HABER

34. İSEDAK Toplantısı

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: (3) - "Filistin meselesinden iç savaşlara kadar her konuda çözüm için kapısını çaldığımız uluslararası kuruluşlar bizi hayal kırıklığına uğratmadı mı? Daha biz oralardan ne bekliyoruz? Ne umuyoruz?" - 'İslam medeniyetinin kadim şehirlerinin birer birer yok edilmesine, DEAŞ bahanesiyle bölgemizde yeni terör devletlerinin oluşturulmasına önce biz itiraz edeceğiz. FETÖ, PKK, El-Kaide, Boko Haram, Eş Şebab gibi proje örgütler üzerinden geleceğimizin karartılmasına önce biz 'hayır' diyeceğiz" - "Bir masumu öldürmeyi bütün insanları öldürmek gibi gören bir inancın müntesipleri olarak yargısız infazlara, vahşi cinayetlere başkalarından önce biz itiraz edeceğiz" - "Aramızdaki ticarette milli para birimleri kullanmamız, kollarımıza vurulan emperyalist prangaları parçalamamız bakımından son derece önemlidir. İSEDAK'a üye ülkeler olarak birbirimize ne kadar çok yatırım yaparsak, ticaretimizi ne kadar artırırsak o kadar güçlü oluruz" - "Yerli ve milli paramızı kullanmaktan başka çıkış yolu yok. Aksi takdirde döviz kuru altında ezilmeye devam edeceğiz"

İSTANBUL (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Filistin meselesinden iç savaşlara kadar her konuda çözüm için kapısını çaldığımız uluslararası kuruluşlar bizi hayal kırıklığına uğratmadı mı? Daha biz oralardan ne bekliyoruz? Ne umuyoruz?" dedi.

Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi'nin (İSEDAK) 34. Toplantısı'nın açılışında Batı toplumlarını esir alan, Avrupa'da çok büyük yıkımlara, katliamlara sebep olan ve 1. Dünya Savaşı ile bu coğrafyaya zerkedilen hastalıkların başında, ırkçılık ve mezhepçiliğin geldiğini söyledi.

Bilhassa mezhep taassubunun, bugün bir çok yerde İslam toplumlarını içeriden zayıflatan, dış müdahalelere açık hale getiren en ciddi sorun olduğunu vurgulayan Erdoğan, kişinin meşrebini dininin önüne koymasının hatta "mezhebini dinleştirmesi" şeklinde tezahür eden bu fitnenin İslam'da asla yeri olmadığını ifade etti.

"Bizim inancımıza göre aynı kıbleye yönelen, aynı ilaha, aynı peygambere, aynı mukaddes kitaba inanan herkes bizim din kardeşimizdir. Rabbimizin ve Peygamber Efendimizin çizdiği İslam kardeşliğinin sınırlarını daraltmak kimsenin haddi de değildir, hakkı da değildir." diye konuşan Erdoğan, bir müminin yüreğinde sadece 1,7 milyarlık İslam ümmetinin fertlerine değil tüm insanlığa yer olduğunu dile getirdi.

Erdoğan, Hazreti Muhammed'in Veda Hutbesi'nde bu hususta Müslümanlara söylediği "Sözümü iyi dinleyin, iyi belleyin. Rabbiniz birdir, babanız birdir, dininiz ve peygamberiniz de birdir. Hepiniz Adem'densiziniz. Adem de topraktan yaratılmıştır. Hiç kimsenin başkası üzerinde soy, sop üstünlüğü yoktur. Allah katında üstünlük ancak takva iledir. Müslüman, Müslüman'ın kardeşidir. Böylece bütün Müslümanlar kardeştir. Kanlarınız, canlarınız, yaşama hakkınız, mallarınız, namuslarınız, haysiyet ve şerefiniz, vücut bütünlüğünüz, Rabbinizle buluşacağınız güne kadar saygıya ve korunmaya layıktır, dokunulmazdır." emrini hatırlattı.

Peygamber Hazreti Muhammed'in, 14 asır önceki emir ve tavsiyeleriyle Müslümanlarla beraber tüm insanlığa kurtuluş yolunu gösterdiğini dile getiren Erdoğan, "Hiç kimsenin bırakın bu kırmızı çizgileri ihlal etmeyi, kayıtsız davranmaya dahi hakkı yoktur." ifadelerini kullandı.

- "Meselelerimizin halli için yardımı kardeşlerimizden bekleyeceğiz"

Toplu vuran kalplerin önünde kimsenin duramayacağını, kardeşlik hukukunu gözettikleri, birlik ve beraberlik içinde hareket ettikleri süreci hiçbir sorunun aşılmaz olmadığını aktaran Erdoğan, "Çözümü başkalarında değil, bu topluluğun içinde arayacağız. Başka yere gitmeye gerek yok. Meselelerimizin halli için yardımı, katkıyı, başkalarından değil, öncelikle kardeşlerimizden, birbirimizden bekleyeceğiz. Sorunun bizzat müsebbiplerinden deva ummak beyhude bir uğraştır." dedi.

Son 1 asırda içlerini yakan pek çok hadisede maruz kaldıkları birçok haksızlıkta yabancı devletlerden medet ummanın faydasızlığını gördüklerini aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Filistin meselesinden iç savaşlara kadar her konuda çözüm için kapısını çaldığımız uluslararası kuruluşlar bizi hayal kırıklığına uğratmadı mı? Daha biz oralardan ne bekliyoruz? Ne umuyoruz? Onlar, bizim hayrımıza hiçbir zaman çalışmayacaktır. Bilhassa Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi gibi kağıt üzerinde küresel barış ve istikrarı sağlamakla mükellef yapıların daha çok daimi üyelerin çıkarlarını korumak için çalıştığını çok yakından tecrübe ettik. Bir ülkenin iki dudakları arasına mahkum bir dünyayı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde görüyoruz. Bütün dünya, 194 ülke oraya bağlı. 5 tane daimi üye ve onların bir tanesi ne derse herkes onu yapmaya mecbur, mahkum. Siz bir şey yapamazsınız. Bu kuruluşlardan ve sözüm ona büyük devletlerden bölgesel barışa katkı beklediğimiz her krizde ne yazık ki elimiz boş döndük. Kutuplardaki balinaların sayılarını düşündükleri kadar Somali'de açlıktan ölen çocukları düşünmediklerine bizzat şahit olduk. Demokrasi, insan hakları, özgürlük gibi kavramları sadece kendi çıkarlarına hizmet ettiği sürece anlamlı olduğunu defalarca gördük. İşte Akdeniz'de, işte Ege'de o göç esnasında ölen insanlarla ilgili bunların derdi var mı? Paranın, petrolün, elmas ve altının dışında kıymet verdikleri pek az değer olduğunu artık gayet iyi biliyoruz."

Erdoğan, Türkiye olarak sık sık dile getirdikleri "Dünya 5'ten büyüktür" itirazının gerisinde bu acı tecrübeler, hayal kırıklıkları ve çifte standartlar bulunduğunu ifade etti.

1. Dünya Savaşı sonrası dünyasında yaşanmadığını, yeni bir dünyanın var olduğunu vurgulayan Erdoğan, BM'nin ne kadar üyesi varsa bunların dönerli olarak, yirmişerli olacaksa yirmişerli, daha fazla olacaksa daha fazla olacak şekilde hepsinin daimi üye olma hakkının tanınması gerektiğini dile getirdi.

- "BM sisteminin reforme edilmesi şart"

BM'nin yapısına ilişkin eleştirilerini sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "5 tane daimi üye, 15 tane geçici üyeyle kusura bakmayın, kimse kimseyi aldatmasın. 15 tane geçici üyenin orada bir kıymeti harbiyesi var mı? Yok. Kaldır elini, indir elini. Yaptıkları iş bu. Her şey, o 5 üye, hatta hatta onların içinde bir üyenin iki dudağı arasında. Böyle bir dünyada adalet bekleyebilir misiniz? Beklemeyin. Hep bunları yaşadık. Görüyoruz ve bundan sonra da böyle olacak. Değişmedikçe, reforme edilmedikçe bu böyle olacak. Birleşmiş Milletler sisteminin reforme edilmesi şart." ifadelerini kullandı.

Bunun için dönem başkanlığı sırasında İslam İşbirliği Teşkilatı'nı daha aktif, hadiselere daha müdahil hale getirme mücadelesinin de bunun için olduğunu aktaran Erdoğan, şöyle konuştu:

"Artık bizim mevcut uluslararası yapıların acziyetini, sorunlara çözüm yolu üretme noktasındaki çaresizliklerini dikkate alarak kapsamlı bir politika belirlememiz gerekiyor. Hep ifade ettiğim gibi kendi göbeğimizi, bizzat kendimiz kesmeliyiz. Suriye'deki krizi bu ülkenin toprak bütünlüğü temelinde başkaları değil biz hal yoluna koyacağız. Yemen'de binlerce çocuğu açlığa ve ölüme mahkum eden çatışmaları inisiyatif alarak bizzat biz bitireceğiz. Afganistan'da camide namaz kılanlara yönelik kalleş eylemleri önce biz lanetleyeceğiz. Berlin'den Paris'e, Brüksel'den Moskova'ya kadar nerede olursa olsun teröristin kimliğine bakmadan, masumların öldürülmelerine önce biz karşı çıkacağız. Filistinli sivilleri tüm dünyanın gözleri önünde katletmekten çekinmeyen haydutluğa, devlet terörüne herkesten önce biz tepki göstereceğiz. Lübnan ve Ürdün'deki kamplarda 70 yıldır vatan hasretiyle yanan Filistinli mültecilerin hak ve hukukunu başkalarından önce biz koruyacağız. Vatandaşlarımızın Kudüs'ü ziyaretlerini teşvik ederek, işgalcilerin Kudüs'ün kandillerini söndürmesine önce biz engel olacağız. Arakan'da Rohingya'ların evlerinin yakılması, kardeşlerimizin etnik temizliğe uğraması karşısında önce biz sesimizi yükselteceğiz. İslam medeniyetinin kadim şehirlerinin birer birer yok edilmesine, DEAŞ bahanesiyle bölgemizde yeni terör devletlerinin oluşturulmasına önce biz itiraz edeceğiz. FETÖ, PKK, El-Kaide, Boko Haram, Eş Şebab gibi proje örgütler üzerinden geleceğimizin karartılmasına önce biz 'hayır' diyeceğiz. Her yıl on binlerce Afrikalı umut yolcusunun, -yine söylüyorum- Akdeniz'in azgın dalgalarında boğulmasına önce biz karşı çıkacağız. Savaşın ve zulmün yerlerinden ettiği Suriyeli sığınmacılara başkalarından önce biz sahip çıkacağız. Bir masumu öldürmeyi bütün insanları öldürmek gibi gören bir inancın müntesipleri olarak yargısız infazlara, vahşi cinayetlere başkalarından önce biz itiraz edeceğiz. Dünyanın neresinde yaşanırsa yaşansın zulüm ve adaletsizliğe önce biz sesimizi yükselteceğiz. Emperyalistlerin çizdiği sınırlara aldırmadan, komşuluk hukukumuzu önce biz gözeteceğiz. Kardeşliğimizin zedelenmesine, etnik, kültürel ve mezhebi fay hatları üzerinden kan dökülmesine önce biz müsaade etmeyeceğiz. Birinci Dünya Savaşı'nın 100. yıl dönümünde bir daha benzer acıların yaşanmaması, benzer dizaynların yapılmaması için basiret ve ferasetle davranacak hep birlikte gereken dersleri çıkaracağız. Ancak bu şekilde acılarımızı bir nebze dindirebilir, çocuklarımıza barış ve huzur dolu bir gelecek hazırlayabiliriz."

- "Yerli ve milli paramızı kullanmaktan başka çıkış yolu yok"

Kendi meselelerini kendilerinin çözebilmesi için ellerindeki platformları, araçları en iyi şekilde kullanmaları gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Aramızdaki ticarette milli para birimleri kullanmamız, kollarımıza vurulan emperyalist prangaları parçalamamız bakımından son derece önemlidir. İSEDAK'a üye ülkeler olarak birbirimize ne kadar çok yatırım yaparsak, ticaretimizi ne kadar artırırsak o kadar güçlü oluruz. İslam İşbirliği Teşkilatı içi ticareti yüzde 25'e çıkarmaya verdiğimiz önemin altını bir kez daha çizmek istiyorum. İslam ülkeleri, tercihli ticaret sisteminin yürürlüğe girebilmesi için ilgili ülkeleri taviz listelerini güncellemeye ve diğer prosedürleri tamamlamaya davet ediyorum." diye konuştu.

"Yerli ve milli paramızı kullanmaktan başka çıkış yolu yok. Aksi takdirde döviz kuru altında ezilmeye devam edeceğiz." diyen Erdoğan, şunları söyledi:

"Yine tüm üye ülkelerimizi İslam Kalkınma Bankası'nın ve alt kurumlarının ticaretin kolaylaştırılmasına yönelik faaliyetlerine katılmaya çağırıyorum. Sizlerin de bildiği gibi Amerika'daki mevcut yönetimin gümrük vergilerini yükseltmesi, dünya ticaretinde korumacı eğilimleri artırmıştır. Ticaret savaşlarının küresel ticarete, üretime ve refaha ciddi zararlarının olacağı aşikardır. Tarife dışı engellerin azaltılması ve gümrük işlemlerinin kolaylaştırılması dünya ticaretine yeni bir açılım sağlayacak ve bir can simidi olacaktır. Bunun yanında gümrüklerimizdeki altyapıları acilen modernleştirmemiz, bilgi teknolojilerini daha yaygın kullanmamız, gümrük işlemlerini daha da basitleştirmemiz lazım. Bu yılki İSEDAK görüş alışverişi oturumunda ticaretin kolaylaştırılması ve İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerde gümrüklerde risk yönetimi konusunun ele alınmasını son derece anlamlı ve isabetli buluyorum. Tercihli ticaret sistemi, altın borsası, gayri menkul borsası ve İstanbul Tahkim Merkezi gibi inisiyatiflerin bir an önce uygulamaya konulabilmesi için çalışmaları hızlandırmamız gerekiyor. Tüm bu konularda sizlerin kıymetli desteklerinizi beklediğimizi özellikle belirtmek istiyorum."

İSEDAK çatısı altında yürütülen faaliyetlerin etkinleştirilmesinin milli düzeyde de çok güçlü bir koordinasyon ve takip altyapısını gerektirdiğini aktaran Erdoğan, Türkiye olarak bu amaçla Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının mahiyetinde İSEDAK Milli Koordinasyon Komitesi kurduklarını, yılda en az 2 defa düzenli olarak bir araya gelecek olan bu komitenin işbirliğine önemli bir ivme kazandıracağını ümit ettiğini aktardı.

Bazı üye ülkelerde İSEDAK faaliyetlerine dair milli koordinasyon sisteminin olduğunu bildiklerini de ifade eden Erdoğan, diğer üye ülkeleri de İSEDAK faaliyetlerinin milli düzeyde koordinasyonu için uygun görecekleri önlemleri almaya davet etti.

Erdoğan, sözlerinin sonunda katılımcıları İstanbul'da ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirirken, toplantının ülkeler açısından hayırlara vesile olmasını diledi.

(Bitti)

En Çok Aranan Haberler