"16 Haziran" adlı terör örgütünün kurucusu olduğu gerekçesiyle müebbet hapis cezasına çarptırılan ve 21 yıldır yargılaması devam eden Sarp Kuray'ın temyiz duruşması 6. kez Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde yapıldı. Kuray'ın avukatlarının müvekkilleri hakkındaki mahkumiyet kararının AİHM'in ihlal kararı yönünden bozulması gerektiğini belirttiği davanın kararı, 2 Temmuz'da açıklanacak.
Kuray'ın Avukatı Altan Görkem Gürcan, müvekkili hakkında 3 tanığının beyanıyla mahkumiyet kararı verildiğini belirterek, "İşkence altında alınmış beyanlarla Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını tek başına devirmekten müebbet hapis cezası uygulandı, elle tutulur bir delil ortada yok. Müvekkilimin beraatını talep ediyorum" dedi. Avukat Gürsel Meriç ise "Müvekkilim 1980 darbesine karşıydı. Müvekkilim Kuranı Kerim'de de yazan "zulme karşı direnme' hakkını kullanmıştır" diye konuştu.
ANKARA (ANKA) - "16 Haziran" adlı terör örgütünün kurucusu olduğu gerekçesiyle müebbet hapis cezasına çarptırılan ve 21 yıldır yargılaması devam eden Sarp Kuray'ın temyiz duruşması 6. kez Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde yapıldı. Kuray'ın avukatlarının müvekkilleri hakkındaki mahkumiyet kararının AİHM'in ihlal kararı yönünden bozulması gerektiğini belirttiği davanın kararı, 2 Temmuz'da açıklanacak.
"16 Haziran" adlı terör örgütünün kurucusu olduğu gerekçesiyle müebbet hapis cezasına çarptırılan ve AİHM'in ihlal kararı üzerine yeniden yargılanmasına başlanan Sarp Kuray davasının temyiz duruşması bugün Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde yapıldı. Duruşmaya Kuray'ın eşi sanatçı Nur Sürer, yakınları ve avukatları katıldı. Yargıtay'ın 4 kez bozduğu 21 yıllık davada, Kuray'ın avukatları savunma yaptı. Avukat Altan Görkem Gürcan, müvekkilinin 1993 yılında Türkiye'ye döndüğünde tutuklandığını belirterek, 2008 yılında AİHM'in yargılamada hak ihlali yapıldığına yönelik kararı üzerine yeniden yargılama yolunun açıldığını anımsattı. Yargılama sırasında tanıklarının dinlenmediğini ifade eden Gürcan, AİHM'in kararında sadece tanık beyanları ile mahkumiyet kararı verilemeyeceğinin, delillerinde incelenmesinin de gerektiğinin yer aldığını belirtti. Davada 3 tanığının beyanıyla Kuray hakkında mahkumiyet kararı verildiğini anlatan Gürcan, "AİHM sadece 3 tanık beyanıile karar verilemeyeceğini belirtti. Bizim tanık dinletme taleplerimiz gerekçesiz bir şekilde reddedildi. Bizim dinletmek istediğimiz tanıklarla ilgili mahkeme etkin bir arama yapmadı. 3 tanığımızdan sadece bir tanesi duruşmada ifade verdi o da "Ben Sarp Kuray'dan emir almadım' dedi. Mahkeme başka delil toplama yoluna gitmedi" diye konuştu.
Davanın delilleri arasında yer alan ve hukuka aykırı olarak elde edildiği iddia edilen dinleme kayıtlarının incelemeden karar verildiğini savunan Gürcan, "Ses kayıtlarının incelenmesi için bakara-makara diye dinsel inanışlarla alay mı edilmesi gerekiyordu veya Başbakanın oğlu mu olmak gerekiyordu?" dedi. Sarp Kuray'a ait olduğu iddia edilen ve mahkeme kararı olmadan elde edildiğini belirttiği ses kayıtlarının sanık Serdar Kaya tarafından emniyete verildiğini savunan Gürcan, "Kayıtlarda Serdar Kaya tarafından eylem talimatlarının verildiğine yönelik ifadeler, müvekkilimin de "hayır yapmayın' diye sözleri var. Ama bunlar mahkeme tarafından dikkate alınmadı" dedi. İddianamenin 1986-1991 arasındaki olayları kapsadığını anlatan Gürcan, darbe olduğu zaman müvekkilinin hakların yasal zeminde aranması gerektiğini anlattığını ifade etti. Gürcan, "İşkence altında alınmış beyanlarla Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını tek başına devirmekten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası uygulandı, elle tutulur bir delil ortada yok. Müvekkilimin beraatını talep ediyorum" dedi.
Avukat Gürsel Meriç ise davayla ilgili 21. yılda 12. kararı beklediklerini ifade ederek, yerel mahkemenin usulü işlemlerle yargılamanın üzerine kapatmaya çalıştığını öne sürdü. 21 yıllık yargılama sürecinde savunmanın hiçbir talebinin kabul edilmediğini savunan Meriç, müvekkilinin "16 Haziran" isimli örgütü yönetmekle suçlandığını anımsatarak, ses kayıtları ile müvekkiline atfedilen 37 ayrı eylemin de çürütülebileceğini kaydederek, "Müvekkilimin 37 ayrı eylemle ilgisi yok. Ayrıca 16 Haziran örgütünden bugüne kadar tutuklanmış, mahkum olmuş veya yargılanmış başka biri yok. Müvekkilim 1980 darbesine karşıydı. Müvekkilim Kuranı Kerim'de de yazan "zulme karşı direnme' hakkını kullanmıştır" diye konuştu.
Avukat Saygın Bedri Gider ise savunmasında, Yardımcı Doç. Dr. Önder Ataç'ın Polis Akademisinde Öğretim Görevlisi olduğu dönemde Devrimci Karargah Örgütü Davası kapsamında tutuklu olan Hanifi Avcı'ya atfen yazdığı, "Hanefi Avcı'nın "Medyatör'leri/"Teleşnikof'ları İle Kamuoyunun İğfal Edilmesi" başlıklı makalesinde, "Diyarbakır da Hizbullah'ın örgütlemesi ve onlara silah temin edilmesi ve PKK'ya karşı kullanılması ile ilgili, Sarp Kuray'ın içeri tıkılıp, 16 Haziran Örgütünün, Devrimci Karargah adına devşirilmesi ile ilgili, Bedri Yağan'ların öldürülüp Mustafa Karasu'ya örgütün paketlenip teslim edilmesi ile ilgili, Kürt İşadamlarının öldürülerek Sakarya - Sabanca üçgeninde ölülerinin atılması ile ilgili, acaba Hanefi Avcı bildiklerini şimdi değilse ne zaman anlatacaktır?" şeklinde ifadeleri kaleme aldığını anımsattı. Söz konusu makale ile ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu ifade eden Gider, "Bu sözü polis akademisinde eğitim veren kişi söylemiştir. Yerel mahkeme bu konuda kovuşturmanın genişletilmesi taleplerimizi reddetti" dedi. Mahkemenin dinletmek istedikleri tanık Serdar Kaya'yı bulamadığını ancak basın mensuplarının bularak röportaj yaptığını ifade eden Gider, "68'de 3 öğrenci hareketi lideri vardı, biri Deniz Gezmiş, ikincisi Mahir Çayan üçüncüsü ise Sarp Kuray'dı. 68 hareketinin yaşayan tek öğrenci lideridir. Bir güç Sarp Kuray'ı pasifize edip, onunun geçmişte arkadaşlık ettiği isimlere talimat verdiği gibi bir sonuç çıkarttı. Hakimlerin yetkisi; somut olduğu düşünülen verilerle olayı kapatması değil, gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır.
Bu husus aydınlatılmadan bu dava vicdanlarda yara bırakır.
21 sene süren ve 12 ayrı karar barındıran ve TCK'nın 3 ayrı hükmünden mahkumiyet almış Sarp Kuray davasında şaibe yoktur demeyeceğinize inanıyorum" diyerek müvekkilinin tahliyesini ve beraatını talep etti.
Savunmaların tamamlanmasının ardından Daire Başkanı Ekrem Ertuğrul, kararın 2 Temmuz'da açıklanacağını belirtti.
Sarp Kuray hakkında, 1993 yılında yasadışı "16 Haziran" adlı örgütün yöneticisi olduğu ve Anayasa'yı zorla ihlale teşebbüs ettiği" gerekçesiyle idam cezası istemiyle açılan davaya bakan İstanbul 1 No'lu DGM, kendisi teslim olan ve örgüte ilişkin itiraflarda bulunan Kuray'a TCK'nın 170. maddesi uyarınca ceza vermemişti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Sarp Kuray'ın "yasadışı örgütün lideri olmak" suçunu düzenleyen TCK'nın 168. maddesinin 1. fıkrası uyarınca cezalandırılması" gerektiğini belirterek, bu kararı "esastan" bozmuştu.
Bunun üzerine tekrar İstanbul 1 No'lu DGM'de yargılanan Kuray, bu kez "yasadışı 16 Haziran Hareketi adlı örgütün yöneticisi olduğu" gerekçesiyle 12 yıl ağır hapis cezasına çarptırılmıştı. Dosyayı tekrar inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Kuray hakkında TCK'nın "Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye teşebbüs etmek" suçunu düzenleyen 146. maddenin 1. fıkrasınca dava açıldığını, ancak "yasadışı örgüt yöneticisi olmak" suçunu düzenleyen 168. maddesinin 1. fıkrasından hüküm kurulduğuna işaret ederek, sanığa suç vasfındaki değişiklik nedeniyle savunma hakkı için ek süre verilmediği için mahkumiyet kararını "usulden" bozdu. Yargılamayı yapan aynı mahkeme, Kuray'ı bu kez "16 Haziran Hareketi adlı örgütün yöneticisi olduğu" gerekçesiyle 12 yıl 6 ay ağır hapis cezasına çarptırmış, ancak Yargıtay, Türk Ceza Kanunu'nun "Anayasa'yı zorla değiştirmeye teşebbüs" suçunu düzenleyen 146. maddesinin 1. fıkrasına göre hüküm kurulması gerektiğine işaret ederek kararı tekrar bozmuştu. Kuray hakkında yargılamayı yapan İstanbul 9. ağır Ceza Mahkemesi, sanığı eski TCK'nın 146. maddesinin 1. bendi uyarınca "Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye teşebbüs etmek" suçundan müebbet hapis cezasına çarptırdı.Davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, bir duruşma tutanağındaki imza eksikliği bulunması, bozma sonrası talimat duruşmasında da sanığın adı ve soyadının yanlış olarak tutanağa geçirilip, sorgu ve savunmasının alındığını belirtti. Yargıtay bu gerekçelerle 4. kez 'usulden' ilk mahkemenin verdiği kararı bozmuştu. 5. kez Kuray'ı yargılayan İstanbul 1 No'lu DGM, Mart 2008 yılında yeniden karar verdi. Mahkeme, Kuray'ı "Anayasa'yı zorla değiştirmeye teşebbüs" suçundan müebbet hapis cezasına çarptırılmasını karar verdi. Bu karar Yargıtay tarafından onaylandı. Ancak AİHM Türkiye'yi adil yargılamadığı gerekçesiyle mahkum etti. Avukatlar bu karar ile Kuray'ın yeniden yargılanması için mahkemeye başvurdu. Mahkeme bu talebi yerinde bularak Kuray'ı yeniden 6. kez yargıladı ve İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi Kuray'ı yeniden müebbet hapis cezasına çarptırdı. (ANKA)