerelerden de oldukça rahatsız ve şikayetçiyiz. Siyasi partilerin eylemleri devletin bağımsızlığına ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı olamayacaktır. Aksi bir tavır anayasal yaptırımlar uygulanmasını gerektiren anayasa suçudur. Kobani bahanesiyle çıkan vahşet olaylarının bir benzeri yaşanırsa bunun hesabını kim ödeyecektir? Sayın Başbakan, dilinizden düşürmediğiniz kamu düzeni yerlerde sürünüyor hala uyumaya saray savunuculuğuna devam mı edeceksiniz? Süreç ihanetinin PKK'yı serbest bıraktığı güvenceye aldığı aşikardır. Bir noktadan sonra sıcak bakılan istekler karşılanmazsa devlet kendi kendini idame ettiremez hale gelecektir. Kesinlikle vermek isteyenlerle ısrarla almak isteyenler arasındaki engeller zayıfladığında taraflar görüş menziline girdiğinde ortaya çıkabilecek gelişmeler hakkında bir fikri olan var mıdır? Bölmek isteyenlerle böldürmem diyenlerin kaçınılmaz karşılaşması vuku bulursa nelerin olacağını burada bulunan milletvekilleri düşünmüşler midir?" diye konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz