YURTHABER

Adana
Şehirler
Şehir Seçiniz
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Aksaray
Amasya
Ankara
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Düzce
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Iğdır
Isparta
İstanbul
İzmir
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kilis
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Şanlıurfa
Siirt
Sinop
Şırnak
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

20’li yaşlardaki bel ve sırt ağrısına dikkat

Hüseyin T.E. Özer, bu hastalığın daha çok 20’li ve 30’lu yaşlarda başladığı uyarısında bulundu.

20’li yaşlardaki bel ve sırt ağrısına dikkat

İç Hastalıkları ve Romatoloji Uzmanı Doç. Dr. Hüseyin T.E. Özer, ankilozan spondilitindeki en sık görülen şikayetlerin bel ve sırt ağrısı olduğunu ifade ederek, bu hastalığın da genellikle 20’li ve 30’lu yaşlarda ortaya çıktığını söyledi.

Ankilozan spondilitin; sırt, bel ve kalçada ağrı ve tutukluk yapan bir romatizmal hastalık olduğunu anlatan Özer, söz konusu hastalığın da omurgada ve bazı eklemlerin çevresinde iltihapla başladığını kaydetti.

Hastalığın seyrinin hastadan hastaya farklılık gösterdiğini, bunun yanında hastalığın ileri evrelerinde omurga kemiklerinde kaynamaya neden olabileceğini vurgulayan Özer, ankilozan spondilitinde en sık sebep olduğu şikayetlerin de bel ve sırt ağrısı olduğunu vurguladı.

Doç. Dr. Özer, “Bu ağrının özelliği yavaş başlangıçlı, uzun süre hareketsiz kalınca özellikle de gecenin ikinci yarısında ve sabahları olan bel ağrısı ve tutukluktur. Bel fıtığının aksine, ağrılar hareket etmekle azalmaktadır. Genellikle 3 aydan fazla sürmektedir. Daha sık olarak 20’li 30’lu yaşlarda başlıyor” dedi.

Hastalık ilerledikçe belin esnekliği kaybolurken, kişinin öne eğilme, çorap giyme gibi işleri yapmakta zorlandığını dile getiren Özer, bunun yanında kalça, omuz, topuklar, kaburgalarda da ağrı olabileceği gibi eklem harabiyeti gelişebileceğini belirtti. Halsizliğin de yine hastalıkla birlikte ortaya çıktığını kaydeden Özer, nadir olarak göz ve kalp kapakları etkilenebileceğini ifade etti.

Hüseyin T.E. Özer, “Hastalığın tanısı için öykü, fizik muayene, bazı laboratuar incelemeleri ve röntgen filmi yeterli. Hastalığı ortadan kaldırabilecek bir tedavi bulunmamakla beraber, tedaviyle hastalığın ilerlemesi durdurulabilir veya azaltılabilir. Mevcut tedaviler arasında egzersiz, iltihap gidericiler, uzun etkili romatizmal ilaçlar, dirençli olgularda biyolojik tedaviler bulunuyor” diye konuştu.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler