28 Şubat'ta 'istihbarat şebekesi' kurup personeli takip etmişler

Post-modern darbe 28 Şubat sürecinde Genelkurmay'ın, birlikleri içinde 'istihbarat şebekesi' kurup 'irticai faaliyetler' kapsamında personelini takip ettirdiği ortaya çıktı. İsth. ve İKK. Ş. Md. tarafından 'İrticai Faaliyetlere Katılan Personel' başlıklı ve 19 Haziran 1995 tarihli emirde, irticai faaliyetlere katılan personelin takibi için birlik komutanlıklarının harekete geçmesi ve tedbirlerin alınması isteniyor.

Bu kapsamda, birlik içinde güvenilir subay ve astsubaylardan oluşan 'istihbarat şebekesi'nin tesis edilmesi emrediliyor. Kışlada bulunan mescit ve cami ile diğer hassas noktaların daima kontrol edilmesinin istendiği belgede, mesai çizelgesinin tatbik edilmesi, personelin eğitim dışı ve kontrolsüz kalmasının önlenmesi talep ediliyor.

Ziyaret yerleri ve ziyaretçilerin sıkı kontrol edilmesinin istendiği belgede, "Çağdaş olmayan kıyafetli personelin, lojmanlar, orduevleri, askeri gazinolar ve misafirhanelere girmelerine, servis araçlarından istifade etmelerine müsaade edilmeyecektir. Mesai saatleri içinde lojmanlar mıntıkasındaki faaliyetler kontrol edilecektir. Lojmanlar bölgesinde teamül ve gelenekler dışındaki dini toplantı, ayin gibi faaliyetlere müsaade edilmeyecektir. Çağdaş olmayan kıyafet taşıyanlar ile sahibinin yeterince tanınmasını önleyecek şekilde giyilmiş kıyafetle çekilmiş fotoğraflarla kimlik kartı ve sağlık fişi verilmeyecektir." deniliyor.

ORTAK ÖZELLİKLER SIRALANIYOR
Belgede ayrıca, takibi yapılacak kişilerin ortak özellikleri şöyle sıralanıyor:
- Dini kuralları her ortamda yerine getirme gayretindedirler.
- Mesai saatlerini, dini gerekleri yerine getirecek şekilde değiştirme çabasındalardır.
- Ast üst münasebetlerinden ziyade birbirlerine karşı daha saygılıdırlar ve destek olurlar.
- Kendi aralarında iletişim içindedirler. Birbirlerine süratle bilgi aktarıyorlar ve tedbirler alıyorlar. Kendi aralarında şifreli konuşma yapıyorlar.
- Sosyal faaliyetlere katılmamakta ve katıldıkları takdirde eşlerini, çocuklarını getirmemektedirler.
- Kendilerini kamufle edebilmek için disiplinli ve çalışkan görünmektedirler.
- Kendilerini takip eden K'lara sivil halk, basın desteği veya yanlış yalan ihbarlarla yıldırma gayreti içindedirler.

"TÜM PERSONEL VE AİLELERİ BİRER 'HABER TOPLAMA VASITASI'DIR"

Kara Kuvvetleri Komutanlığı 8'inci Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'na ait 'kişiye özel' ve 'gizli' damgalı 19 Şubat 1997 tarihli belgede ise "Türkiye Cumhuriyetini ve Silahlı Kuvvetleri iç ve dış tehditlere karşı koruma ve kollama, her Türk vatandaşının olduğu kadar TSK'leri personeli ve onların eş ve çocuklarının da en büyük milli görevidir." deniyor.

Kurmay Başkan, Kurmay Albay Mahmut Sancar imzalı belgede, Kara Kuvvetleri'nin tüm personeli ve ailelerinin birer 'haber toplama vasıtası' olduğu vurgulanıyor. Tugay komutanı emriyle, "Tüm Kara Kuvvetleri personeli ve ailelerinin elde edeceği her türlü belge, bilgi ve haberi bu konunun üst komutanlık tarafından bilinip bilinmediği yorumunu yapmadan silsileler yoluyla üst komutanlığa ulaştırılması ve personelin bu hususta bilgilendirilmesi ilgi ile emredilmiştir." deniyor.

"SORUN BİR YANIYLA SİYASİ İKTİDAR MESELESİDİR"

Genelkurmay Başkanlığı emriyle hazırlanan Nisan 1997 tarihli 'gizli' ibareli bir belgede ise askerlere Atatürk'ün Gençliğe Hitabesinin yeniden okunarak iliklerde hissedilmesi isteniyor. "Atatürk'ün Türk ulusu için söylediği 'Asıl olan iç cephedir' sözü Türk Silahlı Kuvvetleri için de kendi bünyesi içinde esas alınmalı ve irticai görüşe sahip olmuş veya eğilimli personel derhal temizlenmelidir. Kendi iç cephemizi sağlam tuttuğumuz sürece bütün tehditlerin üstesinden gelineceği inancı beyinlere işlenmelidir." denilen belgede, yaşanan sorunun özünde irticanın devletin bir kısım unsurlarının göz yumması ile mesafe katetmesinin bulunduğu ifade ediliyor. Sorunun bir yanıyla siyasi iktidar meselesi olduğunun savunulduğu belgede, Atatürkçü güçlere gereken desteğin verilmesi isteniyor.

Belgenin son bölümünde ise "İçinde bulunduğumuz şu dönemde, Atatürk'ün Gençliğe Hitabesini tekrar okumaya ve iliklerimizde hissetmeye ihtiyacımız olduğu inancındayım. Bahsedilen gün gelmiştir. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri, bu mücadeleden de yüzünün akıyla çıkacaktır. Muhtaç olduğu kuvvet damarlarındaki asil kanda mevcuttur." ifadeleri kullanılıyor.