Geçmişten günümüze tarih sürekli bir ilerleme içerisinde hareket etti. Ancak bu hareketi sırasında bazı tarihi olaylar açıklanmadan tozlu raflardaki yerini aldı. Üzerinden yıllar geçmiş olsa da tarihsel sırrını koruyan olaylar var. Bu olaylardan bazıları hala aydınlatılmaya çalışıyor. Bunlardan biri de; Fransızca tabiriyle ”l’affaire du pain maudit” yani Lanetli Ekmek Olayı. Tarihe bu şekilde geçen olay 20. yüzyılda gerçekleşti. Bir anda bir kasabada 300’den fazla insan tuhaf davranışlar sergilemeye başladı. Lanetli Ekmek Olayı nedir?
Fransa'nın Grad bölgesinde küçük bir köy olarak bilinen Pont-Saint Esprit, kendi halinde yaşayan insanlardan kurulu, sessiz ve sakın bir yerleşim alanı olarak biliniyordu. İnsanlar gündelik ihtiyaçlarını karşılamak için son derece özverili bir şekilde çalışıyordu. Bu sakin ve huzurlu kasabanın yaşantısı takvimler 16 Ağustos 1951’i gösterdiğinde bir anda değişti. Çünkü bu kasabada yaşayan yüzlerce kişi bir gecede tuhaf davranışlar sergilemeye başladı. Birçok kişi akıl sağlığını kaybetti ve halüsinasyonlar gördü.
16 Ağustos sabahı kasaba halkı bambaşka bir güne uyandı. Hemen hemen herkesin birbirini tanıdığı bu küçük köyde herkes birbirine saldırmaya başladı. İşin daha da ilginç olan tarafı ise halk olmayan şeyler gördüğünü iddia ediyordu. Köylüler ejderha gördüklerini söylüyor ve yılanların kendilerine saldırdıklarını ifade ediyorlardı. Hastalanan kişilerin ayrıca, mide bulantısı, kusma, titreme, ateş basması gibi şikayetleri de bulunuyordu. 16 Ağustos günü ise kasabadaki iki doktorun ofisleri benzer şikayetlerle doldu taştı. Doktorlar hastaların çoğu ve benzer belirtiler göstermesinden aslında durumun bir gıda zehirlenmesi olduğunu anladı. Ancak ilerleyen saatlerde durum iyice kötüleşti.
Kendisinin uçak olduğunu sanan bir adam, ikinci kattaki pencereden atlayarak yaşamını yitirdi. Kasabanın bir diğer ucunda ise 11 yaşında olan Charles Granjhon, evinden koşarak çıkıp büyük annesini boğmaya çalışırken, işçi Gabriel Validire kendisinin öldüğünü, oda arkadaşının da kafasının bakırdan yapıldığını ve karnını yılanların yediğini iddia ediyordu. Aynı gün evinden çıkan bir kadın ise kendisine kaplanların saldırdığını söylemekteydi. Köydeki herkes istisnasız hayal görüyordu. Yaratıklar, ejderhalar, kaplanlar, yılanlar ve daha niceleri köylüleri çıldırtıyordu.
Yaşanan ilginç olaylar yetkililer tarafından araştırılmaya başlandı. İlginç yaratıklar gören yaklaşık 300 insan incelenmeye başladı. 50'si ise kontrol edilemediği için akıl hastanesine yatırıldı. Hastaneye yatırılmaları da durumun kontrol edilmesini sağlayamadı. Doktorlara kalbinin yerinden çıktığını ve onu yerine koymaları gerektiğini söyleyenler bile vardı. Olayların başlamasının üzerinden 8 gün sonra, hastanede yatan bir hasta çığlıklar atarak kendisini ikinci kattan aşağı attı. Düştüğü yerden ayağa kalkan hasta “Ben bir uçağım” diyerek kendini savunuyordu.
Kasabadaki pek çok kişinin hem akıl sağlığını yitirmesi hem de benzer fiziksel semptomlar göstermesi olayın epidemik olduğunu düşündürdü ve olayla ilgili soruşturma başladı. Doktor Vieu ve Gabbai hastalığın epidemiyolojisini araştırmaya başladı. 19 Ağustos’ta ise suçlunun ekmek olduğu sonucuna vardılar. Sorgulanan tüm hastalar, Pont-Saint-Esprit’teki Briand fırınından ekmek satın almışlardı. Uzun süredir kasabayı delirten ve toplamda 7 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayların sorumlusu olarak ise köyün fırıncısı Roch Briand gösterilmekteydi. Yapılan araştırmalar sonrasında köylülerin ekmeklerine ergot isimli bitki mantarı veya mantarın içindeki kimyasalların karıştırıldığı tespit edildi.
Bu olay tarihe Lanetli Ekmek Olayı olarak geçti. Olay sonucunda, 7 kişi halisinasyonlar nedeniyle yaşamını yitirdi, 200 kişi çeşitli hastalıklara yakalandı ve 50 kişi ise akıl hastanesine kapatıldı.
Olayın kontrol altına alınmasından sonra iddialar peşi sıra geldi. Lanetli Ekmek olayıyla ilgili yıllar sonra ortaya atılan bir iddiada bunun CIA’nin (Central Intelligence Agency) bir deneyi olduğu belirtildi. İddaya göre CIA beyin yönetimini konu edindiği bir deney için ekmeklere bilerek oldukça halüsinojen bir madde olan LSD (Liserjik asit dietilamid) eklemişti.
2008’de Pont-Saint-Esprit olayıyla ilgili bir kitap yayınlayan Amerikalı akademisyen Profesör Steven Kaplan bu olayda ne ergot ne de LSD’nin sorumlu olduğunu söyledi. Profesör Steven Kaplan, ergot kontaminasyonunun, burada iddia edildiği gibi bir fırında yalnızca bir çuval tahılı etkilemeyeceğini söylüyor. Ona göre, eğer ergot kontaminasyonu olsaydı salgın çok daha yayılırdı. Kaplan, insanların yaşadığı semptomların benzer olsa da ilaca tam olarak uymadığı gerekçesiyle LSD’yi de eliyor.