HABER

2025 yılında dünyanın yüzde 34'ü susuz kalacak

ANKARA (İHA) - Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'ne (FAO) göre, 1995 yılında su kıtlığı yaşayan nüfusun dünya nüfusuna oranı yüzde 29 iken, 2025 yılında bu oran yüzde 34'e yükselecek.

İstanbul Dünya Su Forumu kapsamında düzenlenen özel oturumda, tarımsal sulama altyapısının ulusal yönetimler tarafından yapılması gerektiği vurgulandı. Oturumda konuşan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, medeniyetlerin her daim suya yakın bölgelerde kurulduğunu belirterek, "Yaşadığımız çağda su kaynakları artık küresel boyutlarda önemli sorunlarla karşı karşıyadır. Dünya nüfusu hızla çoğalmakta, beslenme ve kullanma miktarına bağlı olarak su ihtiyacı da giderek artmaktadır. Bu bağlamda su kıtlığı belirgin ve yaygın bir sorun haline gelerek su kalitesi hemen her ülkede bozulmaktadır. Sonuç olarak da sosyal ve ekonomik açıdan pek çok başka sorunu beraberinde getirmektedir. Suya olan ihtiyaç artıkça, suyun stratejik değeri de artmaktadır. Geleceğe ilişkin senaryolar içerisinde artık ülkeler arasında sudan kaynaklanan ihtilaflar önemli bir yer tutmaktadır. Suyun insanları ayrıştıran değil, farklılıkları birleştiren bir unsur olması, bizim temel yaklaşımımızdır. Günümüzde su kıtlığı çeken ve gelecekte çekeceği düşünülen ülkelerin büyük bölümü, kuzey yarımkürede aynı enlem kuşağındaki Afrika ve Orta Doğu ülkeleriyle bu kuşağın devamında yer alan yüksek nüfuslu Asya ülkeleridir. Günümüzde nüfus artışı nedeniyle kişi başına düşen su miktarının azalacağı ve su kaynakları kıt olan bölgeler başta olmak üzere birçok bölgede su kıtlığı yaşanacağı düşünülmektedir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'ne göre 1995 yılında su kıtlığı yaşayan ve gelecekte su sıkıntısı ile karşılaşabilecek nüfusun dünya nüfusuna oranı sırasıyla yüzde 29 ve yüzde 12 iken, 2025 yılında bu oranların yüzde 34 ve yüzde 15'e yükseleceği ifade edilmektedir" dedi.

Türkiye'nin kişi başına düşen kullanılabilir su potansiyelinin yılda bin 500 metreküp civarında olduğunu ifade eden Bakan Eker, "Mevcut değer su varlığı bakımından dünya ortalaması ile karşılaştırıldığında, dünya ortalaması olan 7 bin 600 metreküp ve su zengini ülkeler için belirtilen 10 bin metreküpün çok gerisinde olduğu görülmektedir. Mevcut verilere göre 2025 yılında nüfusumuzun 80 milyon olacağı hesaplanmaktadır. Bu durumda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının bin metreküpe düşeceği tahmin edilmektedir. Ayrıca tüm bu tahminler, mevcut kaynakların anılan tarihe kadar hiç tahrip edilmeden aktarılması durumunda geçerli olabilecektir. Dolayısıyla Türkiye'nin gelecek nesillerine sağlıklı ve yeterli su bırakabilmesi için kaynaklarını çok iyi koruyup, akıllıca kullanması gerekmektedir. Tüm bunlara ilave olarak son yıllarda etkisini daha fazla hissettiğimiz iklim değişikliği, belirli bir alan veya dönemde kuraklığa neden olabilmektedir. Buna göre kuraklık olgusu iklim değişikliğiyle birlikte ele alınmalıdır" diye konuştu.

Meksika Ulusal Su Komisyonu (CONAGUA) yetkilileri de, suyun tarımda etkin kullanımında kooperatiflerin desteğiyle büyük başarı elde ettiklerini ifade ederek, tarım alanlarında bölgesel müdürlüklerin oluşturulması ve müdürlük çalışanlarının modern sulama yöntemleri konusunda sürekli eğitilmelerini önerdi.
Çin Halk Cumhuriyeti yetkilileri ise, sulamada gıda güvenliğinin önemini hatırlattı. Tarımda modernizasyonun vazgeçilmez olduğunu kaydeden Çinli yetkililer, üst düzey politikalarla yeni teknolojilerin teşvik edilmesi gerektiğini, öncelikli hedefin ise daha az su ile daha fazla mahsul alınması olduğunu söylediler. Çin'de uygulanan "akıllı kart" ile su kaynaklarının kontrol altında tutulmasını örnek gösteren yetkililer, bu sistem sayesinde azalan su kaynağı hakkında bilgi sahibi olarak, sulanacak araziye
ne miktarda su temin edilmesi gerektiğini belirlediklerini ifade ettiler.

En Çok Aranan Haberler