İSTANBUL (AA) - Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Genel Sekreteri Bahadır Kaleağası, "Fiyat istikrarını sağlayıcı politikalarla enflasyonu kalıcı şekilde yüzde 5 ve altına indirmeden TL cinsinden finansman maliyeti sorununu, döviz cinsinden borçlanma ihtiyacını ve kur riski sorunlarımızı çözmemiz mümkün değil." dedi.
Kaleağası, TÜSİAD Ekonomik Araştırma Forumu ile Koç Ünivesitesi iş birliğiyle düzenlenen "2018 Yılında Türkiye Ekonomisi" başlıklı konferansın açılışında yaptığı konuşmada, nesnelerin interneti, yapay zeka, genetik bilimi, temiz enerji teknolojileri gibi atılımların bugünün ekonomik politikalarını belirlemesi gerektiğini söyledi.
Küresel krizden bu yana tüm dünyada ve özellikle gelişmiş ekonomilerde yaşanan ekonomik durağanlığın artık yavaş yavaş geride kaldığını dile gtiren Kaleağası, küresel ekonominin canlandığını, dünya ekonomisinde temkinli bir bahar havasının yaşandığını aktardı.
Dünyanın önde gelen merkez bankalarının olağanüstü genişlemeci politikalarından yavaş yavaş vazgeçtiğini dile getiren Kaleağası, bol ve ucuz para döneminin sonuna yaklaştıklarını bildirdi.
Kaleağası, Türkiye'nin geçen yılın 9 ayında yaşadığı büyümeden bahsederek, söz konusu yüksek büyüme oranında özel sektörün dinamizminin ve hükümetin vergi indirimleri ile Kredi Garanti Fonu gibi iç talebi artırmaya yönelik politikalarının etkili olduğunu anlattı.
Kırılganlıkların azalmadığı, verimliliğin artmadığı bir büyümenin sürdürülebilir olamayacğaını vurgulayan Kaleağası,2001 krizi sonrası dönemde, makroekonomik istikrarı sağlayan reformlar sayesinde yaşanan ilerlemeye değindi.
Kaleağası, gelişmekte olan ülkelerin ortalama enflasyon oranının yüzde 4'e doğru yakınsarken Türkiye'nin negatif şekilde ayrıştığını kaydederek, şunları söyledi:
"Fiyat istikrarını sağlayıcı politikalarla enflasyonu kalıcı şekilde yüzde 5 ve altına indirmeden TL cinsinden finansman maliyeti sorununu, döviz cinsinden borçlanma ihtiyacını ve kur riski sorunlarımızı çözmemiz mümkün değil. Dolayısıyla kısa vadeli büyüme politikaları yerine enflasyonu düşürmeye yönelik politikaların sabırla yürütülmesi gerekiyor. Çünkü önemli olan tek başına yüksek oranda bir büyüme oranı elde etmek değil, nitelikli büyümeyi başarmak ve bunun sürdürülebilirliğini sağlayabilmektir."
- "Verimlilik artırılmalı"
Kaleağası, ekonomi politikalarını tasarlarken temel hedefin verimliliği artırmak olması gerektiğini belirterek, ekonomideki kırılganlıkların ancak bu temelle azaltılabileceğini, Kredi Garanti Fonu gibi kredilerin üretken alanlara dağılımının sağlanması gerektiğini bildirdi.
Türkiye'nin AB üyelik müzakereleri ile Avrupa değer ve standartlarına uyum sürecinin hızlandığını ve uluslararası siyasal ve ekonomik gücünün yükseldiğini dile getiren Kaleağası, "AB, en önemli demokratik değer ortaklığıdır. En önemli yatırım, ticaret, turizm, teknoloji, sosyal kalkınma iş birliği ve mevzuat standartı kaynağımızdır." diye konuştu.
Kaleağası, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türkiye ne kadar AB sürecinde ilerleyen bir ülke olursa, o kadar Çin'den Körfez'e, Amerika'ya dünyanın diğer bölgeleri için siyasal açıdan etkili, ekonomik açıdan cazip olmaktadır. Simetrik olarak, dünyada etkili bir Türkiye Avrupa'da da daha etkili bir ülke olmaktadır. Bu denklemi güçlendiren her gelişme milli menfaatlerimize hizmet eder, aksi ise ülkemizin karşıtları ve rakiplerini sevindirir.Bu nedenle, dış ilişkilerimizde iyileşmeyle beraber, Türkiye'nin AB üyeliği perspektifinde kararlılıkla yol alması, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve hızla derinleşmekte olan Avrupa enerji politikalarına ve Avrupa dijital tek pazarına uyum mutlak bir önem arz etmektedir."
Kaleağası, olağanüstü halin bitmesinin ekonominin güçlenmesine ve yatırım ortamının iyileştirilmesine önemli katkı vereceğini vurguladı.
(AA)