Öyle bir yapı ki 2.500 yıl boyunca varlığını korudu. Zamanın tüm yıkıcılığına direndi ama tam da korunması için daha yoğun çaba gösterilmesi gereken dönemde, son elli yılda, parçalandı ve geçtiğimiz aylarda da dozerle dümdüz edilerek tarihten silindi.
Burası sıradan bir mezar yapısı değildi. Bithynia’nın bu bölgesinin antik tarihi açısından özel öneme sahipti. Bilim dünyasına 1939 yılında bölgede bir inceleme gezisi yapan Alman arkeolog F. K. Dörner tarafından tanıtılmıştı. Daha sonra Arif Müfit Mansel, 1973 yılında mezarı incelemiş ve Türk Tarih Kurumu tarafından hazırlanan Belleten dergisinin 146. sayısında hakkında makale yayımlamıştı.
Bilimciler tarafından MÖ 4. Yüzyıl'a ait bu mezarı özel kılan neydi? Mimari özellikleri. Taş bindirme tekniğiyle yapılmış mezar odalarına Anadolu’nun birçok yerinde rastlansa da bu yalancı kubbe üslubu Doğu Trakya kültürüne özgü bir yapı tekniği.
Ayrıca antik dönem yazarları, Trak Kavimleri'nin, kolonileşme döneminde, kültürlerini göçlerle Bithynia’ya da taşıdıklarını yazar. Mezar, sahip olduğu mimari üslup sayesinde bu tarihsel gerçeklik konusunda çok önemli, somut bir kanıttı. Artık yok; ortadan kaldırıldı...
Öbür taraftan Kutluca köyü Kubbeli Mezarı’nın başına gelen bu son yok edilişin yöntemi başka şeyler de düşündürdü. Genellikle tarihi yapılar define kazıları sırasında büyük zarar görür. Ama burada böyle bir şey söz konusu değil. Tamamen yok etmek için bilinçli şekilde dozerle ortadan kaldırılmış. Ağaçlar kesilmiş, arazi dümdüz edilmiş...