YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

25. Erdemli Türkmen Şöleni

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Kerkük'teki, Musul'daki Türkmen kardeşlerim bizimledir. Şam'dan Halep'e kadar acıya baskıya direnen Türkmen kardeşlerim, bizim gönlümüzdedir,

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Kerkük'teki, Musul'daki Türkmen kardeşlerim bizimledir. Şam'dan Halep'e kadar acıya baskıya direnen Türkmen kardeşlerim, bizim gönlümüzdedir, aklımızdadır. Tebriz'den Lübnan'a Balkanlar'dan Kafkaslar'a olan geniş bir coğrafyada kimliğini ve kim olduğunu unutmadan yaşayan soydaşlarımız bizim hasretimiz, sevdamız ve aynı zamanda da muhatap kaldıkları muamelelerden dolayı da hüznümüzdür" dedi. Bahçeli, Erdemli ilçesinde gerçekleştirilen "25. Erdemli Türkmen Şöleni"nde yaptığı konuşmada, vatandaşlarla buluşmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi. Türkmenlik ruhuyla karşılaşmanın heyecan verici olduğunu anlatan Bahçeli, "Türkiye'nin bugünkü karanlık atmosferinde, buradan yakılan ve yayılan umut ışığının vatanımızın her köşesini aydınlatacağını düşünüyorum. Allah'a, bizleri sizlerle kavuştkurduğu için şükrediyorum" diye konuştu. Türkmenliğin, Türkiye'nin devamı için yaşatılması gerektiğine işaret eden Bahçeli, şunları söyledi: "Türkmenliği yaşatan, tüm olumsuzluklara, kirli propagandalara rağmen Türkmenliği sahiplenen sizlerle iftihar ediyorum. Türkmenleri görmezden gelenlere, hafife alanlara, umursamayanlara en güzel ve anlamlı cevabın Erdemli çamlığından verildiğini görüyorum. Böylesine anlamlı ve coşkulu günlerde müşterek değerlerimiz etrafında bir araya gelmenin önemi çok büyük. Tanışarak, kaynaşarak, Türklük değerleri etrafında buluşarak günümüzün zorluklarını beraber aşmak zorundayız. Örfümüzün, adetlerimizin ve kültürümüzün çok yönlü saldırıya maruz kaldığı bugünlerde birbirimizden kuvvet almamız gerektiğine inanıyorum. Türk kültürünün yapısı, asırlarca aziz milletimizin güçlü ve bağımsız olmasına vesile olmuştur. Milletimizin hayat enerjisi, binlerce yılda binbir emekle oluşturduğumuz kültürel gücümüzle hayat bulmuştur." Erdemli'deki şölenin Yörük ve Türkmenleri birleştirdiğine dikkati çeken Bahçeli, "Hiç şüphesiz Türkmenler ve Yörükler göz nurumuzdur, bağlılık ve sadakattır. Türkmenlik hoşgörü ve yakınlıktır, hepsinden önemlisi Türk milletidir, Türk milletinin ana ve asıl kaynağıdır. Türkmenlerin ve Yörüklerin kitabında ayrımcılık olmadığı gibi iki yüzlülük katiyen bulunmamaktır. Türkmenler soyludur, asildir ve vakar sahibidir. Türkmenlik bizim bağımız, hafızamız, mesajımız ve kısacası herşeyimizdir. Nerede bir Türkmen varsa, hepsine selamlarımı ve şükranlarımı sunuyorum" dedi. -Türkmenlerin sorunları- Bahçeli, dünyanın her köşesindeki Türkmen emanetini sahiplendiklerini dile getirerek, şunları kaydetti: "Kerkük'teki, Musul'daki Türkmen kardeşlerim bizimledir. Şam'dan Halep'e kadar acıya baskıya direnen Türkmen kardeşlerim, bizim gönlümüzdedir, aklımızdadır. Tebriz'den Lübnan'a, Balkanlar'dan Kafkaslar'a olağan geniş bir coğrafyada kimliğini ve kim olduğunu unutmadan yaşayan soydaşlarımız bizim hasretimiz, sevdamız ve aynı zamanda da muhatap kaldıkları muamelelerden dolayı da hüznümüzdür. Türkmenler, özellikle son bir asırdır hakkı en çok yenmiş, mağduriyete en çok uğramış, saldırı ve sıkıntılara en çok maruz kalmış beşeri bir değerdir. Başka coğrafyalarda mazlum peşine düşenler, nedense yanı başlarındaki Türkmenleri yok saymışlar, gündemlerine dahi almamışlar. Yapay sorunlar üretip sözde çözüm sofrası kurup, Türkmenlerin dertlerine duyarsızlık göstermiş, beklentilerini görmemişlerdir. Ayrıca yalnızlık içine itilen kardeşlerime şefkat ve yardım ellerini uzatmamışlardır. Bunlar Türkmenlerin yaşadığı dramlardan sadece bazılarıdır. Türkmenliğin sırrına varamayan, sahip olduğu potansiyeli farketmeyen veya edemeyen başta iktidar olmak üzere geniş bir çevre, art niyetli tutumlarını ısrarla sürdürmüşlerdir. Şurası açık bir gerçektir ki Türkmenliğin, yörüklüğün inkarı ve iflası, Türklüğün yok oluşu demektir. Türkmenliğin, yörüklüğün zayıf ve güçsüz düşmesi, Türk milletinin kaynağını kurutacak, kudretini azaltacaktır." Türkmen ve Yörüklerin Türkiye'deki birlik ve beraberliğin teminatı olduğunu anlatan Bahçeli, "Ayrılık hesabı yapanlar, hile hurdayla oyalananlar, parçalanma ve bölünme hayaline kapılanlar, Türkmen ve Yörükler ruhunun bu oyunları bozacağını iyi bilmeliler. Türkmenler üzgün olsa da ekonomik ve sosyal sıkıntılarla boğuşsa da Türk milletine ve Türkiye'ye gözü gibi bakacaklar ve harap, bitap düşürülmesine müsaade etmeyeceklerdir. Türkiye ne denli sorunlarla uğraşırsa uğraşsın, Yörük çadırı yıkılmadıkça, Türkmen türküsü dinmedikçe millet bölünmeyecek, bayrak inmeyecek, ezan susmayacak ve vatan parçalanmayacaktır" diye konuştu. -Hükümete eleştiri- Devlet Bahçeli, Türkiye'de uzlaşma ve demokrasi anlayışının zedelendiğini, hükümetin yeni bir statüko düzeni kurduğunu savunarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Hükümet, aklında toplumu hizaya getirmek için otoriter eğilimlere sapmıştır. Hitler sanki yeniden doğmuş, Stalin yeniden iş başı yapmıştır. Türkiye tehdit altındadır. Bu tehditin adı da iktidardır. Türkiye gerilimin tam ortasındadır, sorumlusu iktidardır. Başbakan Erdoğan, sertlikte sınır tanımamaktadır. Milletimin her ferdi, Başbakan Erdoğan ve hükümetinin hışmına uğramaktadır. Bu çerçevede başbakan yorulmuş ve tıkanmıştır. Türkiye'yi yönetmekten uzaklaştıkça zalimce davranmakta, devlet gücüyle önüne gelene saldırmaktadır. Bugünkü ülke tablosu alarm vermektedir, sokakların tansiyonu iyice yükselmiştir. Başbakan Erdoğan şuursuzca kararlar aldıkça, tepkiler dalga dalga büyümektedir. Bu zihniyet, her şeye karışmayı kendisinde hak görür olmuştur. Başbakan ve hükümetinin Türk milletiyle gönül köprüsü yıkılmış, temel hak ve özgürlükler çıkmazdadır. İktidar, çoğulcu bakışı kısmak için her yolu denemektedir. Başbakanın ustalık dönemi diye isimlendirdiği 3. iktidar yılları öfkenin, kinin, kabalığın, rezaletin, kadir kıymet bilmezliğin ve bölücülüğün içine gömülmüştür. Başbakan tek bilen, tek gören, tek anlayan, tek yıkan, tek hakim olan ve tek belirleyen olarak da kalmamış, tek bölenliğe de talip olmuş ve devamlı vites büyütmüştür. Başbakanın beğenmediği ne varsa ucube ve sakıncalıdır. Başbakan ve hükümeti, oynamadık, sorgulamadık, yargılamadık, kavga etmedik bir şey bırakmamıştır. Ne yazık ki Türkiye, dikdatörlüğe doğru gitmekte, ekseni asıl şimdi kaymaktadır. Artık AKP iktidarı çığrından çıkmış, ölçü ve ayarı kaçmıştır." -Büyükşehir Yasası- Mersin'in büyüyen, gelişen, kalkınan, sosyo ekonomik yönden Türk milletine istihdam ve katma değer sağlayan büyük il olduğunu, Mersin gibi illerin büyükşehir olmasına katkı sunanları takdirle karşıladığını vurgulayan Bahçeli, "Büyükşehir sizin gibi değerli vatandaşlarımıza hizmeti en iyi şekilde, en yakından yeni kurumlarla verilecek bir kurumsal yapı ise buna canı gönülden destek veriyoruz ancak büyükşehir bir tuzağı da beraberinde getiriyorsa Türkmenler ve Yörükler olarak uyanık, kararlı, cesaretli ve akıllı hareket etmeliyiz" dedi. Vatandaşlardan Türkiye coğrafyasını gözlerinin önlerine getirerek düşünmelerini isteyen Bahçeli, konuşmasını şöyle tamamladı: "Diyarbakır daha önceden büyükşehir değil miydi, büyükşehirdi. Merkezdeki bir kaç ilçeyi kapsıyor muydu, evet kapsıyordu. Şimdiki büyükşehirle Diyarbakır ne hale getirildi, Diyarbakır ilinin mülki yapısıyla örtüştürüldü. Üstünde Van aynı şekilde, altında Mardin aynı şekilde, yanında Şanlıurfa aynı şekilde. Gerçekten büyükşehir olmak istiyorlarsa helal olsun ama bir oyunun oyuncağı oluyorlarsa dikkatli olmak lazım. 1 Ağustos 2009 tarihinde açılım zırvası denerek bir ihanet ve yıkımı başlatan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin terörle mücadelede verdiği tavizler, PKK'yla siyasallaşma flörtleri, İmralı canisini tekrar sivriltme gayretleriyle terör tırmanmış, Hakkari, Şırnak, Bitlis, Bingöl, Batman, Tunceli, Ağrı, alan hakimiyeti sağlanan yeni PKK güdümünde yönetilme haline dönüştürülmüş bir ülke toprağı olmuştur. Şimdi bunları yan yana getirdiğiniz vakit, dikkat ediniz, toplam alanı 134 bin kilometrekare, nüfusu 8 milyon 230 bin. Peki bunu bir siyasi coğrafya halinde düşündüğünüz vakit özerk, federal konuşmalarıyla aldatılan bugünkü siyasi iktidarın yanlışlarıyla dört parçalı büyük Kürdistanın kuzeyini temsil edebilecek bir ihanet projesine dönüşmektedir. Buna dur demek lazım, bu oyunları bozmak lazım. Onun için bir karşılık da vermek lazım. Neresidir karşılık, işte en yakını Yörüklerle Türkmenlerin yaşadığı Mersin olmalıdır. Mersin büyükşehiri almak, Türkiye üzerindeki ihaneti bozmaktır. Mersin büyükşehiri almak, Türkiye'nin emperyal, küresel güçler tarafından oyuncak hale getirilmesi, istenilen zaman başkanlık sistemiyle federal yapı arasında pamuk ipliği ile bağlı olanı kesip bir anda bağımsız Kürdistanı kurdurmaya engel olmak demektir. Bir başka önemlisi, eğer daha önce söylediğim gibi Türkmenler, Yörükler Türk milletinin ta kendisi ise bir ve birlikte olmanın teminatı ise o zaman Mersin'de büyükşehiri almak demek, Türk milletine zafer kazandırmak demektir." Bahçeli, Erdemli'de belediye başkan adayının mevcut belediye başkanı Mükerrem Tollu olduğunu bildirdi. Konuşmasının ardından kendisine takdim edilen hediyeleri kabul eden ve platforma getirilen butona basarak bazı tesislerin temelini atan Bahçeli, sanatçı Ahmet Şafak ve Kıraç'ın konserini de izledi. (Bitti)

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler