21 Eylül Dünya Alzheimer Günü

Halk Sağlığı Müdürü Dr. Kadir Demirel, 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü nedeniyle açıklamalarda bulundu.Dr. Demirel, Türkiye ve dünya nüfusunun giderek yaşlanmakta olduğuna dikkat çekere, bu sebeple Alzheimer Hastalığı’nın Türkiye ve dünya için öneminin artmakta olduğunu kaydetti.“Ülkemizdeki 350 bin Alzheimer hastası ve bu hastaların aileleri de hesaba katıldığında hastalığın çok geniş bir kitleyi ilgilendirdiği görülmektedir” diyen Demirel, “Yapılan bir araştırma hastaların yüzde 75’inin hastalık hakkında bilgi sahibi olmadığını, hastaya bakım verenlerin yüzde 27’sinde ciddi depresyon ve tükenme bulunduğunu göstermiştir. Eskişehir Halk Sağlığı Müdürlüğü olarak 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü nedeniyle hastalık hakkında dikkat çekmek, farkındalık oluşturmak, erken tanıya yardımcı olmak amaçlı halkımızı bilgilendirmek önem taşımaktadır” ifadelerini kullandı.Alzheimer hastalığı ile ilgili bilgiler veren Demirel, şöyle devam etti:“Alzheimer, yaş ilerledikçe unutkanlıkla ortaya çıkan, hafıza, konuşma gibi durumlarda, günlük yaşamın gerektirdiklerini uygulayamama gibi sorunlara yol açan, geri dönüşümü olmayan ve ilerleyen bir hastalıktır. Alzheimer, sıklıkla 65 yaşın üzerindeki kişilerde görülür. Hem kadın hem de erkekte görülen bu hastalığın, kadınlarda biraz daha fazla görüldüğü saptanmıştır. Alzheimer hastalığının kesin nedeni bilinmemekle birlikte kalıtsal faktörler, beyin hücrelerinin ölümü, beyin hücrelerindeki sinirsel iletimin bozulması, çeşitli zehirli maddeler hastalığın nedenleridir. Ayrıca yaş ilerledikçe, hastalığın görülme ihtimali artar. Hastalık önceleri kısa süreli unutkanlıklar şeklinde ortaya çıkar. Hasta bir gün önce ne yaptığını, ne yediğini hatırlayamaz. Hastalık ilerledikçe, kişinin günlük işleri aksamaya başlar. Sorduğu bir şeyi tekrar sorar, yakınlarını tanıyamaz hale gelir. Hasta içine kapanır, konuşma, yürüme, tuvalete gitme gibi ihtiyaçlarını karşılayamaz ve yatağa bağımlı bir yaşam sürmeye başlar. Hastalığın tedavisi yoktur. Yapılan tedaviyle hastalığın ilerlemesi yavaşlatılır, hastalığın hastada bedensel, ruhsal ve sosyal olumsuz etkileri azaltılır. Tedavide amaç hastanın yaşam kalitesini arttırmaktır. Öncelikle hastanın kendisine, cesaret ve güven duygusunu desteklemek, hastanın hislerini paylaşmak gerekir. Hastaya her zaman kabul etmesi sağlanarak yardım edilmelidir. Yapılacak işler, eşyaların yeri vb. işler için not alması sağlanmalıdır. Hastanın sağlığına ve beslenmesine dikkat edilmelidir. Hasta uğraşları ve sosyal etkinlikleri konusunda desteklenmelidir. Hastalık ilerlemeden, hastanın ilerideki bakım durumu görüşülmeli, çevresel tehlikelerden ve kazalardan korumaya yönelik gereken önlemler alınmalıdır.”Dr. Demirel, hasta ve bakımdan sorumlu ailesine de ruhsal ve sosyal zararları önlemek açısından, bu hastalıkla yaşamaya alışmak ve baş edebilmek için destek vermenin önemine de vurgu yaptı.