24 Haziran seçimlerinde hem Cumhurbaşkanlığı hem de parlamento için kurulacak sandıklar hesapların da buna göre yapılmasını gerekli kılıyor. Milliyet gazetesi yazarı Serpil Çevikcan, bugünkü, "Hesaplar Kürt oyları üzerine" başlıklı yazısında, her iki seçimde HDP'nin oylarının önemine dikkat çekerek olası senaryoları kaleme aldı.
Milliyet gazetesi yazarı Çevikcan'ın yazısı:
YSK’nın geçici aday listelerini açıklamasıyla, Cumhur-başkanlığı için 6 adayın yarışacağı netleşti.
Adaylar ve partiler seçim beyannamelerini hazırladı, seçim için artık en önemli aşama olan, halka kendini anlatma dönemi başladı.
Adaylar meydanlara indi, genel seçim için aday listesi hazırlıklarında sona gelindi.
Ak Parti ve MHP’nin BBP destekli Cumhur İttifakı’nın adayı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bir yandan birinci turda rahatça seçimi kazanmanın, diğer yandan parlamentoda anayasayı değiştirecek çoğunluğu elde etmenin peşinde.
Cumhurbaşkanlığı seçimini ikinci tura bırakmaya çalışan muhalefetin hedefi de genel seçimde 300+1 vekil çıkararak, parlamento çoğunluğunu elde etmek.
Her iki ittifakın hesaplamalarının odak noktasında yer alan parti ise HDP.
Barajı geçmezse
Doğu ve Güneydoğu’da Ak Parti ve HDP dışında anlamlı oranda oy alan üçüncü bir parti yok.
Bu da yüzde 9 gibi bir oranla baraj altında kalması durumunda HDP’nin kazanması gereken 60-70 civarında vekilin, ağırlıklı olarak Ak Parti’ye gitmesi sonucunu doğuracak.
Bu tabloda, Millet İttifakı’nın parlamento çoğunluğuna ulaşması mümkün görünmüyor.
Aksine, Cumhur İttifakı’nın açık ara genel seçimi kazanması söz konusu olabilecek.
Ve bu durumun Cumhurbaşkanlığı seçimine yansıması da kaçınılmaz.
Millet İttifakı’na alınmasını engelleyen İYİ Parti’ye tepkili, bu engeli aşamayan CHP’ye kırgın olan HDP de bu durumun farkında.
HDP, bu nedenle, genel seçimde, muhalefetten destek alabilmek için Cumhurbaşkanlığı seçiminin olası ikinci turunu işaret ediyor.
“İkinci turda İnce ya da Akşener’i destekleriz” gibi bir açıklama yapılmamasının altında, “Önce genel seçimi görelim” tavrı yatıyor.
HDP’nin baraj altında kalması durumunda, seçmenlerinin bir bölümünün sandığa gitmeyeceği mesajını vermesi de bir başka olgu.
Barajı geçerse
Millet İttifakı için davette bulunmadığı HDP’nin barajı geçmesi bu nedenle elzem.
Barajı geçmesi durumunda, 16 Nisan referandumunda olduğu gibi, “hayır” blokunun yüzde 48.5’lik oranına kolayca ulaşılabileceği hesaplanıyor.
İttifakın ivmesiyle de yüzde 50’nin aşılacağı düşünülüyor.
Bu durumda, HDP seçmeninin, Cumhurbaşkanlığı seçiminin olası ikinci turunda, Erdoğan’ın karşısındaki isme bütün gücüyle yöneleceği varsayılıyor.
Kürt açılımı
CHP ve SP’nin Kürt oylarına yönelik açılımını bu tablo üzerinden okumakta fayda var.
Ak Parti ve MHP’nin, “Kürt değil, terör sorunu vardır” söylemine karşılık, hem CHP adayı İnce hem de SP lideri Karamollaoğlu, “Kürt sorunu” tanımı yaptı.
İnce, Demirtaş’ı cezaevinde ziyaret ettikten sonra Hakkâri’de bayraklı miting yaptı ve Kürt sorununun çözümü için, “barışacağız, büyüyeceğiz, bölüşeceğiz” diye formüle ettiği 3B formülünü açıkladı.
Muhafazakâr Kürtlerin oylarına talip Karamollaoğlu da Demirtaş’ın serbest bırakılmasını isterken, anadilde eğitim hakkını desteklediklerini, Diyarbakır’da Kürt sorunuyla ilgili rapor açıklayacağını ifade etti.
Bütün bunların HDP ile huzur ve refahın gelmeyeceği mesajını 1 Kasım 2015 seçiminden bu yana bölgede sürekli işleyen, Doğu ve Güneydoğu’dan hemen her seçimde yüksek oy alan, referandumda da oylarını artıran Erdoğan ve Ak Parti’nin stratejilerine karşı bir anlam taşıyıp taşımayacağını göreceğiz.