HABER

30 Ekim İngiltere basın özeti

Economist dergisi “Sultan zorda” başlıklı başyazısında “Türkler, 1 Kasım’da Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy vermemeli. Erdoğan artık ülkesi için iyi değil” dedi.

30 Ekim İngiltere basın özeti

Economist dergisi "Sultan zorda” başlıklı başyazısında "Türkler, 1 Kasım'da Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy vermemeli. Erdoğan artık ülkesi için iyi değil” dedi.

Yazı özetle şöyle:

"Türkiye'nin Batı için önemini hafife almayın. Soğuk savaşta Sovyetler Birliği'ne karşı NATO'nun siperiydi. Ardından baskıcı, şiddet dolu bir kaosun yaşandığı Arap dünyasında gelişen İslam demokrasisi için bir model oldu. Daha yakın bir zaman önce de, hayranlık uyandıracak bir şekilde, Suriye'de sınırındaki savaştan kaçan 2 milyon mülteciye kapılarını açtı.”

"Ama bugün Türkiye'nin itibarı zedelenmiş durumda. 1 Kasım'daki seçimler, PKK'ya karşı savaşın yeniden başladığı, içeride intihar eylemlerinin düzenlendiği, özgür medaya saldırıların yapıldığı, bağımsız savcı ve yargıçların açığa alındığı ve bazen Türkiye'nin üzücü bir şekilde IŞİD'li cihatçılara hoşgörülü olduğu duygusunun hakim olduğu bir dönemde yapılıyor.”

'Sorumlu Erdoğan'"Bunun sorumlusu büyük ölçüde ülkenin müstebit Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. Beş ay içinde yaptırdığı bu ikinci seçimin amacı iktidarını sağlamlaştırmak. Türkler, rakiplerine oy vererek ona karşı çıkmalı ve Erdoğan'ı tekrar bir yıl önce geldiği makamının törensel çerçevesine oturtmalı. İşaretler, bir çok Türkün güçlü fakat giderek otoriter ve hoşgörüsüz hale gelen cumhurbaşkanlarının tuhaf davranışlarından usandığı yönünde.

"Haziran'da tarafsız olması gereken Erdoğan, müdahalesiyle koalisyon kurmaya yönelik tüm çabaları baltaladı. Amacı AKP'nin yeniden çoğunluğu elde etmekle kalmayıp anayasal değişiklik gerekli olan beşte üçlük orana ulaşabileceği – böylece bir başkanlık sistemi yaratıp ilave yetkilere sahip olacaktı- umuduyla ikinci bir seçim yaptırmaktı.”

"Daha da kötüsü, Erdoğan AKP'nin şansını azamiye çıkarmak için HDP'nin oylarını aşağı çekeceği umuduyla Kürtlerle barış sürecini bozdu. Bu özellikle üzücü, çünkü Erdoğan başbakanken barış sürecinin cesur bir savunucusuydu. Şimdi ordu PKK'yla yeniden savaşta.”

"Türk savaş uçakları, Esad ve IŞİD'in karşısındaki en etkili güç olmalarına rağmen Suriye ve Irak'taki Kürt mevzilerini vurdu. Ankara'da 10 Ekim'de IŞİD'e atfedilen 102 kişinin öldüğü korkunç intihar eylemi dahil bir dizi saldırı, HDP'nin Türkiye genelinde miting düzenlemesini engelledi. Muhalefet partilerinin önünü kesmek için medya üzerinden yıldırma politikası uygulanırken HDP üyeleri seslerini duyuramadı.”

"Neyse ki seçmenlerin büyük bölümü, Erdoğan'un küçümseyici manevralarından etkilenmemiş görünüyor. Kamuoyu yoklamalarının çoğu HDP'nin yüzde 10'u geçeceğine işaret ediyor. Bu da parlamentoda hiçbir partinin hükümet kuracak çoğunluğu elde edemesi demek.Bu kez cumhurbaşkanı hükümet kurma görevini sabote etmemeli.”

"Türkiye'nin içeride ve dışarıda büyük güçlüklerle karşı karşıya olduğu bir dönemde, istikrarlı ve güvenilir bir hükümet özellikle yaşamsal önemde. Ekonomi yavaşladı. Enflasyon ve işsizlik arttı. Ülkenin emek – ve ürün- piyasası esnekliğini artırması ve rekabetçiliği geliştirmesi için kararlı bir liberalizasyona ihtiyacı var. Barış sürecinin bozulması sadece güneydoğuda da değil tüm Türkiye genelinde turizm sektörünü vurdu.”

"Ve bölgede özellikle de Suriye'de sorunlar var. Erdoğan dört yıl önce herkesten farklı bir çizgi benimseyerek Esad'ın gitmesini talep etti. Erdoğan gecikerek, Amerikalılara IŞİD hedeflerini vurması için İncirlik'i kullanma izni verdi. Kendi hava güçleri saldırılarını ağırlıklı olarak Kürtlere yöneltti. Türkiye, tüm ülkelerden daha fazla Suriyeli mülteci kabul etti fakat aynı zamanda göçmenlerin Avrupa yolundaki ana güzergahı oldu. Yeni hükümet Suriye'ye ve mültecilere yaklaşımı yeniden değerlendirmek zorunda kalacak. Ancak bu, Avrupa ve NATO'daki müttefikleriyle işbirliği halinde yapılmalı onlara karşı değil.”

'Batı tavrını yumuşatmamalı'"Türkiye'nin müttefikleri Erdoğan'a eleştirilerini yumuşatmamalı. Erdoğan'ı mülteci akınını durdurmaya yardımcı olmaya ikna etmeye çalışan bazı Avrupalı liderlerden bu konuda kaygı verici işaretler geldi. Bu yıl hükümetin anti-demokratik alışkanlıklarını sert şekilde eleştirmesi beklenen bu yılki Avrupa Komisyonu yıllık değerlendirmesi sessizce ertelendi. Seçimlerden sonra yeni hükümet, Türkiye'nin duran üyelik müzakerelerini canlandırmaya ve vatandaşları için Avrupa'ya vizesiz seyahat hakkı elde etmeye çalışacak. AB, bu konularda ilerleme sağlanmasının Türkiye'de demokratik özgürlüklerin yeniden tesisine bağlı olduğunu vurgulamalı.”

"Erdoğan ve AKP hükümeti, 2000'li yıllarda Türkiye'yi yeniden yapılandırmak ve ekonomiyi geliştirmek için çok şey yaptı. İktidardaki 10 yılı aşkın süreden sonra Erdoğan artık ülkesi için artık iyi değil.”

Guardian: Basın baskı altındaGuardian gazetesinde Kanaltürk ve Bugün TV'nin yayınlarının kesilmesiyle ilgili haberde seçim öncesinde Türkiye'de medyanın, ağır baskılarla karşı karşıya olduğu belirtildi.

İstanbul'dan Kareem Shaheen ve Şafak Timur imzalı yazıda, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'a muhalif gazeteciler görevden alınıyor, hatta saldırıya uğruyor. Muhalefet yanlısı yayın kuruluşlarına baskınlar yapılıyor. Gözlemciler, bunu Ankara'da değişim ve hesap verilebilirlik isteyenlere yönelik bir yıldırma girişimi olarak niteliyor' deniyor.

Kayyum kararıyla görevden alınan Bugün TV Genel Yayın Yönetmeni Tarık Toros, gazeteye açıklamasında, "Bu, Türk tarihindeki basına yönelik en büyük baskıdır"dedi.

Haberde özetle şöyle deniyor:

"Yolsuzluk iddiaları AKP'nin desteğini azaltırken, HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın popülaritesi arttı. Gazeteciler, AKP'yi muhalefetle işbirliği yapmaya zorlayabilecek seçimler öncesinde hükümetin muhalifleri susturmaya çalıştığını söylüyor. Toros, 'Tek parti iktidarı felaket olur. Onun (Erdoğan) gibi düşünmeyenlere yönelik saldırılar sürer ve Türkiye karanlık bir döneme girer' diyor."

"Başbakan Ahmet Davutoğlu, televizyonlara düzenlenen baskınların 'hukuki bir süreç olduğunu, müdahalelerinin olmadığını söylüyor. Ancak karşı görüştekiler baskının Demirtaş dahil muhalefet üyeleriyle yapılan röportajları yayımlayan televizyondan intikam amacını taşıdığını söylüyor."

"Cumhuriyet'in Genel Yayın Yönetmeni, 'Erdoğan bu. Eleştiriden nefret ediyor' diyor. Baskın, Türkiye'de gazetecilere yönelik baskıların arttığı bir döneme rastlıyor. Gazetecileri Koruma Komitesi dahil bazı basın özgürlüğü kuruluşlarının ortak raporunda Haziran seçimlerinden sonra gazetecilere yönelik baskının arttığı, bunun Türkiye demokrasisini tehdit ettiği belirtildi."

Sarısülük: Hükümet Kürtlere savaş ilan edince aday oldumGezi Parkı protestoları sırasında polisin açtığı ateş sonucu hayatını kaybeden Ethem Sarısülük'ün ağabeyi, HDP milletvekili adaylarından Mustafa Sarısülük Independent gazetesine açıklamasında, "Hükümet Kürtlere savaş ilan ettiği için aday olmayı görev bildim" dedi.

Gazetenin haberinde özetle şöyle deniyor:

"Alevi olan Sarısülük, HDP'nin, genç solculardan liberallere, çevrecilerden eşcinsel aktivistlere ve insan hakları savunucularına hükümetin mağdur ettiği kesimleri çekme girişimi çerçevesinde aday gösterildi."

"Parti bu grupları, iktidarını sağlamlaştırmak için etnik, dini ve siyasi gerilimi kullanarak seçmenleri yabancılaştıran Erdoğan ve partisine karşı birleşmeleri için ikna etmeyi umuyor."

'Farklı insanlar ortak amaçta birleşti'"Mustafa Sarısülük'ün 26 yaşındaki kardeşi Ethem Sarısülük, 2013'te Erdoğan'ın otoritesine ilk büyük meydan okuma sırasında öldürülmüştü. İstanbul'da başlayan hükümet gösterileri Ankara'ya yayıldı ve Ethem Sarısülük protestolar sırasında polis tarafından vuruldu. Sarısülük'ü vuran polis önce sekiz yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ancak temyizde kararın bozulmasıyla Eylül'de serbest kaldı."

"Mustafa Sarısülük, bu protestoların, Kürtler ve diğer aktivistler arasında köprü kurarak HDP'nin başarısına zemin hazırlamış olmasından teselli buluyor. Parti Haziran'da yüzde 13 oy olarak iktidar partisinin çoğunluğunu yitirmesine katkıda bulundu. Sarısülük, 'İlk kez farklı sorunları olan farklı insanlar AKP'ye karşı ortak bir amaçta birleşti' diyor."

"Sarısülük kardeşi için kampanya yürütürken ölüm tehditleri aldı. Siyasete girmesi işleri daha da kötüleştirdi. Sarısülük 'Partimde bana dikkatli olmamı, bana saldırabileceklerini, hatta beni öldürmeye çalışabileceklerini söylediler.' Buna kara mizahla

En Çok Aranan Haberler