ANKARA (İHA) - Başbakan Yardımcısı ve ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, '28 Şubat sürecini'nin halen sürdüğünü açıkladı.
Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın soru önergesini yazılı olarak cevpalandıran Yılmaz, "Terörle eşdeğer gösterdiğiniz 'aşırı dincilik'ten kastınız nedir? Aşırı dinciler kimlerdir ve etkinlikleri nelerdir?" sorusuna şu karşılığı verdi: "Almanya'da yayınlanan Stuttgarter Zeitung Gazetesi'ne verdiğim demeçte sözünü ettiğim husus, Türkiye'nin uzun yıllar terörle mücadele etmiş ve yakın zamanda da laiklik kaygılarından kaynaklanan ciddi bir rejim bunalımı yaşamış bir ülke olduğudur. Türkiye'nin terörle mücadele dönemini geride bıraktığı, rejim kaygılarından kaynaklanan sıkıntıları ise henüz çözemediği bir gerçektir. Avrupa Birliği (AB) üyeliği sürecinde atmamız gereken adımlar, bu iki sorunla ilişkilendirildiği için fevkalade zor ve yavaş yürümektedir. Dolayısıyla burada terörle eşdeğer aşırı dinci grubun varlığından değil, terör kaygısına benzer bir rejim kaygısından söz edilmektedir. Tercümeden kaynaklanan bu farklılığın konuyu yanlış değerlendirmenize yol açtığını düşünüyorum".
Yılmaz, bir başka soruya karşılık verdiği cevpata ise Türkiye'de 28 Şubat sürecinin halen sürdüğünü kaydetti. Yılmaz şu açıklamaya yaptı: "İster kabul edilsin, ister edilmesin, Türkiye'nin 1990'lı yılların ortasından itibaren ciddi bir rejim bunalımına girdiği ve henüz bu dönemi tümüyle geride bırakamadığı açık bir gerçektir. 28 Şubat döneminin getirdiği kimi sıkıntıları, sivil siyasetin alanının daralması başta olak üzere her alanda yaşamaya devam etiğimiz ortadadır. Aklı selim ve sağduyu sahibi herkesin kabul ettiği bir gerçeğin ifade edilmesi başka bir takım amaçlara ve niyetlere bağlanamaz".
Yılmaz, bir başka soru üzerine, kendisi kadar diğer siyasi parti ve kurumların çalışması halinde AB yolunda büyük adımların atılabileceği mesajı verdi. Yılmaz şu ifadeleri kullandı: "Türkiye'de demokrasi ve insan haklarının yerleştirilmesi konusunda, diğer siyasi partiler ve kurumlar da sorumlu olduğum bakanlık kadar çaba göstermiş olsalardı, hiç şephesiz ülke olarak bugün daha ileri bir noktada olurduk. Partimiz ve siyasi sorumluluk üstlendiğimiz Bakanlığımız, siyasi, ekonomik ve sosyal bakımdan Türkiye'yi AB standartlarına ulaştırmanın gayreti içindedir. Türkiye'nin bu doğrultuda mesafe katetmesini isteyenlere düşen, tamamen günlek siyasi kaygılarla bu mücadeleyi verenlerin ayağına çelme takmaya çalışmak değil, onlara destek vermektir".