İlke Eğitim ve Kültür Derneği tarafından hazırlanan ‘Türkiye’de Din Eğitiminin Dönüşümü (1997-2012) raporu 28 Şubat döneminin din eğitimine etkileri ile ilgili önemli veriler ortaya koydu. 28 Şubat’ın en çok din eğitimini olumsuz etkilediği belirtilen raporda, çok partili döneme geçişten sonra din eğitiminde kazanılan özgürlüklerin tamamının 28 Şubat dönemindeki baskı ve dayatmalarla ortadan kaldırıldığı vurgulandı.
İlke Eğitim ve Kültür Derneği tarafından Yrd. Doç. Dr. Mehmet Bahçekapılı’ya hazırlatılan ‘Türkiye’de Din Eğitiminin Dönüşümü – 1997-2012’ raporu düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuna duyuruldu. Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Topkapı Yerleşkesi’nde düzenlenen toplantıya, raporun hazırlayıcısı İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Bahçekapılı, Yaygın Eğitim ve Kültür Derneği Başkanı Yusuf Alpaydın, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recep Kaymakcan ve Din Sosyoloğu Dr. Necdet Subaşı katıldı. Araştırmanın sahibi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Bahçekapılı toplantının başında yaklaşık 300 sayfalık raporun detaylarını paylaştı.
28 Şubat döneminden günümüze kadar yaşanan süreci istatistiksel bilgilerle açıklayan raporda, laikliğin, din eğitimine müdahaleyi meşru kıldığı yorumu yapıldı. Raporda, Türkiye’deki din eğitimi politikalarındaki dönüşüm ve yönelimler incelendiğinde, bu politikaların siyasal eğilimlere göre şekillendiği belirtildi.
28 Şubat’ın Türkiye’de geniş bir çevreyi etkilediği ifade edilen raporda, süreçten en çok din eğitiminin etkilendiğini aktarıldı. Raporda 28 Şubat sürecinin başlangıcı olarak kabul edilen 1997 yılının Türkiye’de din eğitimi tarihi açısından bir dönüm noktasını temsil ettiği ifade edildi. 28 Şubat 1997 ‘de alınan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kararlarının toplumun ve değerlerin devre dışı bırakılması, irade ve taleplerinin geçersiz kılınması anlamına geldiği belirtilen raporda, sürecin beraberinde toplumsal ve ekonomik hayatta, askeri alanda ve eğitim-öğretim faaliyetlerinde bir takım olumsuz tecrübelerin yaşanmasına sebep olduğu belirtildi.
‘28 ŞUBAT SONRASI DİN EĞİTİMİ DEVLET KONTROLÜNE GEÇTİ’
Raporun bir diğer bölümü de 28 Şubat sürecinin sonuçları ile ilgili oldu. Raporda, toplumsal bir dönüşümün hedeflendiği 28 Şubat döneminde, çok partili hayata geçtikten sonra din eğitimi alanında elde edinilen bütün kazanımların kaybedildiği vurgulandı. Çalışmada, Cumhuriyet tarihinin belli dönemlerinde din eğitimi alanına getirilen sınırlamaların, din eğitim i alanın bilimsel bakış açısıyla ele alınmasını engellediği ifade edildi.
1980 sonrası gerçekleşen yeni yapılanma ile birlikte ilköğretimden yükseköğretime kadar din eğitimi alanında bir çok gelişme yaşandığı aktarılan çalışmada, 1997 sonrası siyasi hayatta yaşanan değişmelerin din eğitimi politikalarını da tamamen değiştirdiği dile getirildi.
‘2002 SONRASI DİN EĞİTİMİ LEGAL BİR YAPIYA KAVUŞMAYA BAŞLADI’
2002 yılında yaşanan siyasi gelişmelerin ardından sivilleşme ve demokratikleşme taleplerinin ülkenin genel politikalarını etkilediği gibi, din eğitimi politikalarının da etkilendiği ifade edilen raporda, din eğitimi ile ilgili hukuki düzenlemelerin alanın daha özgür bir şekilde gelişmesine imkan tanıdığı bildirildi. Raporda bu durumun hem kamusal hem de sivil din eğitiminin daha legal bir yapıya kavuşmasını sağladığı ifade edildi.
‘Türkiye’de Din Eğitiminin Dönüşümü (1997-2012)’ raporunun hazırlayıcısı Yrd. Doç. Dr. Mehmet Bahçekapılı, Türkiye’deki din eğitimi politikalarının siyasi değişimlerle paralellik gösterdiğini ifade etti. Din eğitiminde uygulanan politikaların siyasi alandaki değişimlerden etkilendiği için bazı dönemler daralma bazı dönemlerde ise özgürleşme yaşandığını belirten Bahçekapılı, bu durumun din eğitiminin bilimsel ve akademik anlamda gelişimini engellediğini söyledi.
Raporun en önemli sonucunun siyasi yapının yada devletin, din eğitimi politikalarında sivil topluma daha geniş alan bırakması gerektiğini ifade eden Bahçekapılı, batı ülkelerinde din eğitimi politikalarının siyasi değişimlere göre değişmediğini belirtti.
Bahçekapılı, “Türkiye’deki din eğitimi politikalarının daha akademik daha bilimsel bir çatı altında olması, siyasi müdahalelerden arınmış bir şekilde kendi bilimsel yapısı üzerinde kurgulanması gerekiyor.” dedi.
Raporla ilgili basın mensuplarının sorularını cevaplayan, Yaygın Eğitim ve Kültür Derneği Başkanı Yusuf Alpaydın , din eğitiminin kişisel veya siyasi inisiyatiflere çok açık bir alan olduğunu ifade etti. Türkiye’de her siyasi iktidardaki değişiklin aynı zamanda din alanında da çok farklı bakışların gelmesine sebep olacak bir çerçevede olduğunu aktaran Apaydın, “Bu 28 Şubat sürecinin de biraz da militarist enstrümanların da kullanmaya elverişli ortamda Türkiye’de din eğitimi veren kurumlarda doğrudan bir takım müdahaleler olmuştur. Bu dönemde Kuran kurslarındaki katılımcı yaşları değiştirilmiş, din eğitiminde çok önemli bir yaşta yapılan İmam Hatip Okulları’nın orta kısımları da çeşitli dayatmalar ve zorlamalarla kapatılmıştır." şeklinde konuştu.
Apaydın, bu gün gelinen noktada mevcut iktidarın liberal yaklaşımlarından kaynaklanan genişlemenin, din eğitiminin sivilleşmesi ve hukuki zemine kazandırılması açısından çok önemli farklılıkların olmadığını aktardı. Apaydın şöyle konuştu: “Yarın Türkiye’de iktidar değişse bu gün din eğitimi alanındaki bir takım özgürlüklerin nereye varacağı konusunda ciddi endişelerimiz var. Bu alanın daha iyi tanımlanması, daha hukuki temele dayandırılması gerektiğini düşünüyoruz.” diye konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz