Tam da ABD'de başkanlık seçiminin yapılacağı gün ile yeni başkanın görevi devralacağı tarih arasında İran vurulabilir iddiası bomba gibi düştü.
ABD'de "neo-con" olarak bilinen aşırı sağcı yeni muhafazakar grubunun önemli isimlerinden Daniel Pipes, nükleer programından dolayı İran'a karşı askeri hazırlık yapılmasını önerirken, Başkan George Bush'un da Demokrat Barack Obama'nın başkan seçilmesi durumunda, o göreve başlamadan önce İran'ı vurabileceğini yazdı. Yani, tam da 4 Kasım ile 20 Ocak arası...
ABD'nin en yüksek tirajlı ikinci gazetesi bu iddiaya geniş yer verdi. Orta Doğu Forumu adlı düşünce kuruluşunun direktoru Pipes, ABD'nin ikinci en yüksek tirajlı gazetesi USA Today'de yayımlanan makalesinde, İran'a, "hiçbir zaman nükleer silah sahibi olmasına izin verilmeyeceği" yönünde inanılır ve sert mesaj verilmesi gerektiğini kaydetti.
Daniel Pipes, bu çerçevede Bush yönetimine, İran'ın nükleer altyapısını hedef alacak olası saldırılar için askeri hazırlık yapılması, bunun kamuoyuna duyurulması ve dünyadan karşı yönde gelecek baskılara dayanılması çağrısında bulundu.
Bu çağrıyı İsrail'e de yönelten Pipes, "Bu yaklaşım başarılı olursa kriz çözülür. Olmazsa bu defa gündeme ABD başkanlık seçimi gelecek" dedi.
"Obama kazanırsa, Bush görevi devretmeden İran'ı bombalar"
Pipes, Cumhuriyetçi başkan adayı John McCain'in, "dünyada ABD'nin İran'a karşı askeri seçeneğe başvurmasından daha kötü sadece bir tek şey var, o da İran'ın nükleer silah sahibi olması" dediğini hatırlatarak, McCain'in başkan seçilmesi durumunda Bush'un, İran konusundaki kararı muhtemelen ona bırakacağını yazdı.
Daniel Pipes, Demokrat Barack Obama'nın ise, "başarı şansı olmayan diplomasi ve yaptırımlar" yaklaşımına bağlı olduğunu kaydederek, Obama'nın başkan seçilmesi durumunda, "Bush'un İran'a karşı askeri eylemi başlatabileceğini" dile getirdi.
Pipes, bununla, ABD başkanlık seçimin yapılacağı 4 Kasım ile yeni başkanın göreve başlayacağı 20 Ocak 2009 arasındaki zamana işaret etti. Halen Avrupa gezisini sürdüren Başkan Bush, dün, krizin diplomasi yoluyla çözülmesini tercih ettiğini, ancak "bütün seçeneklerin masada olduğunu" söylemişti.