HABER

2022 Yılı Bütçesi TBMM Genel Kurulunda

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar: - "Meclis, bu konuda inisiyatif almalıdır; erken seçim kararı, bir an önce bu Meclis'ten çıkarılmalıdır. Bütün muhalefet partilerine çağrımızı yineliyoruz: Erken seçim önergesini gecikmeden buraya hep birlikte getirelim" - HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan: - "İktidarın her ne kadar uykuları kaçsa da ülke artık bir seçim sürecine girmiştir. Buradan bir çağrı yapmak istiyorum. Politikanıza güveniyorsanız, cesaretiniz varsa buyurun sandığı hemen getirin, halk kararını versin. Seçim koşulları çoktan oluşmuştur"

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, "Meclis, bu konuda inisiyatif almalıdır; erken seçim kararı, bir an önce bu Meclis'ten çıkarılmalıdır. Bütün muhalefet partilerine çağrımızı yineliyoruz: Erken seçim önergesini gecikmeden buraya hep birlikte getirelim." dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, TBMM Genel Kurulunda 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi üzerinde yaptığı konuşmada, görüşülen bütçenin, geçim derdindeki halkın değil, seçim derdindeki bir iktidarın bütçesi olduğunu ileri sürdü.

"Halkın bütçe hakkının yok sayıldığı, katılımdan uzak, sarayın emir ve isteğine göre hazırlanan bir bütçedir." diyen Buldan, "Asgari ücret artışı başta olmak üzere grubumuzun bütçeye ilişkin verdiği tüm değişiklik önergeleri bir bir reddedildi, çünkü bu bütçe retçi iktidarınızın bütçesidir. Bu bütçe ekmeği büyütme bütçesi değildir, halkın sofrasındaki ekmeği daha da küçültme, yoksulluğu, açlığı daha da büyütme bütçesidir." görüşünü savundu.

Bütçenin, adaletsizliği ve eşitsizliği daha da çoğaltma bütçesi olduğunu öne süren Buldan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Saraya kemer gevşettiren, halka ise kemer sıktıran bir bütçedir. Toplumsal barış taleplerini ve bu ülkenin çoğulculuğunu, farklılıkları reddeden tekçi sistemin retçi bütçesidir. Kadınları ve eşitlik talebini reddeden, erkek düzeninin bütçesidir ve bu bütçe, iktidarınızın son bütçesidir, dönüşü olmayan gidişinizin bütçesidir. Geldiğimiz nokta, Türkiye toplumunun talep ve ihtiyaçlarıyla iktidarınızın tercihleri keskin bir şekilde ayrışmıştır. Halkın talebi huzurdur, refahtır, adalettir, gelir dağılımı eşitliğidir, toplumsal barıştır, özgürlüktür, güven duyacağı demokratik bir sistemdir; iktidarınızın hedefi ise çoğulcu kriz üreten, yozlaşmış, otoriter, rantçı sistemin ömrünü biraz daha uzatmaktır. Ekonomik ve sosyal olarak çökmekte olan halka diriliş, şahlanış, uçuş hamasetini izlettirmek isteyen kitlesel açlığın karşısında, iktidar yandaşlarının koltuğunu güvence altına almaya çalışan bir anlayış bu ülkede halktan da, sokaktan da, sokağın gerçekliğinden de çoktan kopmuştur. Tanzim kuyruklarından sonra halkın ekmek kuyruklarına girdiği, bebek mamalarının raflara kelepçelendiği, açlığın, sefaletin kol gezdiği, kasapların sadece camından bakıldığı bir ülke, iktidarınızın bir özetidir."

Herkese yetecek kaynaklara sahip Türkiye'nin tarımda, hayvancılıkta, gıdada dışa bağımlı hale getirildiğini ifade eden Buldan, "Eli nasırlı üreticilerin yerine yandaş ithalat vurguncularınızı, verimli toprakların yerine ithalat limanlarınızı koydunuz. Bir taraftan 'bu ülke bolluk içinde' yalanına sarılırken diğer taraftan tahıl ambarı olan bir ülkeyi ithalat ambarına çevirdiniz." ifadesini kullandı.

Buldan, "Aynı zihniyet ikide bir çıkıp 'halkı faizle ezdirtmeyeceğiz' diyor, 2022 bütçesinde yurttaşın sırtına yüklediğiniz faiz borcu 240 milyardır. Diliniz faiz indirmekte, eliniz ise durmadan faiz borcunu artırmaktadır. Nas ortadaysa buyurun, ilk devletten başlayın; öğrenciden, çiftçiden, borçlu vatandaştan aldığınız yüksek borç faizlerini hemen şimdi silin. Nas yurttaş için geçerli midir, geçerli değil midir? Kendinize gelince Nas, yurttaşa gelince acı reçete sunmaktan artık vazgeçin." şeklinde konuştu.

"Ekonomik kurtuluş savaşı" sözlerini eleştiren Buldan, "Bir de kalkmış 'ekonomik kurtuluş savaşı' diyorsunuz, evet; sizinki ekonomiyi değil, tek adamı kurtarma savaşıdır. Buradan söylüyorum: Sizin savaşınızın finali Er Ryan'ı Kurtarmak filminin finali gibi asla ve asla olmayacaktır. Çünkü sizin derdiniz vatandaşın geçimi değildir, seçimi nasıl kazanırız derdidir. Derdiniz enflasyonu, işsizliği, hayat pahalılığını düşürmek değildir, 50+1'i düşürme derdidir. Amacınız yurttaşın huzuru değildir, yandaşlarınızın huzur hakkıdır." dedi.

Buldan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Zihniyetinizi değiştirmeden sık sık hazine bakanı, Merkez Bankası başkanı değiştirerek farklı sonuç beklemeniz beyhudedir. Einstein'ın dediği gibi 'bir sorunu ortaya çıkaran zihniyet o sorunu asla çözemez.' TÜİK'in yalan rakamları bir yana, halkın mutfağındaki gerçek enflasyon bugün yüzde 60'a dayanmış durumdadır. AKP Genel Başkanı ise 'göreceksiniz, seçim öncesi enflasyon düşecek' diyor. Evet, iki düşüşü birden göreceğiz: Önce iktidarınızın sandıkta düşeceğini göreceğiz, sonra enflasyonun mutfakta düştüğünü göreceğiz. TÜİK'iniz de yalanlarınız da sizi kurtarmaya asla yetmeyecektir. Bunu biz başaracağız, enflasyon altında inim inim inlettiğiniz emekçi, yoksul halklarımız başaracak.

Eğer bir ülkede kalıcı barış ortamı yoksa, demokrasi her gün siyasi darbe uygulamalarıyla karşı karşıyaysa, denge denetleme, demokratik tartışma zemini, adalet, hukuk yoksa, kayyum rejimi devredeyse o ülkede güven ve ekonomik istikrar olmaz, olamaz. Her şeyden önce sistem demokrasiye kapalıysa, halk iradesini dışlıyorsa, çoğulculuğu reddediyorsa o ülke düzlüğe çıkamaz. Bugün yaşamakta olduğumuz çöküş büyük bir demokrasi krizidir, iktidar ortaklarının yarattığı çoklu siyaset krizidir. Toplumsal alanı olabildiğince daraltan, demokratik sivil siyaseti yok etmeye çalışan, bunun karşısında ise otoriter iktidarı devasa büyüterek derinleştiren bir siyasal anlayış krizin en temel nedenidir. Mutlak güç ve otoriteyle bu ceberut düzeni ayakta tutmak için kaynakları askeri, güvenlikçi politikalara ayıran anlayış krizin tam da sebebidir."

HDP'nin demokratik müzakerenin ve ortak çözümün siyasi bir aktörü ve öznesi olduğunu vurgulayan Buldan, "Çözümsüzlüğü büyütmek için HDP'ye ve demokratik siyasete karşı her gün siyasi darbe politikası yürütüyorsunuz. Ülkede o kadar çürümüşlük, yolsuzluk, dolandırıcılık, çetecilik varken partimiz hakkında açılan Kobani kumpas ve siyasi intikam amaçlı kapatma davası siyasi bir darbe girişimidir. Türkiye’nin üçte birinde halk iradesini hiçe sayarak belediyelerimize kayyım atamanız siyasi bir darbedir." değerlendirmesinde bulundu.

"İktidarın her ne kadar uykuları kaçsa da ülke artık bir seçim sürecine girmiştir. Buradan bir çağrı yapmak istiyorum. Politikanıza güveniyorsanız, cesaretiniz varsa buyurun sandığı hemen getirin, halk kararını versin. Seçim koşulları çoktan oluşmuştur." diyen Buldan, halkın sabırsızlıkla sandığı beklediğini söyledi.

Buldan, "Demokrasiden, barıştan, adaletten, emekten, birlikte yaşamdan yana olan, bu düzenin zulmü altında her gün bedel ödeyen tüm yurttaşlarımıza, toplumsal muhalefete, tüm demokratik muhalefete buradan mücadele ortaklığı çağrısı yapıyorum: Gelin yeni bir dönemi hep birlikte başlatalım. Korkuları, siyasi kaygıları, hesapları bir kenara bırakalım. Siyaset üstü bakalım meseleye. Bu ülke halklarının enkazdan kurtarılması için en güçlü birlikteliği kuralım. Türkiye toplumunu yoksulluk, işsizlik, açlık, adaletsizlik sarmalıyla kuşatan bu zulüm düzeninin karşısında demokrasi, adalet, barış, özgürlük ve ekmek mücadelesini büyütelim. En güçlü demokrasi ittifakıyla, büyük barış ittifakıyla 100. yılında Cumhuriyet'i büyük demokrasiyle, büyük barışla buluşturalım." ifadesini kullandı.

- "İktidarın siyasal, sosyal, ekonomik programları bu ülkeyi çoklu krize sokmuştur"

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ise hükümetin sunumunda çeşitli verilerin verildiğini anımsatarak, "Hakikat halkın bizzat yaşadığı yerdedir, sokaktadır, manavdadır, pazardadır, markettedir. TÜİK'in rakamlarıyla bu hakikati gizleyebileceğini sananlar çok büyük yanılıyorlar, yanıldıklarını da çok gecikmeden, çok büyük darbelerle öğreneceklerdir. Halkın kendilerine vereceği büyük dersle bu hakikatin farkına varacaklardır." dedi.

Yeni bir ekonomi modelinden söz edildiğini oysa bu ekonomi modelinin yeni olmadığını ve daha önce de denendiğini ifade eden Sancar, "Asıl yapılmak istenen bu ülkeyi ucuz emek cennetine çevirmektir, daha doğrusu küresel sermaye için ucuz emek cenneti, bu ülkenin halkları için ise bir cehenneme dönüştürmektir." diye konuştu.

Türkiye'nin bazı uluslararası endekslerdeki yerine ilişkin bilgileri paylaşan Sancar, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu iktidarın siyasal, sosyal, ekonomik programları bu ülkeyi çoklu krize sokmuştur. Bu çoklu kriz, her geçen gün derinleşmekte bedeli de ağırlaşmaktadır. Ekonomik kriz bunun bir göstergesi, bir boyutudur. Önemli bir boyutudur ama bunun temelinde siyasi çöküş ve düzenin bozukluğu yatmaktadır. Eğer hukukun üstünlüğünde dünyada en gerilerde yer alıyorsanız, bu ülkede hukuk diye bir şey bırakmamışsanız, zaten bu ülkede istikrar da olmaz, güvenlik de olmaz kimse de kendisini güvencede hissetmez. Denetimin olmadığı, hukuk devletinin işlemediği yerde yolsuzlukta, organize suç da alır başını gider. İşte o nedenle bu ülke bir suç imparatorluğu haline getirilmiştir diyoruz. Bakanların çetelerle, mafyalarla ilişkisine dair sayısız veri, bilgi, ifşaat, itiraf ortadayken bir tek savcı kılını kıpırdatmamakta, hükümet harekete geçmemekte, Meclis üzerine düşeni yapmamaktadır. Sürekli iç düşman yaratan, yaratmak için elinden gelen bütün çabayı harcayan bu sistem, esas savaşı içeride halkına karşı veriyor. Bu ülkeyi çökerten tam da bu anlayıştır."

Türkiye'de en büyük sorunun cumhuriyetin demokrasi ile buluşamamış olması olduğunu savunan Sancar, "Bu sorunun yarattığı tahribatları 100 yıldır yaşamaktayız. Önümüzdeki büyük hedef artık cumhuriyeti demokrasiyle buluşturma hedefi olmalıdır ve bunun içinde Kürt sorununun mutlaka demokratik yollarla çözülmesini sağlamak gerekiyor. Ekonomide büyük eşitsizlik yaşıyoruz, sınıflar arası uçurum, gelir dağılımındaki uçurum derinleştikçe derinleşiyor ama öte yandan Kürt sorununun çözümsüzlüğünün yarattığı yaralar da derinleşiyor." diye konuştu.

Birleşik Arap Emirlikleri'nden (BAE) Türkiye'ye yapılan ziyaretlere değinen Sancar, "Şimdi 'dış güçler', 'dış güçlerin oyuna müdahalesi' diye propaganda yürüten hükümet temsilcilerine, iktidar ortaklarına soralım: Birleşik Arap Emirlikleri Veliaht Prensi buraya niye, ne için geldi? Hani büyük şeytandı bu, 15 Temmuz'un arkasındaki finansördü. Biz size söyleyelim, biliyoruz neden geldiğini: Ülkeyi içine soktuğunuz bu durumdan fırsatlar devşirmek için geldi. 'Gel, Türkiye halklarının biriktirdiği kamu kaynaklarını sana ucuza, hatta bedavaya verelim' demek için çağırdınız. İşte, eğer dış aktör arıyorsanız bunlara bakın. Bugün, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Katar'da. Basına yansıyan başlığa bakıyoruz: 'Türkiye'nin ekonomik gidişi nedeniyle ortaya çıkacak fırsatları değerlendiriyoruz.' Bu, Katar Dışişleri Bakanının sözü. Nedir bu fırsatlar? Bu fırsatlar bu ülkenin emekçi halklarının biriktirdiği kaynakların yok pahasına peşkeş çekilmesidir. İşte, 'ülkeyi satmak' diyorsanız budur. Daha açık nasıl satılır bir ülke? Buna dur diyeceğiz." ifadesini kullandı.

Sancar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu kadar büyük krizleri yaratan bir iktidarın görevde kalmaya devam etmesi kabul edilebilir bir şey değil. O nedenle, kendilerini istifaya davet ediyoruz ama istifa etmeyeceklerini biliyoruz. O nedenle, şimdi, Meclis'e görev düştüğüne inanıyoruz. Meclis, bu konuda inisiyatif almalıdır; erken seçim kararı, bir an önce bu Meclis'ten çıkarılmalıdır. Bütün muhalefet partilerine çağrımızı yineliyoruz: Erken seçim önergesini gecikmeden buraya hep birlikte getirelim. Ben biliyorum, laf atanlar dahil AKP sıralarında şimdi bulunan ve burada bulunmayan milletvekilleri arasında bu gidişattan vicdanları sızlayanların sayısı az değildir; buna inanıyorum. En azından erken seçim kararına 'evet' oyu verebilecek sayıda vicdanlı AKP'li milletvekili vardır. O nedenle, biz buraya erken seçim önergesini getirelim, kendilerini o zaman vicdanlarıyla baş başa bırakalım.

Bu ülkeye sandığı getirelim; eğer eminseniz, yeni bir dönemi başlattığınız konusunda kendinize güveniniz tamsa; buyurun, bu yeni dönemi halka oylattıralım, sandığı getirelim, halkın önüne koyalım ve o zaman, eğer buradan onay alırsanız, bu yeni modeliniz buradan onay alırsa devam edersiniz ama eğer onay alamazsanız ki alamayacağınızı biliyoruz demokrasi güçlerinin bu mücadeleden kazançlı, başaralı çıkacağını biliyoruz, yüz akıyla çıkacağını biliyoruz. Bu ülkeye demokrasiyi ve barışı getirecek büyük bir toplumsal birikim ve vicdan olduğuna inanıyoruz, bu inancımızla yolumuza devam ediyoruz."

En Çok Aranan Haberler