HABER

"27 Nisan muhtıra değildi!"

Erdoğan, Kanaltürk ve Bugün Televizyonunda canlı yayınlanan ''Merkez Siyaset'' programında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

"27 Nisan muhtıra değildi!"

Erdoğan, Kanaltürk ve Bugün Televizyonunda canlı yayınlanan ''Merkez Siyaset'' programında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

''Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, 367 krizi ve Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili 'Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde tüm detayları bildiğini ifade etti. Neler oldu? Siz biliyor muydunuz'' sorusu üzerine, o süreci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile beraber yaşadıklarını belirterek, şunları söyledi:

''Ben de birçok şeyi biliyordum. Fakat bunları konuşmanın bize artık çok şey kazandıracağına da inanmıyorum. Bulunduğum makam sebebiyle. Fakat bir şeyi çok açık net ortaya koymam lazım. O zamanın küçük muhalifleri, bizlere verdikleri sözlerin arkasında duramadılar. Onlar zaten verdikleri sözün arkasında durabilseydiler, o zaman özellikle onları arayanlar, parantezi gizli açıyorum, 'onları arayanlar' diyorum, onları arayanların tesiri altında kalmaz, 'biz sivil siyasetiz, ama biz şu anda Parlamento'da bu işi çözebilecek durumdayız' der ve gelirlerdi. Ama ne yazık ki Parlamento'ya gelmedikleri gibi, o zamanın ANAP'ın genel merkezine milletvekillerini tıkadılar, hatta kilitlediler. Bunlardan bir tanesi yanılmıyorsam o zaman kaçabildi, o oylamaya geldi. O arkadaşımız bunu çok daha açık, net ortaya koyabilir. Bugünlerde bunlar deşifre olmaya da başladı, 'filanca emekli aradı' filan gibi bunlar deşifre oluyor. İstiyorum ki, onlar daha net ortaya koysunlar. Biz verdiğimiz sözde durduk, 5 yılı 4 yıla indirdik. Cumhurbaşkanının görev süresini 7 yıldan 5 yıla indirdik. Ama diğerleri durmadı. Şimdi neredeler, artık siyasi mevta oldular. Böyle olsun istemezdik, ama güzel oldu. Millet bütün bu olanları gördü ve takdir etti ve çok ciddi bir oy oranıyla da Cumhurbaşkanını millet seçti. Artık Meclis'te böyle şeyler olmayacağına göre bu artık bizim gündemimizden düştü, artık milletin gündeminde. Çok da fazla ben artık o süreci önemsemiyorum.''

''BELKİ BAŞKALARI DA VARDIR''
Erdoğan, ''Eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ve İlker Başbuğ'un bu sürece müdahil olduğu yönünde iddialar var'' denilmesi üzerine, ''Belki başkaları da vardır. Ama şimdi ben 'şu dinledi bu dinledi' diyemem ki. Bunu artık karşılıklı muhatapları kimlerse onlardan öğrenmek lazım. Aksi takdirde ben burada yalancı şahitlik yapmış olurum. Bunu da sevmem'' dedi.

''Dönemin Genelkurmay hiyerarşisinde Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine etki edildiğine dair bir veri var mı elinizde?'' sorusuna Erdoğan, ''Benim elimde kesin bir veri yok, duyumlar var. Kesin veri olmadığı için de konuşmayı doğru bulmuyorum'' yanıtını verdi.

27 NİSAN
''Darbe yapan bir General Kenan Evren şu anda ifade veriyor. Acaba 27 Nisan Muhtırası ile ilgili de bir yargı süreci işleyebilir mi?'' sorusu üzerine Erdoğan, ''Onu bir muhtıra olarak kabul etmiyorum. Bu o zamanki Genelkurmay'ın bir yaklaşımı olarak değerlendiriyorum. Muhtıralar karşısında Türkiye'de siyasi iktidarların ne yaptığı bellidir. Eğer muhtıra olarak kabul ediyorsanız varın öyle kabul edin ama yok bir değerlendirme olarak kabul ediyorsanız hemen ardından ertesi gün biz iktidar olarak gerekli cevabı, gerektiği şekilde verdik. O şekilde de bitirdik. Bu, sivil siyasetin bir değişim, dönüşüm noktasında ortaya koyduğu tavrı gösteriyor. AK Parti'nin özelliği zaten burada'' dedi.

''35. MADDE ÇOK MUĞLAK''
''Kenan Evren, 'Niçin darbe yaptınız' sorusuna, İç Tüzüğün 35. maddesini gerekçe göstermiş. Yeni Anayasa projesi içine böyle bir maddeyi kaldırmayı da koyar mısınız?'' sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, 26 maddelik Anayasa değişikliği paketini hazırladıklarında, onlarca köşe yazarının kendileriyle ''dalga geçtiğini'' belirtti.
Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Bütün uyum yasaları her şey bitti. Şu anda yargılama süreci başladı. Peki şimdi bu yazıları yazanlar şimdi ne yazacaklar veya ne yazıyorlar? Artık konu yargıya intikal etmiştir, yargılanıyor mu, yargılanıyor. Bundan sonra da gelip hesabını bize mi soracaklar? Biz yasama organı, yürütme olarak görevimizi yaptık. Yasama, yürütmenin görev yapmasından sonra da şimdi yargı görevini yapıyor. Türkiye'de bunlar acaba düşünülebilir miydi? Bu Türkiye'nin ileri demokrasiye adım atmasından nereden nereye geldiğini gösteriyor.

Bu 35. madde aslında bana göre çok muğlak bir madde. 'Silahlı Kuvvetlerin vazifesi Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumaktır' diyor. Çok muğlak bir ifade, istediğin yere çek. Şimdi bunun gerçekten yeni Anayasa'da çok farklı bir şekilde ele alınması, değerlendirilmesi, ona bunun bir yere net olarak, somut ifadelerle, yeni ben, biz, vatandaş olarak bunu okuduğumuz zaman anlamalıyım. Ama ben bunu anlamıyorum. 'Bana verilen yetkiye göre bunu yaptım' diyor. Tamam da o ülkenin siyasi iktidarı ne işe yarar. Bir ülkede anarşi varsa şu varsa bu varsa, orada siyasi iktidar size demokratik parlamenter sistem içerisinde veya demokratik, laik, sosyal hukuk devleti içinde siyasi iktidar size hangi görevi veriyorsa onu yapacaksınız.''

Ordunun birinci görevinin dış düşmanlara, karşı ülkeyi savunmak olduğunu ifade eden Erdoğan, ''İçerde sivil idare ne görev veriyorsa içerdeki sıkıntılara gerektiğinde polisin dışında da jandarmasıyla, silahlı kuvvetleriyle gerekli yerlerde müdahaleyi onunla yapmaktır. 'Ben yaparım' havası değil. O olduğu zaman, o ülke işte demokratik bir yapıdan sıyrılıp maalesef otoriter bir yapının içerisine doğru gider, otokrasi orada egemen olmaya başlar ki, bu sıkıntılı bir süreç olur. Ama yeni Anayasa ile bu kesinlikle netleşecektir. Fakat şu anda da artık kurumlar anayasal tanım içeresinde kendilerine hangi görev veriliyorsa o görevin idraki içerisine girmiştir. Artık Türkiye bu noktada silahlı kuvvetleriyle olsun diğer yargısıyla olsun çok daha farlı bir noktaya gelmiş ve tanımlanan görevlerini ifa etmenin idraki içindedir. Onun için de Türkiye'de artık bir suhulet söz konusudur'' diye konuştu.

''BU BİR ZİNCİR''
''Sizin iktidara geldiğinizden bu yana sürekli Sarıkız, Ayışığı gibi darbe planları gördük, yeni belgeler ortaya çıkıyor. Dava süreçleri var. Dün de yeni komutanlar tutuklandı. Acaba başka bir sorun mu var? Çünkü bir yerde bir sıkıntı var. Sivil hükümete karşı birtakım sürekli eylem planları var'' denilmesi üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

''Bu bir zincir. Bakıyorsunuz gerek ifadeler, aramalar esnasında birçok şeyler ortaya çıkıyor. Belki de ifade vermeye gelenler ummadıkları sorularla muhatap olunca, oralarda bazı adeta sinir uçlarına dokunuyor olabilirler ve bu sayede de bazı gizli kalan yerler ortaya çıkmış olabilir. Bunları biz bilemeyiz. Bu yeni yeni halkaları ortaya çıkarıyor. Daha neler neler gelir, neler biter bunu biz bilemeyiz. Ortada bir gerçek var ki çok sıkıntılı, ciddi bir süreç yaşanmış. Benim tek temennim, bir an önce bunların sonuçlandırılması ve Türkiye'nin gündeminden bir an önce düşmesi en büyük arzumuzdur. Biz enerjimizi artık bu tür olaylarla harcamak istemiyoruz.''

Başbakan Erdoğan, ''İrticayla Mücadele eylem Planı davasında, Ergenekon sanığı İlhan Cihaner'in muhtelif kılıflarla sizi, AK Partili yöneticileri dinlediği iddia edildi. Yani işin siyasete kayan tarafı oluştu. Cihaner ile Parlamentoda karşılaşma ihtimaliniz yüksek. Böyle bir durumu nasıl yorumluyorsunuz?'' sorusuna, ''Benim avukatlarım, danışmanlarım önüme bu kadar detay şeyler getirmiş değil. Fakat o kişinin Parlamento'ya girip girmemesi beni ilgilendirmiyor. Çünkü bunlar demokratik bir sürecin içinde çıkıp oraya gelmiyorlar. Erzincan'da olanlar tamamen ortadadır. Şu andaki süreçle ilgili olarak güzel bir kılıf ortaya konmuştur. Bu kılıfla böyle bir sürecin içindeler.''

En Çok Aranan Haberler