İYİ Parti Adana Milletvekili İsmail Koncuk, vakıf üniversitelerinde öğrenci ücretlerinde üst sınır belirlenmesini ve burslu öğrenci sayısının artırılmasını istedi.
İYİ Parti milletvekilleri, TBMM Genel Kurulunda görüşülen Milli Eğitim ve Dışişleri bakanlıklarının 2020 yılı bütçesine ilişkin görüşlerini açıkladı.
İYİ Parti Adana Milletvekili İsmail Koncuk, Milli Eğitim Bakanlığının, oluşturduğu kadro ve attığı her adımda millete güven veren bir bakanlık olması gerektiğini söyledi.
İzmir İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Yahşi'nin, bağış parasıyla tatile gittiği iddialarına değinen Koncuk, "İzmir gibi bir ilin il milli eğitim müdürü böyle bir şaibeyle anılıyorsa Bakanlık Disiplin Kurulunun onayladığı cezaları, Bakanın kaldırmaya hakkı yoktur. Bakan Selçuk, şahsen güvendiğim bir insandır. Böyle bir milli eğitim müdürü ne bakanlıkla ne de Selçuk'un öne sürdüğü ahlaklı, sağlam eğitim anlayışıyla örtüşmektedir." dedi.
Koncuk, sözleşmeli öğretmenlik uygulaması kaldırılmadığı sürece bakanlığın sürekli tartışılan bir kurum olmaktan kurtulamayacağını savundu.
Bazı vakıfları okullara sokmanın, "Ben milli eğitimde başarılı olamadım, umudumu Ensar'a, Deniz Feneri'ne bağladım" anlamına geldiğini ifade eden Koncuk, bunu da Atatürkçü, vatansever olarak bildikleri Selçuk'a asla yakıştıramayacağını söyledi.
Doğa okullarındaki gelişmelere de değinen Koncuk, "Mesele özel okul açılması değil, teşvik edebilirsiniz ama doğrusu devletin yapması. Ancak onun sorumluluğunu da taşıyacak adımlar atmanız lazım. 3 aydır öğretmen maaş alamıyor, devlet seyrediyor. Özel okul açarken sağlam kriterlere bağlamamız lazım, personelin, öğrencilerin durumunu önceden öngören bir sistemi kurgulamamız lazım. İnşallah Doğa Koleji olayı bir ders olur." diye konuştu.
Koncuk, vakıf üniversitelerinin adeta vergisiz kazanç alanı haline geldiğini ifade ederek, burada astronomik rakamların söz konusu olduğunu, öğrenci ücretlerinde üst sınır belirlenmesi, burslu öğrenci sayılarının artırılması gerektiğini belirtti.
Öğrencilerin af beklediğini ifade eden Koncuk, zaman zaman af konusunu gündeme getirmek gerektiğini, bu konuda çok fazla talep bulunduğunu, bunlara cevap verilmesi gerektiğini söyledi.
Koncuk, üniversitelerde doçentlik ve profesörlük kadrolarının dağıtımıyla ilgili bir kriterin bulunmadığını, bilim yuvası olan üniversitelere bunun yakışmadığını ifade etti.
İYİ Parti Ankara Milletvekili Ayhan Altıntaş, ev ödevlerinin çokluğunun öğrencileri okuldan uzaklaştırdığını, okul öncesinde bile ödev verildiğini, proje ödevlerinin çoğunun veliler tarafından yapıldığını savundu.
Okullarda ders saatinin fazla olduğunu dile getiren Altıntaş, ders saatlerinin ilkokulda 25, ortaokulda 30, liselerde 35 saat olabileceğini söyledi.
Altıntaş, Doğa Koleji'nde yatırımcının velilerden aldığı parayı asıl işi inşaata yönlendirdiğini, parayı batırdığını, öğrenci, öğretmen ve velileri mağdur edip sorunu bakanlığın kucağına attığını ileri süren Altıntaş, "Ekonomik kriz yok deseniz de özel okulların durumu kriz olduğunun kanıtıdır. Çok okul açıldı ancak okulların kontenjanları boş kaldı, doluluk oranı yüzde 50 civarında." dedi.
Dershanelerin resmiyette kapatıldığına ancak etüt merkezi olarak devam ettiğine dikkati çeken Altıntaş, sınav odaklı bakış açısının eğitim sisteminin temeli olduğunu ifade etti.
İYİ Parti Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz, profesör, doçent, doktor kadrolarına atamalarda haksızlıklar bulunduğunu, süresi dolan, şartları sağlayan her öğretim üyesine bu imkanın tanınması gerektiğini kaydetti.
Filiz, "Kim hangi işi yapıyorsa ciddi yapmalıdır bunun için de tek şart liyakattır. Liyakatı esas almak hem Allah'ın emri hem de bütün vatandaşlarımızın yönetimlerden beklentisidir." değerlendirmesinde bulundu.
-"TSK'nin Libya'ya gönderilmesine bir kılıf"
İYİ Parti Bursa Milletvekili Ahmet Kamil Erozan, bütçenin sadece paradan ibaret olmadığını, bir politika ve vizyon meselesi olduğunu söyledi. Erozan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Türkiye'nin dış politikasını yönetenlerin artık bakan olmaktan çıkıp Cumhurbaşkanlığının sekretaryası durumuna düştüğünü iddia etti.
Dışişleri Bakanlığı bütçesinin yetersiz olduğunu öne süren Erozan, "Dışişleri Bakanlığı bütçesi, genel bütçenin 0,41'i. Bu bütçeyle hangi vizyonu uygulayacaksınız?" diye sordu.
Türkiye'nin kuzey komşusunun güney komşusu olduğunu ifade eden Erozan, Rusya'nın, binlerce kilometre uzaktaki ABD'nin, YPG diye bir müttefikle artık güneye geldiğini belirtti.
Erozan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun, "600'dan fazla FETÖ'cüyü bakanlıktan attıklarını" söylediğini, bunun bakanlığın dörtte birine tekabül ettiğini anlatarak, FETÖ'nün en yoğun görüldüğü bakanlığın Dışişleri Bakanlığı olduğunu söyledi.
Ahmet Kamil Erozan, AB ilerleme raporlarının adının artık gerileme raporu olduğunu da ileri sürdü.
Türkiye ile Libya arasında güvenlik ve askeri iş birliği mutabakat muhtırasını da değerlendiren Erozan, muhtıranın, niyet beyanlarının kağıda dökülmesinden ibaret olduğunu savundu.
Huylunun huyundan vazgeçmediğini, iktidarın Suriye'deki hatalarını tekrar ettiğini, yine başka bir ülkenin içişlerine müdahalede bulunduğunu öne süren Erozan, tezkereye gerek kalmaksızın TSK'nin Libya'ya gönderilmesine kapıyı açacak TBMM'yi baypas etmeye çalışan, antidemokratik bir çabayı gözlediklerini belirtti.
Erozan, hükümetin, dış politikanın ve Dışişleri Bakanlığının zararını telafi etmek için en az 20 yıl gerekeceğini, iktidarın arkasında sadece ekonomik değil bürokratik bir enkaz da bırakacağını öne sürdü.